Kitap

Nuri Demirağ’ın unutulan uçak projesi: Nu.D.40

Dün TUSAŞ ziyareti sırasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın masasında Nuri Demirağ’ın Nu.D.40 maketi dikkat çekti. Yazarımız Dr. Abdullah Nergiz’in gözünden Emir Öngüner’in ışık tuttuğu“Bir Avcı Tayyaresi Yapmaya Karar Verdim”  kitabı...

Kitap notları bölümümüzde bu defa, “Bir Avcı Tayyaresi Yapmaya Karar Verdim” adlı eseri ele alıyoruz. (ISBN: 978-605-312-388-0)

2020 yılı Ağustos ayında TÜBİTAK tarafından yayımlanan 216 sayfalık büyük boy kitap, Dr. Emir Öngünertarafından kaleme alınmış.

Emir Öngüner’in arşiv belgelerine dayanan bu çok önemli çalışması, ülkemizde uçak üretimi dendiğinde hakkında sürekli aynı şeylerin yazılıp çizildiği adeta bir klişe haline gelmiş olan Nuri Demirağ’ın girişimlerine ilişkin son derece değerli yeni bilgiler içeriyor.

Zira eser, Nuri Demirağ’ın Almanya’da çeşitli denemelerini yaptırmaya çalıştığı Nu.D.40 adlı uçağının hikâyesini anlatıyor.

Alman Havacılık ve Uzay Merkezi DLR’da (Deutsches Zentrum für Luft- und Raumfahrt) araştırma görevlisi olarak çalışan Emir Öngüner, kurumdaki çalışmaları sırasında, Nuri Demirağ Tayyare Atölyesi’ne ait Nu.D.38 ve Nu.D.40 modellerinin rüzgâr tüneli testlerinin icra edildiğine dair 297 sayfa belge ve 48 adet teknik çizime ulaşıyor.

Öngüner bunun üzerine, konuyla ilgili çalışmalarını genişleterek, kitap haline dönüştürüyor.

Kitap, dört ana bölümden oluşuyor.

İlk bölümde, Türkiye, Almanya ve Nuri Demirağ’ın 1920li, 1930lu yıllardaki durumu inceleniyor. Her iki ülkenin, o tarihlerde sivil ve askerî havacılık alanında icra ettiği çalışmalara değiniliyor.

İkinci bölümde, Nu.D.40 modeli avcı uçağının denemelerinin yapıldığı ve günümüzdeki DLR’ın atası sayılabilecek Alman AVA kurumunun tarihçesi hakkında bilgi veriliyor.

Üçüncü bölümde, Nu.D.38 ve Nu.D.40 tipi uçakların hikâyesi anlatılıyor. Nuri Demirağ Tayyare Atölyesi ile AVA arasındaki işbirliğine ilişkin yazışmalar bu bölümde bulunuyor.

Dördüncü ve son bölümde ise uçağın 1939 yılı sonrasındaki akıbetinin peşine düşülmüş.

Uçağın prototipine ait teknik çizimlerin yanı sıra, aerodinamik tasarımını geliştirmek için Almanya’da gerçekleştirilen rüzgâr tüneli denemelerinin raporlarını da yine kitabın sayfaları arasında bulmak mümkün.

Kitap, içerdiği çok sayıda fotoğraf, teknik çizim, rapor, tablo ve gazete kupürüyle adeta bir hazine niteliğini taşıyor.

Hem yakın tarihe hem de ülkemizin havacılık alanında yaptığı çalışmalara merakı olan herkese bu kitabı okumalarını ve kütüphanelerinde her zaman için bulundurmalarını şiddetle tavsiye ediyorum.

Not: Nuri Demirağ’ın gerek Türkiye’deki ve gerekse Nu.D.40 modeli uçağının çalışmalarının çıkmaza girdiği dönemde, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye gönderdiği 29 Kasım 1939 tarihli mektubu da aynı çerçevede okumanızı tavsiye ederim.

Dr. Abdullah Nergiz

Havacılık sektöründe, hem havayolu hem de havalimanı tarafında 20 yıla yakın profesyonel tecrübesi bulunan Dr. Abdullah Nergiz, Türkiye'nin ilk havacılık blogu olan Havayolu 101'in kurucusu ve baş editörüdür. Yüksek Lisans ve Doktora çalışmalarını Türkiye sivil havacılık tarihi üzerine yapmış olan Nergiz, halen profesyonel kariyerinin yanı sıra özel bir üniversitede havacılıkla ilgili ders vermeye devam etmektedir.

İlgili Makaleler

3 Yorum

  1. Savaş uçakları ilk Birinci Dünya Savaşında kullanıldı. Yüz seneden fazladır da devam ediliyor geliştirilmeye. Bizim tarihimiz boyunca ekonomik açıdan iki yakamız bir araya gelmedi ama buraya yüklenip gayret etsek bu durumda
    olmazdık. Hadi size bir anekdot : İkinci savaştan sonra ihtiyaç dışı uçaklar elden çıkarılırken Türkiye de payını aldı. ” Bunları alacağımıza,kendimiz geliştirelim” diyenlere zamanın hava kuvvetleri komutanı’nın cevabı ibretliktir:
    “Bedavası dururken bunlara para verirsek, bu millet bizi asar” Ne dersiniz ? Hürkuşların, Demirağ’ların yolu kesilmese nerede olurduk dersiniz ? Ne yapalım, zararın neresinden dönebilsek ….

  2. İkinci bir yorumu hemen hiçbir yerde yazmadım ama ne yapalım, Demirağ’ın İnönü’ye mektubunu yeni farkettim.
    Gözleri buğulanmadan bu mektubu okuyabilecek biri var mıdır acaba ? Sinekler konar, at kuyruğunu sallar, sinekler
    gene konar ve bu dünya döndükçe devam eder. Beka beka deyip durduğumuz şey böyle birşey. Eğer dank ettiyse artık, yapılacak şey inatla, ısrarla çabalarımızı giderek artan bir hızla, fasılasız sürdürmek. Her ne olursa olsun, ne zorluk olursa olsun, kaça çıkarsa çıksın sürdürmek. Bu millet yokluğa alışıktır, çıksın birileri bunu
    anlatsın. Kabulleniriz, her türlü yokluğa da göğüs gereriz. ” Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı bir duvar” dizesi geçerdi bir şiirde . Şairin de adını unuttum. Zaten hangi çağda yaşıyoruz, kaldı mı böyle şeyler, bu globalleşen dünyada ?

Tuncay DENIZ için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu