Havacılık Endüstrisi
T629 boy gösterdi
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi’nde (TUSAŞ) gerçekleştirilen uydu son montaj töreninde ilginç bir fotoğraf kamuoyu ile paylaşıldı. TUSAŞ’ın uzun süredir üzerinde çalıştığı ve ilk uçuşunu bu yıl yapması planlanan T629 olarak adlandırılan taarruz helikopteri, diğer ürünlerle birlikte sergilendi.
Toplam kalkış ağırlığı 5 ton olan T129 ile 10 ton olacak ATAK-2 arasındaki 7,5 tonluk T629’un ara model olarak değerlendirilmesi planlanıyor.
Törende sergilenen mock-up yani bire bir ölçekteki model üzerinde ise Roketsan tarafından geliştirilen Uzun Menzilli Tanksavar Füzesi (UMTAS) yer alıyor. UMTAS, 8 kilometre menzile sahip.
Bunlar ciddi mi ya, yazıktır günahtır, bu kadar para bu kadar emek enerji boşa gidiyor, t-129 zaten büyük bir kazığa dönüştü.maliyeti bir kenara deniz kuvvetlerinde taarruz/keşif helikopteri yok, polise t-129 veriyorlar. Daha önce uçak tasarlamamış şirket 5.nesil savaş uçağı tasarlamaya kalkıyor. Ve daha niceleri; Yahu neye kim karar veriyor. Anlamıyorum ya parayı çok mu buldunuz? Bu nasıl savunma sanayisidir, bu nasıl sav. Sanayi stratejisidir, bu nasıl tedarik sistemidir? Yazıktır yav valla yazık, ağır sınıf helikopter diye ortaya çıkan mock up a bak. Orta okulda pahalı marketlere param yetmediği için evde kartondan yapıp sırf dönmesi için motor taktığım karton ah-1w super kobra modeli bile bundan daha güzeldir.
yılların vermiş olduğu geç kalmışlık hissi var birden atılım olunca haliyle oluyor sen bence hazmet yeter
Neyi hazmedecem? Dalga mı geçiyorsun? Birden atılım yapacaksan da bu şekilde palas Pandıras, Bi deneyelim yaparız bizle olmuyor bu iş. O zaman zarfında para gidiyor, daha önemlisi emek ve zaman gidiyor. Bizim sav. Sanayisinin önümüzdeki 5 yıl için kazanması gereken nitelik kapasiteleri ilgili bir programı var mı? Daha doğrusu neyi kazanması gerektiği ile ilgili bir fikirleri var mı? Benim eleştirdiğim helikopter değil mevcut çalışma tarzı, daha doğrusu çalışmama tarzı. herşey Türk işi gidiyor. Bir diğeri şunları şunları yaptı diye sıralanmış. Hazır tasarımlar üzerinden ürün elde etmek kolaydır. Bizim savunma sanayisi net üzerinden yemek tarifleri yemek yapıp, gaza gelip kendini aşçı sanmasıdır. Durum bu. 5. Nesil tedavülden kalktığında biz 5. Nesle sahip olacağız,Madem sav. San. Bu kadar ileri memleketin yöneticisi amerikan kongresinin kapısını sig sauer için neden çaldı? Cevabını ben vereyim kıçı kalkık güvenlik güçleri yerli marka silah beğenmediği için. Yani arkadaşları arasında Huawei marka kullanırsa karizması bitecek sanan i Phone dan başkasına tenezzül etmeyen ergen gibi.
Yazık Tusaş şimdiye kadar 308 (Türkiye için, Mısır için de 46) F-16 üretti. Hürkuş, Hürhet, Anka, Aksungur, Göktürk, T-129… bu firmadan çıkma. Neyin deneyimsizliğinden bahsediyorsun ki. Mock-up’a çok takılma sadece maket…
Arkadas bu nedir ya. Biz ihrac etmiyecekmiyiz bu urunleri. Estetetik anlayisiniz bu mu sizin. Konserve kutusu bu. Aerodinamik estetige engel degildir. Sonra yok.muhalif bilmemne diyor adama. Sanki garajda cocuklar yapmis.
T-629 Ulubey için gösterilen mokap sadece helikopterin boyutunu ve anahatlarını anlamamız için gösterilen bir prototip maketidir. Her sektörde olduğu gibi özellikle askeri teknolojilerde de protitip gelişim sürümü ile son nihai görümü arasında dağlar kadar fark vardır. Örneğin Türk mühendislerinin savaş makinesine çevirdiği T-129 Atak helikopterinin ilk angusta a129’larına bakarsan veya en karizmatik taarruz helikopteri olarak gösterilen AH-64 Apaçi’nin ilk prototip sürümlerine bakarsan nihai sürümle arasındaki uçurum farkı görürsün. Kısaca bu gördüğün Türk helikopter maketi, son tasarımı değil boyutu ve ana hatlarının nasıl olacağını bize gösterir. Senin iddia ettiğin gibi estetik olmayan savaş makineleri başarılı görülmeseydi, çirkin kral olarak A-10 Thunderbolt hiç ortaya çıkmaması gerekirdi. Savaş makinelerini sattıran ve onu başarılı kılan şey de tasarımdan çok o makinenin sahip olduğu özellik ve kullanışlılıktır. İran mokaplarıyla çirkin tasarımlar yaptıkları için değil, uzaktan kumandalı uçak görüntülerine bakın bizim yeni hayalet uçak mokabımız şeklinde gösteren şark kurnazı acemilikler yaptıkları için F-313 Kahhir gibi şeyleri ciddiye almıyoruz. Yani irandaki sorun estetik kaygılar değil, onların gerçek dışı oyuncaklar olmasıdır. Bunu bile idrak edemediğin hâlde nasıl iran acemesiyle, Türk prototiplerini kıyaslayabiliyorsun? ve Türkler için yaptığı TOGG tasarımının aynısını şimdi vietnamlılara satmış olan italyan pininfarina firmasının yaptıkları ortadayken hâlen nasıl özel sektör tasarımlarıyla çalışmayı teklif edebiliyorsun!? Gerçekten ya art niyetlisin yada ciddi oranda zeka engellisin..
Estetik kaygılar yaşayan arkadaşlara şunu belirtmeliyim ki; T-629 Ulubey için gösterilen mokap sadece helikopterin boyutunu ve anahatlarını anlamamız için gösterilen bir prototip maketidir. Her sektörde olduğu gibi özellikle askeri teknolojilerde de protitip gelişim sürümü ile son nihai görümü arasında dağlar kadar fark vardır. Örneğin Türk mühendislerinin savaş makinesine çevirdiği T-129 Atak helikopterinin ilk agusta a129’larına bakarsanız veya en karizmatik taarruz helikopteri olarak gösterilen AH-64 Apaçi’nin ilk prototip sürümlerine bakarsanız nihai sürümle arasındaki uçurum farkı görürsünüz. Kısaca bu gördüğümüz Türk helikopter maketi, son tasarımı değil boyutu ve ana hatlarının nasıl olacağını bize gösterir. Bu konu anlaşıldığına göre şimdi Türk sanayisinin helikopter çalışmalarını ve amaçlarını özetle anlatacak olursak; Atak 2 Türk donanmasında TCG’lerde kullanılması ve Türk ordusunun sınır ötesi operasyonları için geliştiriliyor. T-625 Gökbey sivil havacılık ~ cankurtaran (ambulans helikopteri) olarak, T-629 Ulubey ise Polis ~ Jandarma hizmetinde iç güvenlik için ve T-6 sınıfı Türk helikopterlerinin dış satışında elini güçlendirmesi için yapılıyor. İlk Atak helikopteri ile büyük bir başarıya imza atan Türk mühendisleri bu Atak deneyimini Atak 2’ye yükseltmesi özellikle güney asya’da çin ile sorun yaşayıp, rusya ve abd’ye de güvenmeyen ülkelerin büyük ilgisini çekerken, geliştirilen Türk motorları ile Atak 2 helikopterinin satışı Pakistan’da olduğu gibi sorun teşkil etmeyecek ve Atak 2’lerimizi Pakistan ~ Endonezya ve Filipinler başta olmak üzere pek çok ülkeye satabileceğiz. Bu yüzden hem dış satış hemde sınır ötesi yakın hava desteğinde Atak 2 projesi çok büyük bir öneme sahip olurken, sivil havacılık ve iç güvenlikte ise T-6 sınıfını geliştirmekte güç aktarımı konusunda deneyim kazanmamız açısından önem kazanmaktadır. T-625 Gökbey’in kardeşi T-629 Ulubey’e odtü’nün geliştirdiği “uç girdap” kontrolü ile sessiz helikopter özelliği kazandırılırsa, iç güvenlikte çok daha etkili olacaktır. Odtü Havacılık ve Uzay mühendisliği bölümünün 2011 yılında geliştirdiği ve Tübitak tarafından da desteklenen “Çeşitli Havacılık Sistemleri Kanatlarında Aktif Uç Girdabı Kontrolü” başlıklı çalışma ne durumda, bununla ilgili de bir içerik hazırlarsanız sevinirim. İyi yayınlar, Esen kalın.
