Yıl 1991: Belçika Mirage’ları Diyarbakır’da ‘Diyarbakır Express’ (1)
Yıl 1991. Bir kaç ay önce Irak’ın Kuveyt’i işgali ile birlikte dünya yeni bir döneme merhaba diyordu. Savaş rüzgarı sınırımıza gelmişti. NATO güçleri Türkiye’de Diyarbakır ve Malatya’daki üslere intikal etmişti. Yazarımız Levent Başara, o günleri kaleme aldı. Mayıs ayında başladığımız bu seriye, server’da meydana gelen kayıplar nedeniyle tekrar ederek başlıyoruz…
Geçtiğimiz Ocak ayı, Birinci Körfez Savaşı’nın 31nci yıldönümüydü. 2 Ağustos 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan krizin sonucunda, ABD öncülüğünde 37 ülkenin katıldığı koalisyon gücü, Irak’a karşı Çöl Fırtınası Harekâtı’nı başlattı. Harekât 17 Ocak 1991’de Irak güçlerini Kuveyt’ten çıkartmak için yapılan hava bombardımanıyla başladı. Bunu 24 Şubat’taki kara harekâtı izledi. Harekât sonunda Irak’ı Kuveyt’ten çıkaran koalisyon güçleri mutlak bir zafer elde ettiler.
Türkiye, Körfez Krizi’nin başında ılımlı bir politika izlemesine rağmen 8 Ağustos 1990’da, BM’nin Irak’a ambargo kararı almasına uyarak Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını kapattı. Irak’a yönelik uluslararası ambargoya katılmasına ve İncirlik Hava Üssü’nün ABD uçakları tarafından kullanılmasına izin vermesine rağmen Türkiye, Körfez Savaşı’na fiilen katılmadı. Fakat Irak’tan gelebilecek herhangi bir saldırıya karşılık olarak sınıra asker yığmakla yetindi.
Bu arada Irak’tan gelebilecek olası bir saldırıyı caydırmak amacıyla Türkiye NATO’ya bir çağrı yaptı. Bu çağrıya cevap veren çeşitli NATO üyesi ülkelerin oluşturduğu “Çevik Güç” Türkiye’de konuşlandı. Katılımcıların biraz gönülsüzce ve sanki sembolik olarak gönderdikleri filolar nedeniyle kamuoyunda “Çürük Güç” olarak nitelenen NATO katılımı, o yıllarda gündemi epey işgal etti. Örneğin Almanya, Tornado ve F-4F uçakları yerine eğitim ve yakın hava desteği uçağı Alpha Jet’leri göndermeyi tercih etmişti. Benzer şekilde Belçika, F-16A’ların yerine Türkiye’ye Mirage 5’leri göndermişti.
Bugüne kadar NATO’nun “Çevik Güç” operasyonuyla ilgili yurtdışında birçok yayın yapıldı. Bunlardan biri de Körfez Savaşı’nın 30ncu yılı nedeniyle geçtiğimiz yıl yayımlanan bir makale. Bir İtalyan arkadaşım tarafından bana gönderilen link sayesinde haberdar olduğum bu makale, Türk Askeri Havacılığı araştırmacısı olarak ilgimi çekti.
Birinci Körfez Savaşı’nda aktif rol oynayan güçlerin hava operasyonlarıyla ilgili epey bir bilgi elde etmişken, Türk Hava Kuvvetleri’nin o dönem neler yaptığı hakkında bugüne kadar dişe dokunur bir yayın yapılmadı. Okuyacağınız makale, bu eksikliği giderme yolunda bende bir istek uyandırdı. Körfez Savaşı sırasında görev yapmış, şu an farklı havayolu şirketlerinde kaptan pilot olarak uçan pilotlarımızla görüşerek konuyla ilgili bir kapı aralamayı başardım. Elde ettiğim bilgileri bir yazı dizisiyle sizlerle paylaşmak amacındayım. Ama önce, bakalım Türkiye’ye intikal eden Çevik Güç’e bağlı filolar neler yapmış, neler yaşamış?
Önemli Not: Makale Flemenkçe yazıldığı ve internet sitesindeki İngilizce çevirisinin de öyle ahım şahım bir durumda olmamasından dolayı, Türkçe çevirisinde epey zorlandığımı itiraf etmeliyim. Bu yüzden yazıyı okurken bu hususu göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum.
Levent Başara
Körfez Savaşı’nın 30.Yılı: “ACE Guard 1991” Belçika Mirage’ları Diyarbakır’da
14 Şubat 2021
30 yıl önce Orta Doğu’da tansiyon en üst seviyeye çıkmıştı. Dünya, Soğuk Savaş sonrasında gelişen ilk ciddi krizi yaşıyordu. 2 Ağustos 1999’da Kuveyt’i işgal eden Irak, zengin petrol yataklarını ele geçirmişti. Irak’ı Kuveyt’ten çıkarmak için bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası askeri koalisyon hazırlandı. Bu koalisyona Belçika da katıldı. Bu katılım saldırgan amaçlı olmayıp, Türkiye’de caydırıcılık temeline oturtulmuştu. Belçika’nın caydırıcılık görevine katılımı çerçevesinde 8nci Filo’ya bağlı Mirage 5 uçakları Diyarbakır Hava Üssü’ne konuşlanmıştı. Bu yazıda, ilk kez yabancı bir ülkeye gerçekleştirilen bu intikalin detaylarını ele alacağız.
Irak’a, işgal ettiği Kuveyt’ten çıkması için Birleşmiş Milletler (BM) tarafından birkaç kez çağrı yapıldı. Ancak Irak lideri Saddam Hüseyin, BM kararlarını hiçe saymaya devam edince 678 sayılı karar Güvenlik Konseyi tarafından kabul edildi. Bu, Birleşmiş Milletler’e Irak’ı Kuveyt’ten zorla çıkarmak için her türlü tedbiri, güç kullanma dâhil, kullanma yetkisi veriyordu. Irak’a 15 Ocak 1991’e kadar birliklerini Kuveyt’ten çekmesi için bir ültimatom verildi. Komşu ülke Suudi Arabistan’da, ABD’nin önderliğinde eşi görülmemiş bir uluslararası güç toplandı.
AMF Mobil Kuvveti
Irak’ın askeri yığınağını artırması üzerine, Türkiye güney komşusu tarafından ciddi bir tehdit altında olduğunu hissetti. Türk ordusu, Irak sınırındaki hava sahasını korumak ve Irak Hava Kuvvetleri’nden gelecek bir saldırıya karşı koymak için yeterli donanıma sahip olmadığına inanıyordu. Böylece bir NATO üyesi olarak Türkiye, 20 Aralık 1990’da Avrupa Müttefik Mobil Kuvvetleri’nden (Allied Command Europe Mobile Force veya kısaca AMF Mobile Force) kuvvet konuşlandırması çağrısında bulundu. AMF, Kuzeyde (Norveç ve Danimarka) ve Güneyde (Kuzeydoğu İtalya, Yunanistan ve Türkiye) bölgesini içine alan, NATO ittifakın kanatlarına hızla müdahale etmek için Avrupa muharebe alanına göre oluşturulmuş esnek bir kuvvetti.
Bu kuvvet planına göre AMF’nin Güney bölgesi aslında Belçika Hava Kuvvetleri’nin 1nci Filosu’nun sorumluluğundaydı. Fakat bu birlik 1988’de F-16’ya geçip Florennes’e taşındığı için ilgili emir Bierset’teki 8nci Filo’ya verildi. Türkiye’nin yaptığı ilk çağrının ardından, Aralık ayında Diyarbakır’a bir ekip gönderildi ve Bierset’te de ilk hazırlıklar başladı.
Almanya’yı örnek alan Belçika hükümeti 2 Ocak 1991’de NATO’nun talebini kabul etmeye karar verdi. Ertesi gün malzeme ve teçhizatlarıyla birlikte yirmi kişilik bir ekibi taşıyan ilk nakliye uçağı havalandığında hükümet henüz konuşlanmaya onay vermemişti. Bu ekibin amacı Diyarbakır’a yapılacak büyük ölçekli intikal için ön hazırlıkları gerçekleştirmekti.
Diyarbakır’a intikal
Ortalama bir Belçika ordusu personelinin intikal edilecek yere ait herhangi bir bilgisi yoktu. Ancak Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki garnizon şehri olan Diyarbakır, hava kuvvetlerinin yabancısı değildi. 1960’tan bu yana 1nci Filo, 6ncı ATAF’ın müttefik birimleri ile birlikte AMF-Güney tatbikatlarına düzenli olarak katılıyordu.
AMF, tarihinde ilk kez böyle bir kriz durumu için seferber olmuştu. Belçika Hava Kuvvetleri’ne ait 18 Mirage 5 artık Belçika komutası altında değildi. Bu yetki NATO’ya devredilmişti. Komuta yapısı, kriz nedeniyle Casteau’daki Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Karargâhı’ndan (SHAPE – Supreme Headquarters Allied Powers Europe) ayrılmış ve Napoli’den İzmir’e geçiş yapmıştı. Yani Belçikalı pilotlar, İzmir’deki 6ncı ATAF’ın Türk komutanı General Dinçer’in komutası altına girmişti.
Normalde İngiltere ve ABD de AMF’nin bir parçasıydı. Fakat bu iki ülke Irak’a karşı müdahaleyi bir an önce başlatmak için fikir birliğinde olduğu için, Belçika Mirage’ları Oldenburg’dan gelen 18 Alman Alpha Jet’i ve Villafranca’dan gelen 6 İtalyan F-104G Starfighter uçağından Türkiye’de oluşturulan güce katıldı.
İntikal birliğinin komutanı (Bierset’teki 3ncü Üs Komutanı) Alb. Jean Joly basına verdiği demeçte “NATO’nun emrettiği ve Belçika hükümetinin izin verdiği her şeyi yapacağız” dedi. Alb. Joly, hükümet tarafından belirlenmiş angajman kurallarının (ROE – Rules of Engagement) gerektiği gibi uygulanmasından birinci derecede sorumlu komutandı.
Charlier Bis Planı
14 Aralık 1990’da, Belçika Silahlı Kuvvetleri’nin geniş çaplı yeniden yapılandırılması amacıyla “Charlier Bis Planı” yayınlandı. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte sona eren Soğuk Savaş ve sözde barış sürecinin başlamasıyla birlikte bütün kuvvetlerden %20’lik kesintiye gidildi. Bunun hava kuvvetleri için de sonuçları oldu. Diğerleriyle birlikte 3ncü Üs Komutanlığı’nın feshedilmesi önerildi. Yaklaşık bir hafta sonra Türkiye NATO’dan destek isteyince 8nci Filo’nun planlanmış re-organizasyonu ertelendi. Bunun yerine, “Ace Guard 1991” operasyonu için hazırlıklar başlatıldı. Operasyon başarıyla tamamlandıktan sonra 8nci Filo 3 Eylül 1991’de Bierset’te söndürüldü.
Savunma Görevi
AMF görevi, sadece savunma amaçlı görevlerle sınırlıydı. Mirage uçakları genellikle av-bombardıman rolünde kullanılmışlardır. Ancak 8nci Filo’nun pilotları hava hedeflerine karşı da eğitimliydiler. Korsika’daki atış eğitimlerinde ve Farklı Hava Muharebe Eğitimi (DACT – Dissimilar Air Combat Training) olmak üzere havadan-havaya muharebe eğitimi filoda her zaman uygulanmıştı. Bu yüzden Türkiye’ye intikal eden uçaklar AIM-9N Sidewinder ısı güdümlü füzelerle donatıldı. Uçaklarda yakın hava muharebesi için iki adet 30 mm’lik top bulunuyordu.
Görev, Türk hava sahasını korumak olsa da, bu değişebilirdi. 8nci Filo Komutanı Jacques Pil bu konuda “Her savaş gibi, bunun da nasıl sonuçlanacağını asla bilemezsiniz. Her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olmalısınız. Bu nedenle hükümet bize taarruz görevi de verilebilir. Irak’a karşı yürütülen savaş planlandığı gibi gitmezse, NATO’dan destek istenebilir. Bu nedenle, Diyarbakır’a çeşitli tiplerde bombalar da sevk edildi” dedi.
Antika Uçaklar?
20 yıldır başarıyla kullanılan Mirage’ın neden yeni ve gelişmiş F-16’lara tercih edildiğine dair basında pek çok yazı çıktı. Belçika Genelkurmay Başkanı Vanhecke, daha sonra yıl içinde yaptığı bir basın toplantısında bu eleştirileri reddetti. Vanhecke “AMF görevi yıllardır 8nci Filo’ya verilmektedir. Bu yüzden pilotlar eğitimli, bölgeyi bilen, usül ve uygulamalara aşinaydılar. Filo’nun intikal planı hep hazırdı, çünkü 72 saat içinde yola çıkmak görevlerinden biriydi. Ayrıca Mirage’lar yüksek performanslı bir ECM sistemi olan Report II ile donatılmışlardı (Yazarın notu: F-16’ların o yıllarda henüz sahip olamadığı).
Mirage’ın herhangi bir merkeze bağlı olmayan bakım konsepti de AMF intikali için ideal olarak görülmüştü. Bu uçaklar genellikle teknolojik olarak daha az gelişmiş hava meydanlarında kullanılmıştı. Amerikan F-16 konseptinin aksine, Mirage filolarının teknik personeli de filonun bir parçasıydı.
Mirage’ın “antikalığı” ile dalga geçildiyse de, Hava Kuvvetleri Komutanı bunları savuşturdu. Komutan “İttifak içinde başarıyla kullanılan B-52, F-4, A-4, A-6 ve Buccaneer gibi uçaklar, bizim Mirage 5’imiz piyasaya ilk çıktığında çoktan eskimişti. Bu uçakların her birinin operasyonlarda başarıyla kullanılıyor olması, bütün görevler için illa Stealth veya başka pahalı bir uçak gerektirmediğini kanıtlamıştır” dedi.
BÖLÜM 2
Diyarbakır Express (2) Belçika uçakları Irak sınırında… Levent Başara 1991’de Diyarbakır’a intikal eden Belçika Hava Kuvvetleri’nin Mirage uçaklarına yazdı: https://tolgaozbek.com/hobi/havacilik-tarihi/diyarbakir-express-2/