ABD neden gemimizi vurdu?
Tam 30 yıl önce, ABD uçak gemisinden atılan füzelerle vurulan TCG Muavenet gemimiz hakkında okuyucumuz Yüksek Uçak Mühendisi E.Levent Mertsoy farklı bir yazı yazdı ve sorullarını cevapladı.
Tarihler 2 Ekim 1992’yi gösteriyordu. Ege Denizi’nde yapılan NATO Kararlılık Gösterisi-92 Tatbikatı’nda ABD Donanması’na ait USS Saratoga uçak gemisi bilinmeyen bir nedenle Sea Sparrow füzelerinden iki adet attı. Hava hedefleri için tasarlanmış füze, o an sistemin kilitlenmiş olduğu Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza ait TGC Muavenet gemimizi vurdu. Olayda gemi komutanı Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör, Uçaksavar Yardımcı Subayı Teğmen Alper Tunga Akan, Telsiz Astsubayı Serkan Aktepe, İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç ve Er Recep Atak hayatını kaybetti. Patlama ile 20 asker de yaralandı.
Gemi hurdaya çıkarken ABD ve Türkiye arasında çok ciddi bir kriz yaşanmaya başlamıştı. ABD bu atışın kaza olduğunu iddia etti. Türk kamuoyu bu açıklamaları inandırıcı bulmadı. ABD tazminat olarak Türkiye’ye 8 adet Knox sınıfı fırkateyn hibe etti…
TCG Muavenet şehitlerimizi saygı ile anıyoruz…
Akla takılan sorular
İşte E. Levent Mertsoy’un aklına takılan sorular…
USS Saratoga uçak gemisi tarafından yaratılan “ TCG Muavenet Faciası” ile ilgili olarak, mantık süzgecine takılan bazı noktaları tartışmak gerektiğine inanıyorum.
Sahip olduğum bilgilerle bu olaydaki açıklamaları karşılaştırdığımızda, ortaya rahatsız edici bir görüntü çıkmaktadır. Bunları aşağıda dikkatlere sunmak isterim.
1- Muavenet’i vurduğu iddia edilen füzeler, Sea Sparrow tipi füzelerdir. Bunlar uçaksavar füzeleridir, gemisavar (anti-ship) füzeleri değildir.
2- Sea Sparrow , radar güdümlü bir uçaksavar füzesidir. Bu füzeler şu şekilde çalışır.
Menzili 8 mil
Ana radar (target acquisition) hedefi belirler, hedefle ilgili bilgileri füzenin elektronik sistemine aktarır. Menzili yaklaşık sekiz mil olan süpersonik füze, ateşlendikten bir müddet sonra yerden bilgisayarla rota doğrulatması (mid-course correction) yapar. Bu noktadan sonra füze, nihai güdüm (terminal guidance) için yer güdümünden çıkar ve kendi radarıyla hedefi nereden, nasıl vuracağını belirlemek için otonom hale gelir ve gidip hedefi vurur.
Bu tür füzelerin varlığını bilen pilotlar da bunlardan nasıl kurtulunacağı düşünülerek eğitildikleri için, füzelerin beyinlerine genellikle yüksek hızlı uçaklara nasıl hücum edileceğini gösteren, pek çok hücum profili (attack profile) yüklenir. Bu profillerin tümü de geniş hava hacimlerinde çok kıvrak manevraları içerir.
3- Bu gerekçelere bakıldığında, bu işi yapanın Sea Sparrow olamayacağını bana belirtmektedir. Bu füze kimsenin yanlışlıkla kolunun düğmeye dokunmasıyla ateşlenip gidip Muavenet’i vuramaz. Bu asla söz konusu değildir.
Gemide hasar oluşturabilir mi?
Bilinen normal Sea Sparrow’dan belki binlerce adet ateşlerseniz, çok az bir ihtimalle bir veya iki tanesi Muavenet’in bordosuna çarpar. Hiçbirinin geminin kaptan köşkünü vuramayacağına en ufak bir şüphe yoktur.Basında çıkan fotoğraf ve TV’den görebildiğimiz kadarıyla Muavenet’i vuran füze, tıpkı bir gemi savar (anti-ship) füzesi gibi denizi yalayarak gelmiş (sea skimmer) ve gemiye yaklaştığı zaman bir gemisavar füzesinden bekleyeceğimiz hedefe yaklaştığında tepeden vurma metoduyla (pop up maneuvre) geminin boyunu ölçmüş manevrasını yapmış ve tepeden hedefi vurmuştur. Bu işlem, sadece gemisavar füzelerinin yapabileceği bir şeydir. Bir uçaksavar füzesi, bu işlemi asla yapamaz. Denizi yalayan uçuş profili ise, bu tür gemisavar füzelerinin içinde bulunan ve füzenin deniz yüzeyiyle belli bir mesafede uçmasını sağlayan çok özel bir mini radar sayesinde gerçekleşir. Böyle bir mini radara sahip olmayan bir Sea Sparrow’un bu işi yapması, en ufak bir olasılığa dahi sahip değildir.
Yatay ateşlenmez
Deniz yüzeyine yatay ateşlenen bir Sea Sparrow’un yapacağı tek şey, gidip denize gömülmektir. Zira, ikinci maddede belirttiğimiz rota doğrulatma işlemine kadar, Sea Sparrow yer kontrolü altındadır ve bu yer kontrol, radarla sağlanır. Bu kadar düşük irtifada ki bu nokta da deniz yüzeyinden 3-5 metre yükseklikten söz etmekteyiz. “ Clutter“tabir edilen radar dalgalarının, düzgün olmayan deniz yüzeyinden random bir şekilde yansımasıyla ortaya çıkan elektronik durum nedeniyle, klasik radar hiçbir iş görmez. Bu nedenle denizi yalayan bu tür füzeler ne dost, ne düşman radarları tarafından görülemezler ve mecburiyetten ötürü, hedefle ilgili bilgiler, füzenin beynine ateşlemeden önce yerleştirilir ve ateşlemeden sonra füze tamamen otonom hale gelir.
Sea Sparrow vurmadı
4-Muavemet’i vuran füze, belirtildiği gibi Sea Sparrow değildir.
5-Bu füzenin normal şartlar altında Muavemet’i vurması asla söz konusu olamaz. Ancak bir tek şekilde mümkündür. Hemen ateşlemeden sonra füzenin kontrolü, USS Saragota’dan havalanan E2-C Hawkeye tipi bir uçak radar ve komuta uçağı tarafından ele alınır ve füze bu uçak tarafından hedefe yönlendirilirse, o zaman gemiyi vurabilir.
6-Eğer 4’üncü madde yanlış ve 5’inci madde doğruysa, o zaman bunun ne amaçla yapıldığını herhalde zaman içinde öğrenmek mümkün olacaktır.
7- Eğer 4’üncü madde doğruysa, o zaman da bu işin altında nelerin döndüğünü en kısa zamanda ortaya çıkarmak şarttır.
Bir de bizim Deniz Kuvvetlerimizin yönüne bakmakta yarar görmekteyim. Bu füze eğer bir Sea Sparrow idiyse veya herhangi başka bir füzeyse, bizim gemimizin bunu fark etmesi lazımdı. Yukarıda 2 ve 3’üncü maddelerde detaylı bir şekilde anlatıldığı üzere, bir füze atılmadan önce hedef, düşman radarı tarafından mutlaka aydınlatılmak (illumunate) zorundadır. Bu ise, gemiye bir düşman radarı tarafından füze göndermek üzere aydınlatılmakta olduğunun kesin sinyalidir. Bu sinyal niye bizim gemimiz tarafından alınmamıştır? Eğer alındıysa bunun sonucu olarak chaff atmak, koruyucu manevra yapmak gibi önlemler niye alınmamıştır.
Savaşta ne olacak
Deniz Kuvvetlerimizde fırkateyn sınıfı gemilerimizin dışında, “Close-in defense guns“ tabir edilen, çok yakın mesafede gemiyi koruyucu çok yüksek atış hızlı, örneğin 9000 mermi/dakika gibi silahların olmadığı bir gerçektir.
Bu durumda, bu tür silahlara sahip olmayan gemilerimizin gerçek bir savaşta hiçbir işe yaramayacakları, bu kazayla çok kesin bir şekilde ortaya çıktığına göre, Deniz Kuvvetlerimiz bu tür gemilerin tümünü hemen ıskartaya mı çıkaracaktır? Yoksa gemilerin tümüne, derhal bu tür koruyucu silah sistemleri takılacak mıdır?
Bu tür sorular, ne kadar rahatsızlık verici de olsa, mümkün olan en kısa sürede ilgili mercilere sorulmalı ve takipçisi olunarak netice alınması sağlanmalıdır…