Benim eleştirim çalışma anlayışı, geçmişte yaşanılan bazı süreçlerin kendini tekrarlamasıydı.Bu kendimle ilgili olan tarafı.
Platformla ilgili olarak ise genel olarak nedense “sadece mock up ın tip”ine birkaç yorumcunun yaptığı eleştiriler görülmüş(ya da neredeyse kıyamet koparılmış) ve her nedense gerek burada gerekse youtube da gerekse başka mecralarda yazılı ya da görsel olarak yanıt verme gereği duyulmuş. Hem de bilgi birikimi yüksek, bu tür konulara çoğu kişiden daha hakim, havacılık dendiğinde ilk akla gelecek bazı insanlar tarafından.
Lakin verilen bu yanıtlarda (gerek yazılı gerek video gerek yorum) bu platformla ilgili dış görünüş eleştirilerine istisnasız ağız birliği edilmiş gibi aynı yanıtlar verilmişse de (ki mantıklı olan bu, aklın yolu bir) aklımdaki bazı temel ve sarih sorulara aynı netlikte ve durulukta cevaplar bulamadım. Defalarca dikkatle okuyup dikkatle izlememe rağmen karşılaştığım, gördüğüm şey ise cevaplar arasındaki farklılık ve tutarsızlık. Aklımdaki sorular ise aşağıda olduğu gibi izale edilememiş bir halde varlığını muhafaza ediyor.
-bu platforma neden ihtiyaç duyuldu?
-yanıtlarda söylenenlere bakılırsa ticari sınırlamaların gölgesinden bir miktar kurtulmak için ortaya çıktığı izlenimi var. Peki bu platform, motor, aksam ve avionik kısımlar bir kenara bırakıldığında sadece yapısal tasarım anlamında neden özgün bir karakter taşımıyor? Yoksa tusaş ve orada Türkiye ortalamasına göre çok daha “iyi eğitim almış ve ücret alan, prestijli, ALINGAN mühendisler”, özgün bir yapısal yaklaşım geliştirip tasarlayacak, hesabı kitabını yapacak bilgi ve tecrübe birikimine sahip değil mi? Mevcut durumda hareket mantığının şöyle bir şey olduğu izlenimi var, ‘bulduk bir a129 buradan yürürüz heryere.’ Yani Türk işi. (ULUTÜRK rumuzuyla gönderme yapmakla olmuyor bu iş.)
-verilen yanıtlarda bende kafa karışıklığı neden olan başka husus hangi sınırlamalardan ne derece kurtulmak istendiği. Motor mu, güç aktarım mekanizmaları mı ya da aviyonikleri mi? Ya da başka birşey mi? Kaldı ki bu sayılanlar an itibarıyla TUSAŞ ın ‘ANA SORUMLULUK VE FAALİYET ALANI’ değil.
-cevabını bulamadığım bir başka soru ise eğer bu platform bir tür ara sınıf oluşturmak için tasarlandıysa güvenlik güçlerimizin ne tür ister ve ihtiyaçları göz önünde tutuldu?
Sorular bu kadar basit ama yanıtlar basit değil galiba ki bu konuda çok farklı şeyler söylenmiş. T629 ile ilgili bir tür karışıklık var sanırım.
Ama beni asıl üzen ve tepkimi çeken şeyse “platformla ilgili bazı şeylerin hala kesin ve net olmadığı gerçeği gün gibi ortada ve açıkken”, tip ile ilgili yapılan yorumların ön plana çıkarılarak neredeyse ‘cevabi’ olarak yapılan video ve paylaşımlarda bilgi asimetrisinin etik olmayan bir şekilde kullanılarak “T629 ile ilgili menfi düşünce ifade eden herkesin, bir tür hedef (kasıtlı veya değil) gösterilmesi ve bu video
ve paylaşımların altına yorum yapan popülist kesimlerce gıyablarında “hain” ilan edilebilecek bir duruma düşürülmesidir. Keza kimsenin haddine düşmeyecek şekilde edilen hakaret ve aşağılamaları da eklemek gerekir.”
Sonradan farkettiğim ve daha da üzücü olan tarafı ise, bu tür bazı yorumların yayıncı ya da paylaşımı yapan kişilerce beğenilmiş olması.
Peki bunları neden buraya yazıyorum; esasında diğer yazılan ya da yayınlananlar üzdüğü kadar birşey öğretmedi, anlatmadı.
Tepkimi çektiği kadar etkili olmadı nazarımda. Çünkü zahirde kendilerine savunma uzmanı denilmesini istemeyen ve yaptıkları şeyi sadece bildikleri şeyi paylaşma olduğunu söyleyenler (batında ise tersi olduğu aşikar), yani araştırmacı ilgililer tarafından yapılmış paylaşımlar.
Tolga Bey,
Ben havacı değilim. Havacılığa ve savunmaya meraklı ve ilgili biriyim. Burayı ve sizi de bu merak ve soruları giderebilecek bir uzman olarak gördüm ve bu kanıdayım. Çünkü Türkçe kaynağın sınırlı olduğu ülkemizde araştırıp takip edilebilecek, hatta soru sorulup yanıt alınabilecek bir yer, bir site, bir kaynak. Bu minvalde önemli ve çok şey ifade ediyor. Sizden tarafsızlık beklemek haddime düşmez, çünkü kimse tarafsız olmak zorunda değildir. Ama bağımsızlığın bir tür gereklilik olduğunu düşünüyorum. Uzman bir havacı ve gazeteci olduğunuzu göz önüne aldığımda bu konuyla ilgili videonuzda beni bazı noktalarda şaşırtan bazı gazetecilik rayihaları aldım. Bu nedenle düşüncelerimi buraya yazma gereği duydum, burada paylaşmayı uygun buldum. Emekleriniz için tekrar teşekkürler.
Yorumunuz için çok teşekkürler. Kendimi tam olarak ifade edememiş olabilirim. Benim burada dikkat çekmek istediğim konu, ayarları oynanmış tek bir fotoğraf üzerinden yürüyüp “Bu çirkin” yaklaşımı. İnsanlar tabi ki güzel bulmayabilir, estetik olmadığını söyleyebilir. Ancak tek bir fotoğraf ile çirkin yaftasını yapıştırmak bence hoş değil.
Zâhirli – mahirli, batînlı nazarlı kelimeler ve içi boş arapça ifadelerle gönderdiğin yazını, anlaşılır bir şekle sokmak için mealci mi tutmak gerekiyor? Tek paragrafta anlatılabilecek bir şeyi lastik gibi uzatıp, lafı öyle bir gevelemişsin ve cümleyi o kadar bozuk şekilde kullanmışsın ki neyi eleştirdiğin bile anlaşılmıyor. Adam gibi çıkıp karın ağrını söylesene. Önce ki iletimde, bilal oğlanın bile anlayacağı seviyede, olabilecek en sade ve açık şekilde T-629 Uluğbey helikopterinin kullanım ve geliştirme amacını söyledim. Estetik kaygılar taşıyanlar içinde, bunun daha bir mokap yani çalışmanın ana hatlarını gösteren ilk taslağı olduğunu belirttim. İdrak sorunları ve karın ağrıları yaşayanlar için, en alt avam seviyesinde bir bebeğe anlatır gibi açıklarsak;
Askeri bir görev için geliştirilen teknoloji de bile işlevden önce şekle bakıp, tek bir açıdan çekilen daha taslak görüntüsü üzerinden “bu nedir? estetik anlayışınız bu mu sizin? sanki garajda çocuklar yapmış..” diyerek emeği ve geliştirme sürecini bir çırpıda küçümseyebilecek kadar kendini yetkin görenlere, FreeCAT – Blender – SolidWorks gibi 3 boyutlu endüstriel tasarım üretme yazılımları bir tık uzağında. O engin tasarım anlayışınla bakalım garajdaki çocuk kadar bile işe yarar bir ürün ortaya çıkarıp, Türk sanayisine sunabilecek misin. ULU TÜRK BAŞBUĞU ATATÜRK’den sonra çalışmalara hızla ara verdirilip, kasıtlı şekilde ab+d güdümüne sokularak yok edilmek istenen Türk sanayisinin gelişmesi için, Kıbrıs Barış Harekatında Türk milletinin yediği ab+d ambargosuyla kendimize gelene kadar tek bir çivi bile çakmamış, bir fikir bile üretememiş senin gibi tüketim zihniyetli izleyicilerin oturduğu yerden Türk mühendislerin emeğini hiçe sayarak, sadece tek açılı bir görüntüye bakıp “konserve kutusu” şeklinde “yok bunu garajdaki çocuk bile yapar” şeklinde hiç utanmadan saldırır şekilde konuşanlar, işi biliyorlarsa niye eksik gördükleri yerleri uygun ve yapıcı dille mühendislere ileterek daha iyiye geliştirmeye uğraş vermiyor da, onun yerine kalkıp ülkeye bir faydaları olmadan mankurt kafasıyla ilk çelmeyi kendisi çakmaya