Unutulmuş bir şehit: Teğmen Aziz Çiçekçi…
Yıl 1942… İkinci Dünya Savaşı’nın en hızlı günleri yaşanıyordu. Pilotaj eğitimi için İngiltere’ye gönderilen ancak uçuş eğitimi öncesinde yapılan sağlık muayenesinden geçemeyerek ayrılan Teğmen Aziz Çiçekçi’nin önünde uzun bir yol vardı. Ne yazık ki bu yolculuk, 23 yaşında Mısır’da sona erecekti. Hastanede şehit olan Teğmen Aziz Çiçekçi’nin hikayesini Selim Atalay araştırdı.
Bu yazıya başlarken bilmediğim çok şey vardı. Ben yalnızca Aziz Çiçekçi’nin nasıl vefat ettiğini , İngiltere’ye nasıl seyahat ettiğini ve nasıl öldüğünü bilmediğimi zannediyordum. Yanılmışım.
Yazıyı her bitirdim dediğimde yeni bir bilgiye, belgeye ulaştım. Her bilgi kırıntısı ile yazıyı güncelledim. Herkes giriş, gelişme ve sonuç şeklindeki kompozisyon yazma kuralını bilir. Buna sadık kalarak olayları arka arkaya yazacağım…
Kenya’da No.70 O.T.U. ait Martin Baltimore ile uçarken kaybolan dört kişilik Türk mürettebatının hikayesini yazdıktan sonra gözümü şehitler albümünde ki başka bir gizemli olaya dikmiştim.
Bu kişi şehit Teğmen Aziz Çiçekçi idi. Önceki yazımda anlattığım Refah şehitleri gibi 1941-A devresindendi. Onun hikayesi de aksaklıklar ve hüsranla doluydu. Hayatı bir deniz yolculuğunun ardından sona ermişti.
Şehitler Albümü’ndeki bilgi
“Aziz Çiçekçi , 1941 yılında harp okulundan mezun olmuştur. İngiltere’ye uçuculuk tahsili için gönderilmiş , uçucu subay olamayacağı tespit edilmesi üzerine yurda dönmesi emredilerek piyade sınıfına geçirilmiştir.
Dünya harbi dolayısıyla yurda gemi ile İngiltere-Afrika-Süveyş kanalı yolu ile dönerken Cenubi-Afrika’da hastalanmış ve Cenubi’de hastaneye yatırılmıştır. 16.11.1942 tarihinde tedavi edilmekte olduğu Cenubi Afrika’daki hastanede şehit olmuştur”
Mezarı nerede?
Şehitler albümü yukarıdaki satırlarla son buluyor ve gömülü olduğu yer kısmında herhangi bir ifade yer almıyordu. Okuduğum cümlelerden şehidin naşının getirilmediğini ve Cenubi Afrika’ya defnedildiğini anlıyordum.
Kenya yazımı yeni bitirmiştim. Bu sefer aklımda şehit Aziz Çiçekçi ’ye ne oldu sorusu vardı. Tweeter’da bu soruyu dile getirip Güney Afrika’da Cape Town başkonsolosluğumuzu da etiketledim.
Sayın başkonsolosumuz benimle iletişime geçti. Kendisine durumu anlattım. Şehitler albümünde Aziz Çiçekçi’ye ait olan sayfanın elimdeki kopyasını gönderdim. Ertesi gün beni aradı. Konuyu askeri ataşemize ilettiğini ve araştırılacağını söyledi. Bu bilgiler gelirken araştırmamı derinleştirdim.
Devlet Arşivleri’ndeki bilgiler
Önce Devlet Arşivleri’ni araştırmaya başladım. Kendisi uçuş eğitimi için İngiltere’ye yollanan ekibin içinde olmalıydı. 11 Ağustos 1941 tarihli (133-955-15) belgede Aziz Çiçekçi’nin başlarında teğmen Şemsettin Yumlu’nun olduğu 20 kişilik bir stajyer Harbiyeli listesinde yer aldığı ortaya çıktı. Stajyer Harbiyelilere 1500 lira, posta başı olan teğmen Şemsettin Yumlu’ya ise 2000 lira karşılığında döviz verilmişti.
