Havacıların Özdemir Amcası…
Bu dünyadan bir Özdemir Bayraktar gelip geçti. Her ne kadar kamuoyu onu Selçuk Bayraktar’ın babası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünürü olarak tanısa da Özdemir Bey vatansever, çok iyi mühendis, aklı her zaman bilimde atölyede yatıp kalkacak kadar hırslı ve çalışkandı. Üç evladının yanı sıra Türkiye’de İHA-SİHA’ların babasıydı. Havacıların da “Özdemir Amcası”…
Özdemir Bayraktar ilk tanışmam Hürriyet Gazetesi’ndeydi. Gazeteci Yalçın Bayer’i ziyaret etmişti. Arka arkaya yaktığı sigaralardan nefes çekiyor, bir yandan da ülke sorunlarını anlatıyordu. Karadeniz insanın tez canlılığı, keskin zekasıyla olayları yorumluyordu. Çekinmeden doğruya doğru, yanlışa yanlış diyordu.
Beraber sohbet ettiğimiz Yalçın Bayer’e “Özdemir Bey kimdir” diye sorduğumda hayat hikayesini öğrenmiştim.
İTÜ mezunu
Sarıyer’de Garipçe Köyü’nde doğmuştu. Kabataş Erkek Lisesi’nin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi’ne girmişti. 1972’de Makine Mühendisi olarak mezun olmuştu. Yüksek lisansını, İTÜ’nün efsane hocalarından Motorlar Kürsüsü Profesörü İsmail Hakkı Öz’ün araştırma asistanlığını yaparak tamamlanmıştı.
Uzun yıllar Türkiye’de motor sanayi için kurulan bir çok fabrikada teknik yöneticilik yapmıştı. Bunlar arasında Burdur Traktör, İstanbul Segman, Uzel gibi büyük şirketler vardı. Sonrasında kendi işinin başına geçmişti.
Kurduğu Baykar Makina, sektör için tasarım, imalat yapıyordu. Bir yandan da oğulları büyüyordu. Büyükten küçüğe Haluk Bayraktar ODTÜ Endüstri Mühendisliğini’ni bitirip ABD’de master yaptı. 2 numara Selçuk Bayraktar Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirip ABD’ye gitti. Çalıştığı konu, robotik sistemler ve İnsansız Hava Araçları üzerineydi. Üç numara Ahmet Bayraktar ise pilot olmak istiyordu. Uçuş eğitimi alıyordu.
Özdemir Bey, Selçuk Bayraktar’ın konularını dikkatle takip ediyordu. Amerikan Ordusu ve çeşitli şirketler burs vererek Selçuk Bayraktar’ın ABD’de kalmasını istiyordu.
“Çocuğu Amerika’dan kurtardım”
Bu durum vatansever Özdemir Bey’in kanına dokunuyordu. Atölyesinde yaptığımız sohbette “Öyle bir şey bulmalıyım ki Selçuk gelmeli ve burada kendini çalışmaya vermeli diye düşünüyordum. Selçuk Türkiye’de olmaktan memnun ama çalışma alanı bulamamaktan aklı ABD’deydi. Tam o günlerde Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) bir ihale açtı. Elden atılacak bir İHA sisteminin Türkiye’de üretimi söz konusuydu. Bu proje sayesinde çocuğu Amerika’dan kurtardım” diye bana anlatmıştı.
Yerlilik istenen mini-İHA Projesi
O zaman çıkan ihale için Özdemir Bey, “O kadar yerlilik istenen bir projeydi ki ben bile şaşırmıştım. Oturup şartnameyi ben yazsam bu kadar yazamazdım” diyecekti.
Selçuk Bayraktar ve ekibinin çalışmaları meyvesini verdi. İhalede tasarımın istenilen şartlarda yapılıp uçuş testlerinin gerçekleştirilmesi istenmişti. Baykar’ın mini İHA’sı uçtu, görevi yaptı. Ardından Selçuk Bayraktar’ın çektiği video bu günleri işaret ediyordu. Bayraktar Ekim 2005’te “Şu proje desteklenirse Türkiye 5 sene içinde dünyada bir numara olur” diyordu…
SSM’nin başında Murad Bayar vardı. Baykar projeyi hayata geçirmişti. Ama tamamlayabilecek miydi? Baykar’ın yanına bir başka önemli kuruluş Kale Grubu verildi. Maddi olarak projeyi destekleyecek, Baykar’ın yanında duracaktı.
Mini-İHA Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine girdi. Bu basit sistem Baykar’ın bugünlere gelmesinde ar-ge açısından müthiş bir deneme noktası olacaktı. İHA sisteminin gerisi de geldi. TB1 (TB2 Bayraktar’ın ilk modeli) ile yeni bir ihaleye girildi. Ama büyüyen Baykar, yerli-yabancı çok sayıda odağın da hedefine girmişti. İhalenin test uçuşlarında bile bir sürü olaylar yaşandı.
Verilmeyen ihale
Yarışarak tırnakları ile kazandıkları ihale Baykar’a bir türlü verilmiyordu. Aradan iki hatta üç yıl geçti. Baykar’ın batması beklenirken Özdemir Bey varını yoğunu sattı. Projeyi ve ekibini ayakta tuttu. Ama bu mücadele onun sağlığından götürüyordu. Aort damarında yaşadığı sorun onu Ayvalık’ta yakalamıştı. Kale’nin kurucusu İbrahim Bodur helikopterini göndererek Özdemir Bayraktar’ın hastaneye yetiştirilmesini sağlamıştı.
Sağlığından fırsat buldukça oğulları ile sahadaydı. Gazetede haberini yaparken isminin bile yazılmasını istememişti. Tek bir fotoğraf vermişti. O da Şehit Yarbay Melih Gülova ile birlikte Güneydoğu’da bir askeri birlikte İHA’ların sevk ve idaresini gerçekleştiriyordu. Sahadan aldığı geri dönüş, işin başında durma başarısının sırrıydı…
Yılmadan mücadele ederken Özdemir Beyin etrafına baktığımda hangi siyasi görüşten olursa olsun hep vatansever, ülkesini her şeyin önünde tutan insanları görmek mümkündü. Sonunda iç ve dış odakların tüm engellemelerine rağmen Baykar TB2’yi tamamlayarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verdi. Türkiye İHA’larda yeni bir sayfa açıyordu…
Aort damarları ile ilgili sorun 2016’da onu kinci kez yokladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar’ın nikahı öncesinde hastaneye kaldırıldı. Ama ayağa kalktığında ilk koştuğu yer sonradan dev bir fabrikaya dönüşecek Baykar tesisleriydi.
Bizzat tasarladı: Uçan Baluk…
TB2’nin ardından Akıncı geldi. Tasarımında bizzat Özdemir Bey çalıştı. “Uçan Baluk” adını o verdi. Bir orkestra şefi gibi dördüncü çocuğu Baykar için ter döktü. Mücadele etti.
Ne yazık ki bir süredir akciğer kanseri tedavisi görüyordu. 18 Ekim’de gözlerini kapadı. Arkasında çok iyi yetiştirdiği, havacılık sevdasını aşıladığı üç evladını, bilim ve rekabeti bir araya getiren Teknofest fikrini ve İHA-SİHA’ları bıraktı…