çalışırlar!? Ana okulu, ilkokulu, liseyi geçmeden üniversiteye gidemezsin. Tabi ki, 5. nesile gelmiş hava teknolojilerine bunca ara verdikten sonra hoppada diye ilk seferinde en iyisini yapamazsın. Ancak bu arayı kapamak için yılmadan çalışır ve her çalışmada da tecrübeni arttırırsan, ikinci – üçüncü yapışında tepeye ulaşırsın. Bu yüzden tüy siklet agusta a129’u, Atak T-129 gibi bir savaş makinesine dönüştüren Türk mühendisleri, sonra ki seviyeye geçerek Atak 2’ye başladı. Bunu yaparken de, sivil havacılık – kıyı ötesi taşıma – arama kurtarma ve can kurtaran helikopterlerinde de dışa bağımlılığı kapatmak amacıyla T-125 Gökbey çalışmasına geçti ve bu çalışmanın üstesinden de, ATAK’dan aldığı tecrübe ve birikimi kullanarak, alnının akıyla çıkmayı başardı. Düzenli ordu ve dağlıkta saklanan terör örgütlerine karşı geliştirilen ATAK taarruz helikopterinin başarısından sonra, T-125 Gökbey’deki başarıyı da üstüne ekleyerek şimdi de şehir içi meskun mahal çatışmalarını önlemesi için, ATAK 2’den bir tık daha hafif ve kıvrak şekilde, şehir içine daha uygun, şehrin tepesinde sürekli gezeceği için bakım maliyeti daha düşük ve görece daha basit bir yapıda, etkili bir ara sınıf helikopter ihtiyacımızı kapatacak bu aracın yapılması için çalışmalara başlandı. Öncelikle şehir içi Jandarma ve Türk Polis teşkilatının kullanması için hazırlanan ara sınıf T-629 Uluğbey çalışmasında, Türk sanayisi özellikle güç aktarımı konusunda sıfırdan kendi çözümlerini üretebilmeyi ve ileride ki yapılacak hava teknolojileri içinde önemli olan motorun aktarım gücünü uzun süre daha verimli kullanmak konusunda sağlam bir temel ve çok büyük bir tecrübe kazanmayı amaçlıyor. Şehir içi görevlere özel güç aktarımı sıfırdan yapılmış, işlevli ve etkili T-629 ve onun bir üst sınıf abisi ATAK 2 üretimleriyle birlikte Türk helikopter ailesini büyülterek, dışa satımda da Türk Savunma Sanayisinin elini güçlendirecek. Kısaca T-629 Uluğbey helikopterinin ana hatlarını gösteren taslağı, güzellik öncelikli değil güç aktarım öncelikli çıkmıştır ki, kullanım amacı da zaten podyumda boy göstermek değildir. Bu yüzden motordan aldığı gücü çok daha verimli şekilde aktarması konusuna yoğunlaşılan güç aktarımına bakmak yerine konuya “ama bu çirkinnmiş” şeklinde bakıp, bunca emeği gömmeye çalışmak en hafif tabirle çocukluktan başka bir şey değildir. Böyle basit düşünenler merak etmesin, güç tasarımı konusu en verimli olacak şekilde çözülüp, temeli çok daha sağlam bir şekle oturduktan sonra, dış kabuğuna rütuşlar yapıp tasarımı düzeltmek zor bir şey değildir. Önemli olan bu aracın gücünü havada en az kayıpla, çok daha rahat ve etkili şekilde çok uzun süreler uçurmayı başarmaktır. O zor kısmı başarıp son hâlini verdikten sonra, askeri bir kamuflaj giydirip sahneye çıktığında, aracın işlevinden önce görüntüsüne önem veren sığ kafalı vasıfsız çocukları bile fazlasıyla tatmin edecektir. Uzun uzun açıklayarak, en aklı ermezin bile kafasında soru işareti kalmamasını sağlamaya çalıştım. Dış kabuktaki mokap tasarımının güzelliğine veya çirkinliğine bakarak olmuyor bu işler. Bir yere işaret edildiğinde, o işaret edilen yere bakmak yerine, işaret eden parmağa – parmağın ucuna, şekline takılıp kalan ve şekline tipine odaklandığı için hedefe giden yolu göremeden tek amacı bir şey yapanı veya yapmayı çalışanı şuursuzca yermek olan, bunu yaparken de daha kendini düzgün ifade edemeyecek kadar kötü eğitim almış SALDIRGAN estetikçiler umarım konuyu anlayabilmiştir.
tek kelime ile “gurur” duyuyorum !!! daha güzel günler göreceğiz buna eminim.