CAATSA’nın ayak sesleri
ABD Türkiye’ye CAATSA’yı uygulayacak mı? Kıran kırana rekabet… SHGM ve DHMİ ne yapmalı… Tolga Özbek, haftanın gelişmelerini değerlendiriyor…
Haziran ayında biraz kıpırdayan piyasalar, Temmuz ayının ikinci yarısıyla birlikte tatil rehaveti ile beklentileri sonbahara bıraktı. Kuşkusuz bu beklemede bir türlü aşağıya inmeyen koronavirüse yakalanan kişi sayısı da etkili.
Tüm dünya virüsle uğraşırken ABD’de ise Türkiye için CAATSA yaptırımlarını içeren tasarı Temsilciler Meclisi’nden oy birliği ile geçti. Tasarı, S-400 alımı nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanması için Başkan Donald Trump üzerinde baskı oluşturuyor.
Aslında CAATSA yani ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) ucu açık yaptırım yasası. Amaç, Rusya, İran ve Kuzey Kore ile iş yapan, anlaşma yapan ülkelerin ABD tarafından sıkıştırılması. Ama ne zaman ve kime işletileceğinin cevabı ülkesine veya duruma göre değişiyor.
Bir bakıyorsunuz Hindistan S-400 alacağım dediğinizde hiç bir şey olmuyor. Veya üstüne Boeing’ten P-8 tipi deniz karakol uçağı bile alabiliyor. Veya Çin’e yapılan uygulamada kısıtlamaya sadece onların Savunma Sanayi Başkanlığı’nın başındaki kişi için bir kısıtlama var. Ama konu Türkiye olunca hem Cumhuriyetçi hem de Demokratlar ortak tasarı veriyor.
Bu konuyla ilgili detaylı bir konuşma isterseniz, Arda Mevlütoğlu ile Kubilay Yıldırım’ın hazırladığı “Silahlar ve Tereyağı Bölüm 24”ü dinleyebilirsiniz…
Neredeyse en son uçağa binmemin üzerinden 6 ay geçmişti. Şeytanın bacağını bir iç hat uçuşu ile kırdım. İstanbul-Adana uçuşumla ilgili videoyu kısa zaman içinde sizlerle paylaşacağım. Gözlemleri de sitemizde yazacağım.
İnsanlar uçuştan korkmuş durumda. Herkes birbirinden çekiniyor. Kurallar haklı olarak çok sıkı. Mecburiyetten binişlerle birlikte yavaş yavaş yolcular alışacak. Biraz daha fazla seyahat edilmeye başlanacak.
Daralan pazar havayollarını, havalimanlarını harekete geçirmiş durumda. Çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Herkes birbirine çelme takmanın derdinde. Çünkü rekabet acımasız. Minicik bir konu inanılmaz yerlere gidiyor. Gözüken o ki önümüzdeki aylar çok ama çok kanlı geçecek.
Kriz anlarında uçakları kaptanların vereceği doğru kararlar emniyetle uçurur. Sektörün tamamına bakıldığında bu konuda otoritelerin de atacağı adımlar önemlidir. Açıkçası bu kriz döneminde o beklediğim öncü adımları ne Devlet Hava Meydanları İşletmesi attı ne de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü… Kriz dönemlerinde farkı otorite kuruluşlar oluşturur. Bu konuda sektör ne yazık ki eski günleri mumla arıyor…