Genel HavacılıkHaberler

Hem karadan hem denizden yangın söndürüyor: AT-802 Fire Boss

Turboprop motoru ile AT-802 Fire Boss, havadan yangına müdahalede farklı bir bakış sunuyor. Float sistemi ile suya inip kalkabiliyor. Selim Atalay, CL215/415 serisinin artından yangın söndürmede kullanılan bir başka modeli tanıtıyor. İşte AT-802’nin yapım hikayesi…

Leland Snow, ilk uçak maketini yaptığında altı yaşındaydı. Liseyi okurken bir yandan da uçuş dersleri alıyordu. Uçuş saatlerini ödeyebilecek parası yoktu. Bu durum gözünü korkutmuyordu. Uçuş okuluyla antlaşma yapmıştı. Uçakları temizliğini ve yakıt ikmalini  yapıyordu. Bu emeğinin karşılığında uçuş eğitimi alıyordu. 

On altı yaşında ilk solo uçuşunu yapmıştı. Teksaslı azimli bu çocuk kendi memleketinde  havacılık mühendisliği okumuştu. Okulun  son yılında yalnızca 21 yaşındayken zirai uçak tasarlamaya başladı. Çabaları o yıl meyvesini verdi. Tasarladığı uçakla uçsuz bucaksız tarım arazilerini ilaçlayacaktı. Bu gencin ismi Leland Snow’du. 

Amerika Birleşik Devletlerinde zirai ilaçlama için özel tasarım bir uçak yoktu. Pek çok birey 30’lu yıllarda eğitim uçağı olarak tasarlanmış çift kanatlı Boeing Stearman uçaklarını kullanıyordu. Leland Snow’un tasarladığı S-1 ilk zirai uçaklardan birisi olmuştu. İlk uçağıyla sorunlar yaşamış hatta bir tasarım hatası yüzünden ölümle burun buruna geldiği bir kaza atlatmıştı. 

Dizaynını 1956 yılında mükemmelleştirerek S-2 ismini verdi. Yirmi sekiz yaşında ilk fabrikasını açmıştı., Uçağı her yerden sipariş alıyordu ama beş parasız uçak üretme işine giren Leland Snow’un iş hayatı maalesef rayında gitmiyordu. 1965 yılında Rockwell Collins firması ona bir teklifte bulundu. Şirketini ve uçağın bütün haklarını Rockwell’e satacaktı. Rockwell ise ona S-2 modeli uçakların son tasarım güncellemesi olan Aero Commander serisi uçakların imalatından sorumlu müdür olmayı teklif etmişti.

İşin kısacası uçak üretme işini bırak, patronluktan vazgeç ama müdür ol denilmişti. Otuz beş yaşında maddi zorluklarla boğuşan beş parasız biri için oldukça iyi bir teklifti.

Zirai uçaklar sadece ilaçlama yapmıyordu , havadan tohum atmak , sivrisineklerle mücadele etmek gibi oldukça farklı görevlerde kullanılabiliyordu. Görev ne olursa olsun tarım havacılığı alçaktan uçmayı gerektiriyordu. Dolayısıyla bu durum akıllara zirai uçakların iyi birer yangınla mücadele uçağı olabileceği düşüncesini getiriyordu.

KONSEPT ORTAYA ÇIKIYOR

Bu düşünce günümüzde SEAT (Single Engine Air Tanker-Tek Motorlu Hava Tankeri) dediğimiz uçakların imaline de ön ayak olmuştu. Amerika’da küçük yangınlara hızlı şekilde müdahale edebilecek maliyet etkin bir alternatif aranmaktaydı. Pek ala bu uçak zirai uçak olabilirdi. Zirai uçaklar hem kıvrak manevralar yapabilirdi hem de alçak irtifadan uçabilirdi. Bu maksatla ilk deneme 1984 yılında PZL M-18 Dromader uçağıyla yapıldı. Uçak özel yangın söndürme uçağı değildi. Sonuçlar başarılıydı.

Akıllara gelen şu soruya hemen cevap verelim hala soğuk savaşın hüküm sürdüğü yıllarda Komünist Polonya cumhuriyetine ait bir uçak nasıl olurdu da ABD’de böyle bir teste katılabilirdi. PZL üretmiş olduğu zirai uçağa güveniyor ve bunu bütün dünyaya ihraç edebileceğine inanıyordu.

Elbette PZL neye inanırsa inansın tüm dünyanın gözünde fazla sayıda imal edilebilsin diye basit ve ucuz işçilikle üretilmiş bir uçaktan fazlası değildi. Sovyet uçaklarının sicili kötüydü. PZL deyim yerindeyse dandik Rus uçağı imajından kurtulmak işitiyordu. Bu maksatla Amerikan Federal Havacılık Dairesinden (FAA) onay almak istiyordu. FAA sertifikalı uçaklar dünyanın her yerinde kendisine müşteri bulabilirdi.

M-18 DROMADER İLE ORTAKLIK

PZL bu amacına ulaşabilmek için  Rockwell Collins işbirliği yapmıştı. Bu işbirliği sonucunda M-18 Dromader dünyanın her yanında satılan bir uçak haline geldi. Tek motorlu zirai uçaklar 2000 litre altında su veya yangın söndürücü taşıyabiliyordu. Denemeler özellikle küçük yangınlarda SEAT türevi uçakların etkinliğini göstermişti. Havalimanında konuşu uçaklara tonlarca su veya yangın söndürücü basılması zaman alıyordu. Ayrıca VLAT (Very Large Air Tanker-Çok Büyük Hava Tankeri) tarzı uçaklar birkaç personelle uçuyordu. Alarm gelir gelmez tek motorlu uçaklar hemen havalanıyordu. Üstün manevra yetenekleriyle alevlerin üzerine su bırakabiliyorlardı.  Böylelikle yangını büyümeden engelliyordu.

Halk tabiriyle tarladan bozma topraklı yola inebilen , düşük stall hızı sayesinde alacak irtifadan yavaş uçarak alevlerin tam üstüne su/yangın söndürücü atabilen , ilk alım ve idame maliyeti düşük bu uçakların önemli bir kusuru vardı elbette Bu kusur ise yangın söndürücü materyalin yalnızca karada ikmal edilebilmesi gerekliliğiydi. Yangın söndürme uçağı yangına yakın bir yere konuşlandırılmışsa sorun yoktu. Bu mesafe uzadıkça toplamda dökebileceği su da azalıyordu. Söz gelimi yangından 1 saatlik uzaktaki bir meydanda konuşlanmış uçak yangına ihbar geldikten sonra 1 saat sonra intikal edebiliyordu. Aynı uçak 1 saatlik yolu geri dönmek su/yangın söndürücü ikmali yapmak ve 1 saatlik uçuş yapmak zorundaydı.

Bu durum yangın söndürme operasyonun planlanmasının ve organizasyonunu daha önemli bir hale getiriyordu. Uçaklar yangın bölgesine yakın noktalara yerleştirildiği zaman bu süre saatlerle değil dakikalarla ifade edilebiliyordu. Bu durum VLAT denilen (DC-9 , 747 , An-76 vs) uçaklar için de geçerliydi.

Büyük kapasiteli tanker uçaklar mı yangına müdahalede daha etkilidir yoksa yangın bölgesine yakın olan bir su kaynağından su alıp yangına devamlı su taşıyan amfibik uçaklar mı daha etkiliydi. SEAT uçakları ise apayrı bir kategoriydi.

PZL ve M-18 Dromader yangın uçağını bir kenara bırakalım. Leland Snow ne yapıyordu? Garanti bir iş buldum artık benim sırtım dünyada yere gelmez diye mi düşünüyordu. Kesinlikle hayır. 1970 yılında Rockwell Collins’de ki işinden istifa etti. Ortadan kaybolmuştu. İki yıl boyunca kimse ondan haber alamadı.

 

AIR TRACTOR ŞİRKETİNİ KURDU

Leland Snow ise yeni markasıyla ortaya çıktı. Air Tractor şirketini kurdu. İlk ortaya koyduğu model AT-300 idi ama ortada bir problem vardı. Sektörün geleceği türbin motorlu uçaklardaydı. Eski şeyler imal ederek gelecekte bunları satabileceğinizi düşünmek son derece naif bir yaklaşımdı.

1973 yılında yeniden çalışmaya başladı. Kanadalı imalatçı Pratt Whitney’in ürettiği PT-6 turboprop türbin motorlu AT-302 modelini satışa çıkardığında sene 1978 olmuştu. Yeni modelini tasarlayabilmek için beş yıl boyunca canla başla çalışmıştı. Leland Snow’un hayatının bundan sonra peri masalı şeklinde gittiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz . Leland Snow’a kendi memleketi Teksas’da dahi kimse inanmıyordu. Şirketinin büyüdüğü daha büyük , daha güçlü , daha yüksek kapasiteli uçaklar ürettiği seksenli yıllarda dahi durum değişmemişti.

Leland Snow’un AT-802 uçağı ilk uçuşunu 1990 yılında yaptı.Üretime geçmeyen AT-1002’ye kadar en büyük uçağı olarak kalmıştır.. Air Tractor firmasının ürettiği uçakların model numaralarının yüzler basamağı kaç yüz galon faydalı yük taşıyabildiğini ifade ediyordu. Buradan da anlaşılacağı üzere AT-802 800 galon üzerinde  harici yük taşıyabiliyordu. Metrik ölçülerde 3102 litre (820 galon) taşıyabiliyordu.

AT-802, Hürkuş dahil pek çok uçak da kullanılan PT-6A modeli turboprop  motorların -67-AG modeli 1350 shp gücünde bir motorla uçmaktadır. Bu motorla 355 km/s hıza çıkabiliyordu. Stall hızı ise flaplarının konumuna göre 168 km/s-128 km/s arasında değişmekteydi. Maksimum yükle 600 metrelik pistlerden havalanabilmekteydi.

 Leland Snow AT-802  yangın söndürme uçağı projesi ise AT-802 ile neredeyse paralel şekilde ilerliyordu. Sanayinin yeni amaca uygun tasarlanmış bir uçağa ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. California yangın departmanı onun uçağıyla yakından ilgileniyordu.1991 yılında ilk prototipini üzerinde değerlendirme yapması için California yangın departmanına gönderdi.. Pilotlar tek motorlu ve tek pilotlu bir uçakla yangın söndürme fikrine önyargıyla yaklaşıyorlardı. Sonunda resmi rapor olumsuz görüş bildirir şekilde yazıldı. Herkes yangınların büyük uçaklarla söndürülmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu genel kanıya ve olumsuz rapora rağmen Leland Snow yılmadı. Uçağın kabiliyetlerini özellikle , kumandaya verilen tepkisini iyileştirdi. Büyük cüsseli bir uçak olmasına rağmen kumanda etmesi son derece kolaydı.

CL215 uçaklarının hikayesi

Leland Snow AT-802 F modelini 1993 yılında standart model ilk uçuşunu yaptıktan 3 yıl sonra piyasaya sürdü. Uçağı FAA gereken setifikasyonları almıştı. Performans olarak standart AT-802 ile aynı özellikleri olsa onu safkan yangın söndürme uçağı yapan önemli bir sisteme sahipti. FRDS (Fire Retarder Dispersal System-Yangın Bastırıcı Boşaltma Sistemi) ismi verilen bir bilgisayara sahipti. Yangın söndürücüyü tam zamanında doğru yere bırakmak tarih boyu bir kabiliyet meselesi olmuştu. Kimilerine göreyse ancak çok kez tekrar edilerek kazanılabilecek bir meleke idi. FRDS bu işi pilotun adına kolaylaştırıyordu. Döküm zamanını hesaplıyor , kapağı doğru anda açıyordu. Ayrıca pilot suyu tek seferde ya da iki  seferde dökeceğini sisteme giriyordu. Bu sayede pilotun yanlışlıkla bütün suyu tek seferde bırakmasının önüne geçilmiş oluyordu..