İkinci posta (büyük ihtimalle birinci posta Refah gemisinde şehit olan havacılar) olarak gönderilen havacıların Şam ve oradan Kahire’ye kadar trenle, Kahire’den hava yoluyla Londra’ya gidilmesi planlanmış. Uçuşların Kahire-Lagos (Nijerya) , Lagos-Lizbon (Portekiz) ve Lizbon-Londra olacak şekilde üç bacakta planlanmıştı.
Uçuş planı değişiyor
8 Ekim 1941 tarihli (59-400-40 ) bir belgede kafilenin maalesef planlandığı gibi Kahire’den Lagos’a gidemediklerini öğreniyoruz. Buna sebep olarak Amerika’dan gelen uçaklara Lagos hava sahasını kapatması gösterilmiş.
Kafileye Kahire’den Güney Afrika’nın liman kenti Durban’a uçakla gidilmesi, Durban’dan da her hafta düzenli olarak kalkan ve ağır kruvazörlerin eşlik ettiği konvoya katılınması emredilmiş. Tüm bu gelişmelerin 20-23 Eylül tarihinde gerçekleştiğini, kafilenin 8 Kasım 1941 tarihinde Londra’ya ulaştığı da belgelerden takip edebiliyoruz.
İngiltere’ye gelen tüm havacılar ilk iş uçuş muayenesine girmek. Aziz Çiçekçi ise bu muayyene sırasında eleniyor. Her hafta bir geminin kalktığını biliyoruz. Büyük ihtimalle bir veya iki hafta sonra Teğmen Aziz Çiçekçi’nin dönüş yolculuğuna başladığını tahmin ediyorum.
Bir yandan o dönemi anlatan anı kitaplarından “Cranwell Hatıraları-Bir Havacı Teğmenin Anıları” kitabına tekrar göz atmaya karar verdim. 1941-B devresi harp okulu mezunlarından olan Canip Orhun tarafından yazılan bu kitap günce şekilde yazılmıştır. Harp okulundan mezun olan genç bir teğmenin İngiltere’ye uçuş eğitimine gidişi , uçuş eğitimi , eğitimden dönüşü ve ilk görev yeri olan Kütahya’daki pilotluk tecrübeleri anlatılıyor.
İngiltere’deki Türk Pilotları’nın Şehitliği
Kitabın en değerli yönü ise bugün “Brokwood Hava Şehitliğinde” yatmakta olan pek çok şehidin hikayesini ve İngiliz uçuş eğitimi detaylı bir şekilde anlatmasıdır. Canip Orhun’un İngiltere macerası 15 Haziran 1943 tarihinde Liverpool limanına varmasıyla başlar ve uçuculuk muayenesi ile devam eder.
Uçuştan elenme nedenlerini gelin Canip Orhun’un cümleleriyle anlatalım: ”Buna mukabil on beşten ziyade arkadaş uçuculuktan ayrılmak mecburiyetinde kaldı. Bunların ayrılmasına iki nokta sebeple teşkil eder.
Birinci sebep sıhhi arızalar ki bunların içinde en şayanı teessüfü tüberküloz (verem), ciğer hastalıkları geliyor. Evet ilk defa bu hastalıktan bizden ayrılan Nejat Karpat oldu. Tabi ki uzunca bir süre hastanede kaldı , tedavi oldu. Biz S.F.T.S’ye geçmeden İngiltere’yi terk etti.
Bir kişi de gözden gitti. O da Nejdet Ündeş idi. Daha Londra’yı terk etmeden ayrılmak mecburiyeti hasıl oldu.
Canip Orhon ikinci neden olarak uçuş becerisinden bahsediyor. Bazı pilot adayları eğitim evresinde eleniyordu. Elenenler kara subayı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki görevlerini sürdürüyordu.
Verem çok yaygındı
Bize çok uzak gelse de Verem ikinci dünya savaşı yıllarında en yaygın salgın hastalıktı. Murat Metinsoy’un kaleme aldığı “İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye – Gündelik Yaşamda Devlet ve Toplum” kitabının “Savaş ve Veremle Savaş” başlığı bize çok önemli bilgiler vermektedir. Aşağıdaki paragrafta bire bir alıntı yapmadan o zamanların bir panoramasını çıkaracağım.
Özellikle 1943-1944 yılları ülkemizde Verem vakalarının zirve yaptığı yıllardı. Savaş nedeniyle ülkemizde pahalılık ve yoksulluğun bu yıllarda zirve yapmıştı. Pek çok kişi ekmeğe dahi ulaşmakta zorlanıyordu. Veremle Savaş derneklerinin sanatoryumlarında yeterli yatak yoktu. İnsanlar senelerce sıra beklemek zorunda kalıyordu. Yoksul ve fakir aileler genellikle tek göz oda evlerde yaşıyordu. Bu durum hastalığın yayılmasını kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Bütün aile hasta oluyordu.Yeterince beslenemeyen çocuklar hastalığa yenik düşüyordu. Bazen tam tersi oluyor ebeveynler daha önce vefat ediyordu.
Şehit Aziz Çiçekçi verem hastasıydı. Bu hastalığı nereden kapmıştı? Elimizde herhangi bir bilgi ne yazık ki yok…
Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne başvuru
Tüm bu bilgiler ışığında tekrar İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne (RAF-Royal Air Force) başvurdum. En azından tıbbi kayıtlarına ve gemilerin kayıtlarına ulaşmayı ümit ediyorum. Belki son yattığı hastane, ölüm raporu gibi bilgilere erişebilirsek diyorum gömülü olduğu mezarlığı kestirmek mümkün olabilir.
Kısa bir süre sonra Stuart Hadaway resmi cevap yazısını yolladı. Maalesef Aziz Çiçekçi RAF’a ait herhangi bir birliğe kayıt yaptırmadığı için herhangi bir kayda sahip olmadıklarını dile getiriyor. Donanma kayıtlarının Restore PLC isimli bir şirkette olduğunu belirtiyor. Hem Restore PLC şirketine hem de CWGC (İngiliz Milletler Askeri Mezarlıklar Komisyonu) ulaştım.
CGWC maalesef yardımcı olamıyor. Restore PLC’den herhangi bir yanıt gelmedi.
İlginç bir detayı internet aramalarımda buldum. 17 Ocak 1950 tarihli Akşam gazetesinde ki küçük bir haber içerdiği pek çok yanlış bilgiye rağmen gerçeğin kapısını aralamamıza vesile oldu:
Bir gazete haberi
Aziz Çiçekçi’nin Cenazesi Yurda Geliyor başlıklı haberde şu bilgiler yer alıyordu:
“Tayyarecilerimizden Teğmen Üsküdarlı Aziz Çiçekci harp esnasında İngiltere’de tahsilini bitirip dönerken yolda şehit olmuş, Mısır’da defnedilmişti. Cenazesinin memlekete nakli için babası tarafından yapılan teşebbüsler nihayet neticelenmiş ve İskenderiye konsolosluğumuzdan gelen telgrafta cenazenin Adana vapuruyla yola çıkarıldığı bildirilmiştir. Vapur Çarşamba günü limanımıza gelecek cenaze Ankara’ya nakledilerek şehitlikteki medfenine tevdi olunacaktır”
Haberden Aziz Çiçekçi’nin dönüş yolunda bütün deniz yolculuğunu tamamladığını anlıyoruz . Bu zamana kadar deniz yolculuğunu hastalık nedeniyle yarıda kesip G. Afrika cumhuriyetinde hastaneye yattığı düşünmüştüm.
