Orgeneral Kadıoğlu: “13 yaşında F-4’leri ilk kez havada gördüm”
F-4 uçağı ile ilk defa 1984’te geldiğimiz Eskişehir’de tanıştım. Tepemizden geçerken gümbür gümbür sesi, üste gördüğümüzdeki ihtişamı, dokunduğumda hissettiklerim çocukluğum ve gençliğimde havacılığı tanımam ve sevmemde önemli katkı sağladı.
Bizler de yaş aldık. 50’ye merdiven dayadık. F-4 halen göklerde. 50’inci yıl dönümünü de 17 Kasım’da ana yuvası olan Eskişehir’deki 1. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda kutladı.
17 Kasım sabah saatlerinde 8 yıl yaşadığım Eskişehir’de 1. Ana Jet Üs Komutanlığı’nın nizamiyesine giderken çok heyecanlıydım. Bir gün önce özel boyalı F-4’ün Sarıyar Barajı üzerindeki müthiş alçak uçuşu, bölgeye giden 400 civarındaki spotter tarafından görüntülenmişti.
Ertesi gün 350’si Japonya’dan ABD’ye, Hollanda’dan Endonezya’ya kadar farklı ulustan yabancı, 280 Türk ve gazeteciler dahil 700 kişilik ekip üsse giriş yaptık.
Özel boyanan uçak
Tören alanına 4 adet F-4E 2020 mühimmatları ile sergileniyordu. Aralarında 77-0290 kuyruk numaralı, imalat hattından 5000’inci çıkan F-4 de bu uçaklar arasındaydı. En merak edilen ise 77-0303 kuyruk numaralı siyah üzerine Türk bayrağı taşıyan uçaktı.
Pist kenarında yerimizi aldığımızda özel boyalı uçağın arka kokpitine Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu bindi ve havalandı. Alçak geçişler ile üzerimizde uçtu.
İndiğinde ise onu 1974’te ilk F-4E filosunun komutanı olan, daha sonra orgeneral rütbesi ile 1999-2001 arasında 23’üncü Türk Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Ergin Celasin tulumu, G-suitini giyerek karşıladı.
Orgeneral Kadıoğlu o anları şöyle anlattı
“F-4E’ler ilk uçuşunu Eskişehir semalarında yaptı. 13 yaşındayken ilk F-4’leri havada gördüm ‘Allahım bu uçakların içinde uçmayı nasip et. Başka da bir şey istemiyorum. Ağzımın fermarını çekiyorum’ dedim.
Allah bana 3 bin saat bu uçakların içinde uçmayı nasip etti ve buna vesile olan sayın komutanımıza borçluyum. Hava Kuvvetleri’ne emeği geçen sayın komutanlarımıza büyük minnet borcu duyuyoruz. Çünkü Hava Kuvvetleri bugünlere onların emekleri sayesinde geldi” dedi.
Uçağı, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Şengel’in koordinatörlüğünde Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Araştırma Görevlisi Safa Akalay tasarladı.
Siyah ana renk üzerine Türk bayrağı işlendi. Kuyruğun sağ tarafında Gazi Mustafa Kemal’in bakışları ile altına “İstikbal Göklerdedir” yazıldı. Uçağın gövde altına da F-4’lerin amblemi olan Spook’un tasarımı işlendi.
Yazarımız Levent Başara, 30 Ağustos 2024’te yani uçakların gelişinin 50’nci yıl dönümünde Orgeneral Ergin Celasin ve 112. Filo’nun komutanı olan Albay Zübeyr Batur ile birer röportaj yaparak o günleri sitemizde kaleme almıştı:
Fil yürüyüşü
Sabah yapılan uçuşların ardından öğleden sonra 4 F-4E daha havalandı. Spotterlar için gösteri uçuşu yapıldı. İnişin ardından 6 F-4E daha motor çalıştırdı. Toplam 10 uçak ile fil yürüyüşü yaptı. Fil yürüyüşü özellikle askeri havacılıkta gövde gösterisi anlamına geliyor. 10 F-4, pistte inanılmaz ihtişamlı bir görüntü sundular.
Neden F-4 önemli?
Yıllarca F-104’lere söylenen ‘uçan tabut’ lakabı son dönemde özellikle gençlerimiz tarafından F-4’lere söylenir oldu. Bununla ilgili bir şeyler paylaşmayı düşünürken Emekli Hava Pilot Tümgeneral Ateş Mehmet Iraz’ın Linkedin paylaşımını gördüm. İşte Iraz Paşanın kaleminden F-4:
“Dün F-4E Phantom’un Türk Hava Kuvvetlerinde 50.yıl dönümü kutlandı. Sosyal medyada bu “eski” uçağın kutlanmasını garipseyenler olmuş. Nedir bu uçağın diğerlerinden farkı? Bütün ömrünü bu uçakta geçirmiş bir “Oldpro” olarak neden bir Era, insan ruhunu etkileyen bir efsane haline geldiğini, öyle hızıydı, teknoloji vesaire teknik detaylara girmeden ilginç özellikleri ile anlatayım.
Öncelikle daha önceki uçaklara yakın bir teknoloji olmakla beraber konsept açısından ciddi bir fark yarttı Phantom. Uzaktan hassas vuruş kavramı (Laser pod ve Laser güdümlü bomba, Tom Cruıise’in lakabı Maverick AGM 65), Radar ve radarlı füze, Elektronik Harp Podu (ALQ-119). Uzaktan IR görüntü TISEO sistemi gibi teknolojide devrim yaratan kavram ve sistemler yaygın olarak ilk Phantom ile başladı.
Düşünsel olarak yarattığı kırılma bir “New Era” olarak tanımlandı. Öyle ki uçakların içerisinde anime karakteri ve hatta kendine has bir dil (Phantomca) oluşturan tek uçak.
Peki sizin hayatınızda hiç yeri yok mu? Bir çoğunuzun ismini duyduğu Murphy kanunlarının doğum yeri bu uçak. Bnb. Edward Murphy Phantomun Cockpit’inin düzenleyen adam. Phantom’cularca bilinen meşhur ” Is your Cockpit enough Murphy?” makalesi ile bu kavramı hayatımıza sokmuştur.
İnternette Murphy asıl kuralı, “Bir sistem dizayn edilirken bir hatayı yapmaya müsaade ediyorsa o hatayı yapacak biri mutlaka çıkacaktır” şeklinde ifade eder. Bu nedenle Cockpit dizaynını yapılabilecek hataları minimuma indirecek şekilde dizayn etmiştir. Filmlerde gördüğünüz ürpertici kırmızı kapaklı şalterler, unutmaya mani olmak için bırakılınca eski konumuna gelen yay yüklü switch’ler hep Murphy tarafından icat edilmiştir.
Askerlik ve yöneticilik hayatım boyunca bu cümleyi hiç unutmadım. Ne dersiniz? Size de faydası olabilir.
Türk Havacılığı, kuruluşundan bu yana bir çok insan tarafından her seviyede aklı ,fikri, canı, kanı, alın teri ve fedakarlıkları ile kuruldu büyüdü, gelişti. Havacılığa özel bir önem veren Başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere Şehit ve Gazilerimizi, bu yolda emek ve ömür harcayan insanları rahmet ve minnetle anıyorum.
Bu yapıda emeği olan kişilerin katkılarından bir zerresi eksik olsaydı başka bir yerde olurduk. Onların katkılarıyla bu gün dünyanın saygı duyduğu ve hasım olmak istemediği bir konumdayız.
Bakmayın sosyal medyada denge bozuldu, gücümüz kayboldu şikayetlerine. Kurum kültürü ve onu hazırlayan ve kullanan insanlar bir “Kuvvet Çarpanıdır” ve Havada işler terazinin kefesine gram koyar gibi olmaz.
Bir dakika önce karşınızdaki uçakların tamamının düşman olduğunu bilirken karşılıklı kaçınma manevralarının sonunda bir dakika sonra herkes birbirine karışır ve o muhteşem teknolojiniz siz hiç bir söyleyemez veya siz o panikle hiç bir şeyi doğu dürüst anlayamazsınız.
Ne mutlu böyle bir ailenin parçasıyım ve benimde bu yapıda minnak bir emeğim var. ” Dünyaya bir kez daha gelsem, tüm zorluklarına ve fedakarlıklarına rağmen aynı şeyi tekrar yaparım”