AT-802 F SEAT sınıfı  yüksek kapasiteli bir uçak olsa da hala bir eksiği vardı. Uçak amfibik değildi. Su almak için meydanlara ihtiyaç duyuyordu. Yalnızca iki uçağın yaptığı işi tek başına yapıyordu. Mevcut SEAT uçakların tüm olumsuzluklarını taşıyordu. 

Wipair dünyanın en iyi floatlarını (duba , kayık ) yapan firmalardan birisidir. Ayrıca pek çok uçağı amfibik uçak haline getirmesi ile meşhurdur. Zirai uçağı alıp onu amfibik hale getirmek çok mantıklı bir tercih değildi elbette. Kimse zirai ilaçlama uçağı ile mahsulünü ilaçlayıp sonra göle inmezdi. Söz konusu yangın söndürme uçakları olduğunda bu bir zorunluluktu. Wipair bu boşluğu görmüş ve FireBoss isimli şirketi iki binli yılların başında  kurmuştu.

FireBoss AT-802 F uçağını almış ve ona float eklemişti. Bu sayede hem karaya hem denize inebilecekti. Ezasız cefa olmazmış. Floatlar uçağın sürüklenmesi artırmaktadır. Bu da haliyle uçağı yavaşlatmaktadır. Bu sorunu çözebilmek uçağın motoru daha güçlü olan PT-6A-67F motoru ile değiştirdi. Bu sayede uçağın ürettiği güç 1600 shp çıkmıştı. Aynı zamanda uçak kalkış yapmak için herhangi bir motor ısınma süresine ihtiyaç duymuyordu. Bu sayede ihbar geldiği gibi havalanmak mümkün oluyordu.

Fire Boss AT-802 farklı su dökme sistemleriyle donatılabiliyor. Bu sistemler içerisinde köpük dökebilenlerde mevcut.3102 litre su kapasitesi üzerine 296 litre köpük kapasitesi eklenebilmektedir. Dumanların içerisinde çoğu zaman ateşi görmek mümkün değildir. Bu nedenle yerdeki itfaiyecilerle sıkı bir iletişim gerekmektedir. FireBoss termal kameralarla donatılmıştır. Bu sayede ateşin en yoğun olduğu yeri tespit edebilir ve buna noktaya suyu dökebilir.

Kepçeleme sistemi sayesinde toplamda on beş saniyede su alabilmektedir. Siparişe göre çift kişilik üretilebilir. Çift kişilik uçaklar hem pilotların eğitiminde kullanılmaktadır hem de filo olarak uçulduğu zaman uçuş koordinatörü arka koltuğa oturabilmektedir. Havadan yangın söndürme işi aynı zamanda taktiksel bir iştir. Yangına müdahale edilmeden önce muhakkak surette savaş planının  hazır olması gerekmektedir.

AT-802 FireBoss’un en büyük avantajı maliyetler kısmında ortaya çıkmaktadır. Seçilen opsiyonlara göre fiyatı 2,5 ila 3 milyon dolar civarındadır. İki pilot toplamda 6200 litre suyu hedefe boşaltmaktadır. Bakıldığı zaman iki FireBoss bir Canadair CL-415 uçağı kadar su boşaltabilmektedir. Bunu aynı sayıda pilotla gerçekleştirmektedir. Beş ila altı milyon dolarlık bir maliyetle otuz ila kırk milyon dolarlık bir uçağın yaptığı iş yapılabilmektedir. Bir CL-415 uçağı fiyatına on , on iki adet FireBoss satın alınabilmektedir.

