Unutulmaz havacılarımız: Kurmay Yarbay Süreyya İlmen
Emekli Hava Pilot Tümgeneral İrfan SARP
Hava Kuvvetleri’nin kuruluşunda çok ciddi emeği olan, sonrasında da uzun yıllar görev yapmış havacılarımızın tanıtıldığı yazı dizisi, Mahmut Şevket Paşa ile başlamıştı. İkinci yazımızı Kurmay Yarbay Süreyya İlmen’e ayırdık…
Süreyya İlmen 1874 yılında Karadağ / Podrorica’da doğmuştur. Babası Serasker (Genel Kurmay Başkanı) Rıza Paşa’dır. Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra Harp Akademisi’ni bitirmiş ve Kurmay Subay olarak Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’na atanmıştır.
Çalışkanlığı ve bilgisiyle Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın dikkatini çeken Kur.Yb.Süreyya Bey, 1911 yılında kurulan Genelkurmay Hava Teşkilatı’nın başına getirilmiş ve Havacılık Teşkilatı’nın kurulmasında büyük emeği geçmiştir.
1’nci Dünya Savaşında değişik cephelerde görev yapmış ve kısa süre içinde Generallik rütbesine yükselmiştir. Yarbay Süreyya’nın o zamanki teşkilat yapısında doğrudan bağlı olduğu Mahmut Şevket Paşa, siyasi durumun giderek kötüleşmesi üzerine, Havacılık Teşkilatının bir an önce kurulmasını ve yurt dışından uçak temin edilmesi çalışmalarını yapmasını bizzat kendisinden istiyordu.
Mahmut Şevket Paşa uzun yıllar Almanya ve Fransa’da bulunmuş ve bu ülkelerdeki uçak sanayisini yakından tanımıştı. Bu ülkelerde uçak sanayisini, incelemesi ve uçak seçimleri yapması için Kur.Yb.Süreyya’yı görevlendirdi. İtalyanların 28 Nisan 2012 tarihinde Ege’deki 12 adaları işgal etmeye başlaması üzerine, o tarihte inceleme gezisi için Almanya’da bulunan Kur.Yb.Süreyya’ya şu mektubu yazdı:
” Muhterem Oğlum.Sizin İstanbul’dan hareketinizden sonra İtalyanlar Rodos Adası’nı işgal ettiler. Diğer adaları da işgal etmeleri muhtemeldir. Rodos Adası’yla irtibatımızı ancak uçak ile sağlayabiliriz. Eğer uçak ile bu teması sağlayabilirsek, hem askerlerimizin moralini yükseltmiş, hem de Avrupa’ya karşı ordumuzun şan ve şerefle yüzünü ak çıkarmış oluruz. Bu nedenle Rodos Adası karşısındaki topraklarımızda, seyyar hangarlar tesisi ile orada birkaç uçak bulundurulmasını arzu ediyorum. Eğer uçaklar bomba taşıyan tipte olursa, İtalyan gemileri ve ordugâhı üzerine bomba da atabiliriz. Bu işi yapmak için pilotlara ihtiyacımız olacaktır. Bu konuda teşebbüste bulunmanızı ve sonucu en kısa zamanda bildirmenizi bekliyorum”.
Bu mektuptan iki gün sonra da Mahmut Şevket Paşa şu mektubu gönderdi:
“Bir an önce uçuş okulunu inşa ederek pilot yetiştirmeye ihtiyacımız vardır. Uçaklarımızı bir an önce uçurarak hiç olmazsa, sahillerimizin yakınında keşif faaliyetlerinde bulunmamızı sağlayacak imkânları temin ediniz. Sanıyorum ki maksadımı anlatabildim. İzmir ve Çanakkale’de acilen uçak uçurabilmemiz için seyyar hangar da satın alınız”.
Kur.Yarbay Süreyya, 21 Mayıs 1912 tarihli mektubunda konuyla ilgili şu bilgileri veriyordu. Uzun mektubunun özeti aşağıdadır:
“Berlinde iken emirlerinizi aldım. İki gün sonra da Viyana’ya geldiğimizde ikinci emriniz elime ulaştı. Emirleriniz doğrultusunda derhal teşebbüse geçtik. Harlan fabrikasında yeni imal edilen uçağı gidip gördük. Harlan uçaklarında pilot mahallinin alt hizasının gövde altında üçer adet 20’şer kiloluk bombayı taşıyacak özel kızaklar mevcuttur. Ayrıca fazla miktarda el bombasını taşıma kabiliyeti olduğundan bu tip uçak tercih edilmiştir. Bu 20’şer kiloluk büyük bombalardan 50 – 100 kadar satın alınacaktır. Uçaklar bu bombaları atamasalar bile (ki atacaklarına kuvvetle inanıyorum) hava silahları olarak bize büyük bir güç katacaktır. Özellikle henüz hiçbir Hava Kuvveti’nde mevcut olmayan 20 kiloluk bombaları taşıyan uçaklarımızın Adalar civarında uçurulması, sizin de emir buyurduğunuz gibi, bizim birliklerimizin moralini artırırken,düşmanı da düşündürecektir”.
Bu mektuplarda dikkati çeken çok önemli bir husus bulunmaktadır. O tarihte havacılık henüz emekleme çağındayken ve dünyada birçok ülkenin insanları, değil uçağın kendisini, resmini bile görmemişken, Türk Savunma Bakanı ile Havacılık Teşkilâtı Başkanı’nın Hava Kuvvetlerinin caydırıcılık (Deterrence) rolünü sezip hissetmesi çok gurur vericidir.
ADI YAPTIRDIĞI HASTANEYE VERİLDİ
Savaşın bitmesinden sonra Tümen Komutanı iken askerlikten istifa etmiş ve iş hayatına atılmıştır. Kadıköy bölgesinde birçok sosyal tesisin kurulmasına öncülük etmiştir. 6 Şubat 1955 tarihinde İstanbul’da vefat etmiş ve Maltepe’de kendi yaptırdığı Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesindeki mezarlıkta toprağa verilmiştir.
BU YAZI DİZİSİ NASIL OLUŞTURULDU?
Bir süre önce HAVACILIK VE UZAY PSİKOLOJİSİ isimli kitabını yayınlayan Emekli Hava Tabip Albay, Prof.Dr.Muzaffer Çetingüç, Hava Kuvvetlerimizde geçmişte isim yapmış, unutulmaz havacılarımıza kitabının bir sonraki baskısında yer vermek istediğini; eğer mümkünse eski unutulmaz havacılarımızla ilgili bir bilgi notu hazırlayabilirsem çok makbule geçeceğini söyledi.
Biz İstanbul’da oturan emekli havacı arkadaşlarımızla bir araya geldiğimiz sohbet toplantılarında ve geleneksel aylık yemeklerimizde, geçmiş yıllarda Hava Kuvvetlerimizde isim yapmış, unutulmaz havacılarımızdan bahseder ve onların yaşadığı ilginç olayları ve hikayeleri anlatır, hatıralarını yad ederiz.
Prof.Çetingüç benden böyle bir istekte bulununca, unutulmaz havacılarımızın isimlerini tespit etmekte epey zorlandım. Arkadaşlarımın ve büyüklerimin de görüş ve tavsiyelerini dikkate alarak aşağıya çıkardığım isimleri tespit ettim.Tabii bu isimler benim kişisel düşüncelerimi yansıtmaktadır. Elbette başka arkadaşlarımız bu isimlere ilave olarak kendi görüşlerini yansıtan daha değişik ve ilave pilot isimlerini sayabilirler.