Uçuş Emniyeti

Görüntü Tanımlama Teknolojisi pilotajda yeni bir dönem başlatıyor

Geleceğin kokpitlerinde yeni bir dönem başlıyor. Avrupalı uçak imalatçısı Airbus, geliştirdiği “Görüntü Tanımlama Teknolojisi” ile otonom uçuşlarda yeni bir sayfa açıyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi Havacılık Yönetimi Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Mustafa Yiğit Kaya, farklı bir bakışı yazdı:

İnsanlığın yüzyıllardır süregelen bilgi birikimi, teknolojinin bugün hayal edilemeyecek kadar gelişmesine sebep oldu. Teknoloji her alanda yenilik yarattığı gibi Havacılık alanında da büyük yeniliklere kapı açtı. Artık uçaklar neredeyse tamamen kendi kendine uçabilecek kapasiteye gelmiş vaziyette ve bu durum ileride tamamen otonom yani tamamen insansız olma yolunda ilerliyor.

Günümüzde drone teknolojisi ve yapay zeka evlerimize kadar gelmiş durumda. Sivil kullanımda drone’ların tarihi 1975’li yıllara dayansa da askeri alanda 1916 yılına kadar gidebiliyor. Sivil hava ulaşımında da kendisini iyiden iyiye hissettiren yapay zeka ticari jetleri de otonom bir kullanıma getirdi. Bunun en güzel örneklerinden biri 2020 yılında Airbus 350 uçağının pilot kumandasız iniş ve kalkış yapması gösterilebilir. İşin karmaşıklığı ve kontrolün zorluğu nedeniyle iniş ve kalkışlar pilotlar tarafında yapılması gerekiyor lakin Airbus’un geliştirdiği “Görüntü tanımlama teknolojisi(Image Recognition Technology)” ile pilotun yapması gereken tek iş uçağı piste hizalamak, ardından sistem uygun açı ve pozisyon ile inişi gerçekleştiriyor.

İlk uçuşta sadece kalkışı otonom olarak yapan A350, 30 iniş ve kalkıştan 6’sını tamamen kendi kendi kendine gerçekleştirdi. Pilotların bu sırada tek yaptığı koltuklarında oturup durumu izlemekti. 500 test uçuşu yapan Airbus zaferini gururla ilan etti. İniş ve kalkışın yanı sıra taxi için bile bu sistemin kullanılabileceği öngörülüyor.

Tabi şimdilik tamamen insansız bir ticari jetten bahsedemeyiz zira bu yeni sistemler her ne kadar insan gücünü indirgese de tam olarak güvenli değil. Bunun en güzel örneği ise Boeing’in geliştirdiği ve modernize ettiği Boeing 737 Max uçaklarında kullandığı “Manevra özelliklerini arttırma” sistemi.

Boeing’in 737 MAX’te yaşadığı sorun

Bu sistem iniş ve kalkıştan çok uçağı ufuk ile düz bir hatta sokmak için kullanılıyor. İki B737 uçağı bu sistem nedeniyle düştü ve Boeing’in ekonomik durumunu kötü yönde etkiledi. Aslına bakılırsa sistem ticari nedenler sebebiyle aceleye getirildi. Ticari sebepler ile geliştirilen bu sistemin güvensizliği, şimdilik otonom sistemlerin henüz tümüyle ticari uçakları kontrol etmesine kesin gözüyle bakılmasına karşı çıkıyor.

Her ne kadar şimdilik güvenlik konularında zafiyetleri olsa bile gelecekte, firmalar insan gücünden çok yapay zeka ve buna benzer sistemlere yatırım yapacaktır. Bugün yaşanan olumsuzluklar yarınları elbette olumlu yönde etkileyerek daha güvenli bir hale gelecek. Şirketler, iş gücünü büyük ölçüde kolaylaştıracak bu tip hava araçları ve programları kendi bünyesine almaya çalışacaktır.

İnsan gücünden feragat edilse de firma yeni insan yetiştirmek ve ona yatırım yapmak yerine otonom veya yapay zeka programlarına yatırım yaparak büyük çapta kar elde edebilir hale gelecek. İleriki dönemlerde havacılık sektörü bir bağ gibi birbirine bağlanacak ve şimdiden bunun adımları atılmaya başlandı bile. Tüm hava taşımacılığını adeta tek bir ağ üzerine kuracak olan NextGen programı havayolları ulaşımında konfor ve güvenliğini tümüyle ele alacak.

Pilot-kontrolör-uçuş harekat uzmanları

NextGen, tüm ticari uçuşlar hakkında bilgi sağlayabilecek büyük bir veritabanı sağlayarak pilotların, hava trafik kontrolörleri, distpatcherlar ve birçok dal arasında bilgi akışına kesintisiz erişilebilecek bir program Aynı şekilde uçuş rotaları, hava trafiği, yakıt kullanımı ve buna bağlı olarak karbon emisyonuna kadar bilgi verebilecek. NextGen şirketlere hava durumu, havalimanı kalkış-varış durumu ve yoğunluğu hakkında bilgi sağlayarak şirketlerin rota ve havalimanı tercihlerine de etki edecek. 2007 yılında tohumları FAA tarafından atılan program, 2025 yılına kadar küresel bir hale gelerek hava taşımacılığı üst seviyelere taşıyacak.

Bu yeni otonom sistemler ve programlar havacılık sektörünü adeta bir bütün haline getirecek. Airbus’ın yapmış olduğu yenilikçi adım ile NextGen programının birleşmemesi içten bile değil. Anlık bilgi akışları ile dünyanın herhangi yerindeki herhangi bir uçak herhangi bir havalimanı hakkında bilgi sahibi olabilecek. Bu durumda hava trafiği, havalimanı slot yönetimi gibi birçok etkenin oluşturduğu yoğunluk en aza indirilebilecek.

Şirketler, onlara pahalıya mal olan insan yetiştirmek yerine bir kez satın alacağı ve uzun bir süre kullanacağı sistemlere yatırım yapacak, bu da sürdürülebilirliği sağlayacak. Lakin tamamen insansız bir havacılıktan bahsedemeyiz. İnsan gücüne ve beynine her zaman ihtiyaç olacak, bu sistemlerin bakımı onarımı bir yana dursun şirketin yönetimi, halen insan faktörünün elinde olacak ama iş gücü en aza indirgenmiş hale gelecek. Bir diğer husus bu bilgilerin saklanması ve yabancı kişilerin eline geçmemesi. Bu tip güvenlik konularında da şirketlerin büyük yatırımlar yapacağı aşikâr. 

Mustafa Yiğit Kaya

İstanbul Gelişim Üniversitesi, Havacılık Yönetimi Bölümü Lisans öğrencisi, 4.Sınıf.

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu