İlker Aycı transfer oldu ama rekabet ne olacak?
Dr. Abdullah Nergiz, sürpriz biçimde Türk Hava Yolları’ndan görevden alındıktan çok kısa süre sonra Hindistan Havayolları Air India’nın CEO’luğuna getirilen İlker Aycı için ‘rekabet’ konusunu gündeme taşıdı. THY’nin tüm ticari sırlarına vakıf en üst düzey yöneticinin bu kadar kısa sürede rakip bir havayolunun başına geçmesi ne kadar doğru? Devlette bu tür yöneticilerin görevlerinden ayrıldıktan sonra belirli bir süre özel sektörde kesişen iş dallarında görev yapamıyor.
Rekabet konusu soru işareti
Üst seviye bir yöneticinin bu kadar kısa bir sürede bir havayolundan diğerine geçmesi, rekabet konusunu da gündeme getirdi.
Şirketler kendi çalışanlarıyla ve özellikle de yönetici pozisyonunda olanlarla, “non-compete clause“, “restrictive covenant” veya “covenant not to compete” gibi şekillerde ifade edilen anlaşmalar imzalıyor.
Dünya genelinde farklı bir çok uygulaması bulunmakla birlikte bu anlaşmaların temelinde, bir şirketin hassas verileri, geleceğe dönük planları ve stratejik yaklaşımı hakkında bilgi sahibi olan kişilerin, aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka şirkette en azından belli bir süre boyunca çalışmasını engellemek yatıyor.
İlker Aycı örneğinde buna hiç ama hiç dikkat edilmediği görülüyor.
Zira Aycı, THY’den ayrıldıktan sadece iki ay sonra Air India’nın başına geçiyor olacak.
Havacılık sektöründen çok eski bir örnek verirsek, durum daha iyi anlaşılacaktır.
ABD ve Brezilya’da bir çok havayolu şirketi kurmuş olan David Neeleman’ın başından 1990’lı yıllarda böyle bir olay geçmişti.
1994 yılında Southwest Airlines’ta sadece altı ay boyunca orta düzey yöneticilik yapan Neeleman, bu kısa sürenin ardından şirketten ayrıldıktan sonra tam beş yıl boyunca ABD’de havacılık sektöründe herhangi bir şekilde çalışamamıştı.
Geçen Ay Görevden Alınmıştı
Aslında İlker Aycı’nın Air India’nın başına geçişi sektörde büyük bir sürpriz olarak karşılandı.
Zira Aycı çok değil, bundan sadece üç hafta kadar önce ani bir kararla THY yönetim kurulu başkanlığı görevinden alınmıştı.
“C” seviyesindeki atamaların bu kadar kısa bir süre içinde gerçekleşmesi pek mümkün değil.
Bu açıdan bakarsak, İlker Aycı ile Air India arasındaki temasın daha önceden başlamış olması kuvvetle muhtemel.
THY’den Air India’ya
Air India, THY’ye kıyasla daha küçük bir şirket.
THY, Covid-19 krizi başlamadan önce, 50 tanesi iç hat ve 266’sı dış hat olmak üzere, dünya genelinde 126 ülkede, toplam 316 noktaya sefer düzenliyordu.
THY’nin eko sisteminde ayrıca havacılığın farklı iş kollarında faaliyet gösteren yirmiye yakın iştirak şirketi bulunuyor.
Buna karşılık Air India, çok eski bir havayolu olmasına karşın bir türlü istenen rekabet gücüne ulaşamayan ve son yıllarda sürekli bir biçimde pazar payı azalan bir şirket.
Dolayısıyla İlker Aycı, hem faaliyet alanı hem de operasyon gücü nispeten daha düşük bir havayolunun başına geçmiş oldu.
Air India’yı Tata Group Satın Almıştı
Bununla birlikte, Air India hikâyesinde dikkat etmemiz gereken çok önemli bir husus bulunuyor.
Hindistan devletinin bir türlü kârlı bir biçimde işletmeyi başaramadığı Air India, yıllardan beridir satılmaya çalışılıyordu.
Uzun süren müzakerelerin ardından, 2021 yılının ekim ayında Tata Group, Air India’nın tamamını satın almıştı.
Tata, farklı bir çok sektörde iştirakleri bulunan, tam manasıyla devasa bir holding.
800 binden fazla personelin çalıştığı Tata şirketlerinin 2020/21 döneminde cirosu 103 milyar USD.
İlker Aycı’nın transferine bu açıdan baktığımızda ise olumlu yönde bambaşka bir fotoğrafla karşılaşıyoruz.
Tata, Havacılık Sektörüne Yabancı Değil
Garip ama gerçek; Air India’nın kurucusu aslında Tata.
1932 yılında Tata Airlines adıyla kurulan şirket, 1953 yılında devletleştirilmesi sonrasında faaliyetlerine Air India adıyla devam etmişti.
Öte yandan Tata, 2014 yılından bu yana Hindistan’da Singapore Airlines ile ortaklaşa bir biçimde Vistara adlı havayolunu işletiyor.
Tata ayrıca, AirAsia India adlı şirketin %84 oranındaki bölümüne sahip.