Şehitler albümündeki Cenubi kelimesi bizi yine yanıltmış. Mısır Cenubi değil bayağı Şimal (Kuzey) diyesim geliyor. Mısır’da Türk irtibat subaylarının olması ve oradan trene binilerek ülkemize geri dönülmesi hasebiyle Aziz Çiçekçi’nin trene binmeyip Mısır’da hastaneye yattığını anlayabiliyoruz.
Mısır’da havacılarımız için şehitlik var
Mısır’da içerisinde havacılarımızın da bulunduğu şehitliklerimiz var. Aziz Çiçekçi şehit olduktan sonra Mısır’da defnedilmiş. Babasının uğraşları sonucunda cenazesi 8 yıl sonra yurda getirilmiş ve Ankara Cebeci Askeri Şehitliği’ne tekrar defnedilmiş. Oraya gidenler tarafından tekrar teyit edilmiş oldu.
Yazımı sonlandırmak üzereydim ki bambaşka bir gazete haberi önüme çıktı. Haber metni içinde pek çok yanlış vardı. Aziz Çiçekçi’nin son anlarına dair önemli bilgiler de içeriyordu. Haydi bu metni birlikte okuyalım:
Şehit Bir Tayyerecimiz – Naaşı Bir Türlü Memleketimize Getirilemiyor
Aziz Çiçekçi adında bir teğmenimiz havacılıkta bilgisini ilerletmek üzere 1942 senesinde İngiltere’ye gönderilmiş bir sene kaldıktan sonra Afrika yolu ile dönerken bir uçak kazasında (?) yaralanarak Mısır’da İngiliz hastanesinde vefat etmişti. Cenazesi evvela Kantara’da defnedilmiş sonra İsmailiye’de ikinci mezarlığa nakledilmiştir.
Harp bitince şehit subayın babası oğlunun cenazesini nakletmek üzere iki defa Mısır’a gitti. Fakat kendisine Mısır makamları “Bu işe hükümetiniz teşebbüs etmelidir” cevabı verildi. Bunun üzerine hükümet teşebbüste bulundu. Mısır hükümeti bu teşebbüse cevap vermedi.
Teğmen Aziz Çiçekçi için Ankara’daki Cebeci şehitliğinde yer hazırlanmış, lahit yapılmıştır. Burası senelerden beri boş duruyor. Babası ve ailesi erkanı bu yüzden pek müteessirdir. Yeni bir teşebbüs yapılınca Mısır hükümetinin bu teessürü takdir edeceğini ve lazım gelen kolaylığı göstereceğini ümit ediyoruz”
Bu haberin elbette en yanlış kısmı şehit Aziz Çiçekci’nin uçak kazası geçirmiş olduğudur. Böyle bir detay, hiçbir dokümanda ismi geçmiyor şeklinde cevap vermişti. Bir uçak kazasında ismi geçmiş olsaydı muhakkak kayıtlarda ismi olurdu.
Aziz Çiçekçi hakkında daha fazla bilgi alabilmek adına 1941-A devresi yıllığını satın almıştım. Orada da İngiltere’de uçuş eğitiminde şehit olduğu yazılmaktaydı.
Hikayenin bilinçli bir şekilde saptırıldığını düşünüyorum. Belki aile üzülmesin belki Türk askeri veremden öldü denmesin diye mi, bilemiyorum.
Uzunca bir süre Cenubi kelimesine takılmıştım. Sonunda bunun bir nevi şaşırtmaca olduğu kanaatine vardım. Refah faciası sonrasında pilotların nereye gideceğini doğrudan resmi evraklara yazmak yerine Cenubi Afrika denilerek hedef saptırmaca yapılmaya çalışıldığını düşünüyorum.
Şehitler albümünde yazılanlarla gazete haber metnini birleştirdiğim zaman Aziz Çiçekçi’nin sağ selamet Mısır’a ulaştığını anlıyorum. Haber metnindeki Kantara ilgimi çekiyor ve araştırıyorum.