Özellikle birlikte çalıştığında 3  FireBoss uçağı 14000 galon neredeyse 53000 litre suyu yangına boşaltabilmektedir. Her bir uçağın 3,5 saat havada kaldığı düşünülünce 150000 litre gibi muazzam bir sayı ortaya çıkmaktadır.Bu sayı ilk okul çocuğunun bile üstesinden gelebileceği basit bir çarpım tablosu matematiğidir. Hayat her zaman matematikten ibaret değildir. Yoksa sadece matematikten ibaret midir?

Bu sorunun yanıtı 2018 yılında verilmiştir. İsveç o sene tarihin en sıcak yazını yaşamıştı. İsveç gibi sıcaklıkla pek anılmayan bir ülke sıcakların orman yangınına neden olabileceğini ön görünce RescEU başvurmuş ve yangın söndürme uçağı istemişti. Portekiz milli otoritesi için kiralama antlaşması yapılmış 2 AT-802 FireBoss uçağı İsveç’ gönderilmişti.

Uçaklar Lockhyttan yangınına müdahale etmiş dört gün boyunca görev yapmışlardı. Yangın üzerinde 27 saat uçulmuş toplam 356 kere su dökülmüştü. Yangına yakın noktada bulunan göl sayesinde her uçak 4.5 dakikada bir su dökebilmişti. Bir milyon litrenin üzerinde su dökülmüştü. Yağmurun da etkisiyle 250 kilometrekare alanda etkili olan yağmur söndürülmüştü. Sonradan yapılan hesaplamalarda her uçağın saatte 13 sefer su doldurup boşalttığı görülmüştü. Her uçak saate 40000 litre su boşaltmıştı.

Küresel ısınma nedeniyle artık yangın sezonu tüm on iki ayı kapsar hale gelmiştir. Pek çok yangın teşkilatı tek bir Canadair CL-415 yerine daha fazla sayıda AT-802 FireBoss uçağını satın almayı tercih etmişti. Bu sayede çok sayıda uçak tutarak kapsama alanını daha geniş tutmak bir alternatif olmuştur.

Yangın söndürme şirketleri içinse ulaşılması daha kolay bu uçakları satın almak iyi bir alternatif olmuştur. Gelecekte CL-515 ve AT-802 FireBoss uçakları birbirinin rakibi yahut tamamlayıcısı uçaklar olacaktır. Hep birlikte bunu izleyip göreceğiz.

Leland Snow 2011 yılında dünyaya gözlerini kapadı. En son projesi AT-1002 olmuştur. Uçak taşıma kapasitesini 1000 galon üzerine çıkaracak ve neredeyse 4000 litre taşıma kapasitesi olacaktır. Uçak ilk uçuşunu 2009 yılında yapmış olsa da üretime konulamamıştır. Air Tractor dünyanın en çok zirai uçak imal eden firmasıdır. Leland Snow’un ölümüyle şirket varislerine kalmıştır. Günümüzde bir aile şirketi olarak neredeyse el yapımı olarak uçaklar üretiliyor.

Zirai ilaçlama Avrupa birliğine normlarına uyum maksatlı ülkemizde yasaklandı. Zirai ilaçlama uçaklarına olan talep azaldı. Tek etkisi maalesef bu olmadı. TUSAŞ tarafından yürütülen ZİU projesi rafa kaldırıldı.1500 litre faydalı yük taşıyabilecek bu uçak belki yangın söndürme uçağına çevrilebilir miydi. Emekliye çıkarılmış S-2E karakol uçakları yangın söndürme uçağına çevrildi ama destek bulmadı. Orman yangınlarını izlerken iç geçirip neden diye sormadan edemiyorum.

www.firebossllc.com

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu