Uzay

Hedef: 2023’te Ay’a ilk temas

Cumhurbaşkanı Erdoğan Milli Uzay Programını’nı açıkladı. Ana hedef Cumhuriyet’in 100’uncü kuruluş yıl dönümünde Ay’a ilk temas ve uzaya gönderilecek ilk Türk astronotu.

Milli Uzay Programı hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2023’te milli ve özgün hibrit roketimiz ile Ay’a ulaşarak sert bir iniş yapacağız. 2023’te Ay’a gidebilmek birincil hedefimiz diye konuştu.

Ülkemizin uzaydaki hak ve menfaatlerini nasıl koruyacağımızı, gelecek 10 yılı nasıl şekillendireceğimizi birazdan açıklayacağız. Paylaşacağımız hedefler bir hayal ürünü değil, havacılık ve uzay teknolojilerinde bugüne kadar başardıklarımızın bir üst noktaya taşınmasıdır.

Ülkemizin kozmik rekabetteki mücadelesi 1985’ten bu yana sürüyor. Bu mücadelenin altyapısını ise son 18 yıldaki yatırımlarımızla oluşturduk.

Bugün her alanda olduğu gibi uzay çalışmalarında çok daha güçlü bir Türkiye var. Kendi imkanlarımızla ürettiğimiz veuzaya fırlattığımız istihbarat uydumuz Göktürk-2 bunun ilk örneklerinden biridir. Böylece dünyada uydu üretme kabiliyetine sahip sayılı ülkeler arasına girdik.

İMECE 2021’DE UZAYDA

Sırada Göktürk-3 var. Gece gündüz fark etmeksizin, yüksek çözünürlüklü görüntü elde edebilecek bu uydumuzun planlamalarına devam ediyoruz. İlk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydumuz İMECE’nin de entegrasyon işleri tamamlandı, testleri sürüyor. İnşallah 2021 yılında bu uydumuzu da uzaya fırlatacağız.

Gözlem uydularında kazandığımız tecrübeyle haberleşme uydularını da kendi imkanlarımızla üreterek bu kabiliyete sahip 10 ülkeden biri olmakta kararlıyız.

İnşallah yerli ve milli imkanlarla ürettiğimiz ilk haberleşme uydumuz Türksat 6A’yı da 2021’de uzaydaki yörüngesine yerleştireceğiz. Uydu teknolojisini alt bileşenleri üretmek konusunda da yoğun çalışmalar içerisindeyiz.

Yüksek çözünürlüklü uzay kamerası, yeni nesil uçuş bilgisayarı, yönlendirilebilir anten, tepki tekeri, güneş algılayıcı gibi birçok kritik sistemi özgün olarak geliştirip ürettik. Önümüzdeki süreçte Türk mühendislerinin yerli yazılımıyla birlikte uydulardan elde ettiğimiz bilgilerin güvenliğini de sağlamış olacağız.

Roketler, uydular, yer sistemleri ve daha nicesi için kurduğumuz modern altyapılar sayesinde fikirden ürüne kadar ihtiyaç duyulan tüm ürünleri sağlayabiliyoruz.

Uzay ve roket test merkezlerimiz, uzay sistemleri tasarım ve test laboratuvarlarımız, uydu haberleşme merkezlerimiz, yer kontrol istasyonlarımız, optik sistemler araştırma ve uygulama altyapılarımızda her geçen gün daha yetkin hale geliyoruz. Artık uluslararası bir oyuncu konumundayız.

“FIRLATMA KONUSUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATIYORUZ”

Şu anda en önemli eksikliğimiz fırlatma konusudur. Kendi ürettiğimiz uyduları kendi roketlerimizle uzaya fırlatacak seviyeye henüz gelemedik. Ancak bu konuda da önemli adımlar attık. Geçtiğimiz yıl Roketsan roket fırlatma ve açılışını yaptık. Burada mikro ve mini uydularımızın kendi roketlerimizle uzaya fırlatılması çalışmalarını sürdürüyoruz. İnşallah bu merkezde daha iyi ileri çalışmalara ve başarılara imza atarak Milli Uzay Programı’ndaki hedeflerimize çok daha kolay ulaşacağız.