Mısır Kantara detayı
Mısır bütün Orta Doğu ve Afrika operasyonlarının merkeziydi. Al Kantara ise Mısır’ın hastane şehriydi desek yanılmayız. İki büyük hastane Kantara’da bulunuyordu. İngiliz 1. Genel Hastanesi ve Avustralya 2. Genel Hastanesi uzun süre hizmet vermişti.
İngilizler başka numaralı hastaneleri de bu şehirde açmış ve Polonyalılar da bir süre 8. Genel Hastanesini burada açmıştı.
Avustralya 2. Genel Hastanesinin sıtma hastalığı için özel bir koğuşu olduğunu okumuştum. Avustralya arşivleri ile iletişime geçip şehit Teğmen Aziz Çiçekçi’nin hastanelerinde yatıp yatmadığını sordum. Aldığım cevap pek iç acıcı değildi. Pek bir şey elde edememişlerdi ama farklı arşiv kaynaklarını denemem için bana yol gösterdiler.
En azından haber metnindeki İngiliz hastanesinin doğruluk oranı daha da artmış oldu.
Kantara’da İngiliz Milletler topluluğu Askeri Mezarlıklar Komisyonuna ait bir askeri mezarlıkta bulunuyor. Birinci ve İkinci dünya savaşlarında hastanelerde tedavi görmekte iken vefat eden askerleri bu mezarlığa defnedilmişler. İster istemez aklıma başlangıçta Aziz Çiçekçi’nin bu mezarlığa defnedilmiş olduğu düşüncesi geliyor.
Mısır’ın İsmailiye kenti önemli bir RAF üssü idi. Çeşitli kazalarda şehit olan havacılar buradaki mezarlığa defnedilmişti. 1945 yılında şehit cenazelerinin hepsi Kahire’deki Türk şehitliğine getirilmişti.
Şehit Teğmen Aziz Çiçekçi Kantara’da hangi hastanede tedavi oldu. Hastalığı hangi evredeydi? Son anlarını nasıl geçirdi? Ne yazık ki bunları bilemiyoruz.
Londra’dan yola çıktıktan sonra yaklaşık olarak 13 ay daha yaşadığını biliyoruz. Bunun 4-5 aynın denizde geçirmiş olabilir mi? Bilemiyoruz.
Sekiz ay hastanede yatmış olabilir mi? Yoksa Kahire’de belirli bir müddet görev yaptıktan ve hastalığı kötüye gittikten sonra mı hastaneye yattı?
Belki zaman içerisinde bu sorularımıza cevap bulacağız lakin 1950 yılında naaşının son kez taşındığını ve ülkemize getirildiğini biliyoruz.
İnternette efemera olarak satılan bir fotoğrafta şehit teğmen Aziz Çiçekçi’nin Mısır’da şehit olduğuna dair ibare bulunuyor. Gazete haberleri incelendiğinde Mısır’da şehit olduğunu ve babasının üstün gayretleri sonucunda cenazesinin Türkiye’ye getirildiğini anlıyoruz. x
Aslında Şehit Teğmen Aziz Çiçekçi hep gözümüzün önündeydi. Şehitler Albümü hazırlanırken birilerinin gözünden kaçırdığı bir ayrıntı nedeniyle biz onu Afrika’nın ücra köşesinde defnedilmiş ve unutulup gitmiş zannetmiştik.
Eski filmlerden hatırda kalan bir cümle vardır. “Gidipte dönememek, dönüpte bulamamak var”.
Aziz Çiçekçi’nin işte böyle bir hikayesi var.
Gidipte dönemeyen, dönüpte bulunamayan…
Selim ATALAY
Not: İkinci Dünya Savaşı dönemi ve salgın hastalıkları özellikle de veremi en iyi anlatan film “Kelebeğin Rüyası” filmini tavsiye ederim.