Uydu teknolojilerinin yanı sıra, astronomik gözlem noktasında da önemli altyapılara sahibiz. Ülkemizin modern anlamdaki ilk gözlemevi olan TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi, Türkiye’nin en büyüğü olan bir teleskopu barındırıyor.

Doğu Anadolu Gözlemevi’ni inşa ediyoruz. Bu tesis tamamlandığında ilk kızılötesi teleskobunu devreye almış olacağız. Sadece TÜBİTAK aracılığıyla son 18 yılda uydu, uzay, fırlatma sistemleri konusunda 56 projeye 2.1 milyar lira sağladık. Bu tür yatırımlarla uzay çalışmalarının gençlerimiz ve araştırmacılarımız nezdindeki cazibesini artırmayı ümit ediyoruz. Biz astronomi, matematik ve tıp gibi temel bilimlere öncülük etmiş, çığır açmış bir medeniyetin mirasçısıyız. Bugün uzay çağını konuşabiliyoruz.

Güneşin kendine özgü hareketi olduğunu ilk keşfeden, ilk Türk ve Müslüman astronom El-Fergani’dir. Andromeda Gökadası’nı ilk kez gözlemleyen, El-Sufi’dir. Jeodezi biliminin kurucusu, yerçekimi fikrini Newton’dan 7 asır önce dile getiren, Güneş’in hareketlerinden mevsimlerin başlangıçlarını hesaplayan ve yaşadığı asra ismini veren El-Biruni’dir. Gökcisimlerinin yere olan uzaklığını günümüz hesaplamalarına en yakın değerde bulan, Ayasofya’nın ilk müderrisi Ali Kuşçu’dur. Haberleşme, kontrol, denge kurma ve ayarlama bilimi olarak bilinen sibernetiğin kurucusu, birçok otomatik mekanizmayı tasarlayan El-Cezeri’dir. Adlarını burada sayamadığım binlerce bilim insanımızın başarılarıyla gurur duyuyoruz.

Bu gerçekleri asla unutmayacağız ama şunu da bileceğiz ki bizim daha yapacağımız çok iş var. Bu büyüklerimize layık olmak için yapacağımız çok iş var. Coğrafi keşiflerle değişen güç dengelerinin farkına varmada geç kaldık ve bunun bedelini ağır şekilde ödedik. Ama bugün dünya yeni bir değişimin arifesindedir. Yeni dönemde güç dengelerini uzay keşiflerinin bu alandaki yeni teknolojilerin belirleyeceği açıkça görülüyor.

Türkiye’yi kritik ve özgün teknolojilerin üreticisi yapma hedefimize kilitlenmemizin başında bu gerçeği görmemiz geliyor. Doğru zamanda insansız hava aracı ve silahlı insansız hava aracı teknolojilerine yatırım yaparak, sahada oyunu değiştiren tarafta yer almayı başardık. Bunu başaranları şahsım, ailem, milletim adına tebrik ediyorum.

“DÜNYANIN GÖZÜ ÜZERİMİZDE”

Bu akşam bu hazırlıklarını bize yapan ve gerçekten bu sunumu bu kadar muhteşem bir şekilde hazırlayan Sanayii ve Teknoloji Bakanıma, tüm ekibine de yine şahsım, milletim adına tebriklerimi sunuyorum.

Tüm dünyanın gözü üzerimizde. Niye bu kadar saldırıyorlar? Neden? Çılgın Türkler geliyor diye. Milli elektrikli otomobil için de doğru zamanda adımlar attık. Bu konuda da Türkiye en çok konuşulan ülkeler arasında. Şimdi de uzay çalışmalarında doğru zamanlamayla, doğru adımları atarak kararlılığımız ortaya koyuyoruz.

İnsanlığın bir kısmının değil, tamamının barışa ve huzura kavuşması için medeniyetimizi yeniden şahlandırmak mecburiyetindeyiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu