Muzaffer ATICI kaptanımızın ardından
Kaptan Pilot Ali SEYMEN
1984’te helikopter Temel Alet ve Radyo alet safhalarında öğrencisi olduğum Muzaffer hocam ile görüşmelerimiz son zamanlara kadar hep devam etti. Vefatı nedeniyle 35 yıllık anılarımız film şeridi gibi gözümde canlandı.
Renkli ve mücadeleci kişiliği, tez canlılığı, ele avuca sığmaz yüreği, çoğu zaman güldüren esprileri, yardımlaşma duygusu, Etrafındakileri bir mülk sahibi yapmak için gösterdiği çabalar, kendi doğruları karşısında hocamızdır deyip boynumuzu büktüğümüz zamanlar unutulmazdı.
Türkçe de bir deyim vardır. Nev-i şahsına münhasır kişi derler kendine özgü tutum ve davranışı olanlara. Muzaffer hocam da bu tabiri uyuyor bana göre.
Öğretmen ve kontrol öğretmenliği yaptığı zamanlarda öğrenciler için bir umut, bir şanstı onunla uçmak. Mecburi iniş komutunu verir. Kumandalara yakın olur, hareketin devamında ve güçlü kurtarmanın sonunda, kimin harekete ne kadar katkıda bulunduğu belirsiz olurdu. Bunu öğrenciye güvensizlikten değil, kumandaları hissettirmek ve hareketin doğru anlaşılması için yaptığını düşünürdük.
Badim Bahattin Gökşen ile beraber, güzel günler geçirdik Muzaffer hocam’la kurs boyunca. Güle oynaya gittik uçuşa, bazen de kızdırarak döndük uçuştan,
Konuşmayı, anlatmayı çok seven hocamız çoğu zaman verdiği örneklerle gülümsetirdi bizi.
2006 sonunda emeklilikle beraber KAAN Havacılıkta çalışmak üzere beni çağırmış beraber Koala 119 ve Enstrom 480B Helikopterleri ile uçma şansı bulmuştum 2 yıl kadar süre. İşletme müdürü olarak bizlere sahip çıkışı kayda değerdi.
Boş zamanlarımızda konut sitelerini gezdirirdi bize. Şuradan ev alın ilerde prim yapacak diye diye gezmediğimiz yer kalmadı İstanbul’da 2007-2008 lerde. Mutlu olurdu faydalı olmaktan. Naif, insancıl bir kişiliği vardı.
En büyük hayalı helikopter uçuş okulu kurmak ve şirkete heliport kazandırmaktı.
Helikopter Uçuş Okulu kuruluş çalışmalarına ben de katıldım. Milli Eğitim Kurumlarına gittik defalarca çeşitli nedenlerden okulu kurmak kısmet olmadı.
Fakat şu anda KAAN Havacılığın sahip olduğu heliport, gerek arsa alım aşamasında, gerekse 25 cıvarında müesseseden heliport müsadelerinin alımı için yapmış olduğu aylar süren çabalar, onun inatçı mücadeleci kişiliği sayesindedir. Bana “Bu heliporttan tek amacım var, birileri buradan ekmek yesin.” derdi. Evet Muzaffer hocam muzaffer olmuştu. Kaan Havacılık heliportu bana göre, onun inanılmaz çabaları ile kurulmuştur. Ne mutlu ki; O günleri gördü ve dileği gerçekleşti.
Şirkete alınan ENSTROM B helikopterinin intibakı için 2007 aralık ayında Amerika’ya beraber gittik. Şikago ya indiğimizde kar yağıyordu. Araba kiralayıp Menominee ye gidecektik. 2-3 saatlik yolumuz var. Gece saat 9-10 cıvarları yorgunuz “hocam bu akşam otelde kalalım sabah gideriz” dememe rağmen tez canlılığını yenemedim. Yola çıktık ben seyrüseferciyim. Gece yarısı yol boş, kar serpintisi devam ediyor. Arada tırlar geçiyor. Sağ da solda derin hendekler var. Bir ara hocam fren yapma gereği duydu, araba dönmeye başladı 3 tur döndükten sonra hendeğe düşmeden yolun kenarında kalakaldık. Allah’tan gelen giden araba olmadı o anda. Macera dolu Amerika’daki ilk anlarım korku filmi gibi geldi bana. Sonra zor bela gideceğimiz yere vardık.
6 ay sonra da İtalya’ya Agusta 109 intibakı için yine beraber gittik.
Muzaffer hocam Kaan Havacılıktan ayrıldıktan sonra da sivil havacılığa hizmetleri devam etti. Helikopter arayan veya heliport kurmak isteyenlere karşılık beklemeden katkı sağladı yıllarca.
Helikopterciliği patronlara sevdirmek ve onları ürkütmemek için çok çaba sarfederdi.
Erken ayrılmıştı ordu’dan. 1995, 2000 li yılların başında Sivil Havacılığın sancılı yıllarını yaşamıştı. Anlatırdı kimi zaman Sancak air anılarını ve diğerlerini, hatta bir anısında Sancak Air’den maaş alamadıkları bir dönemde, çıkan bir ticari uçuştan sonra, müşteriden elden aldıkları parayı aralarında paylaştıkları zor yılları anlattı. Sancak Air de çalışmayan pilotun da sivil havacılıkta pilot sayılmayacağını söylerdi. Sancak Air Sivil havacılığın başlangıcı için bir okuldu derdi. Biraz da SHGM nin şirketler üzerinde kontolünün az olduğu yıllardı . (Hep askeri uçuşlardan kalan anıları tazeleriz ya sadece Sancak Air de çalışan pilotların anılarını dinlesek bir kitap olur sanırım.) Sivil havacılıkta helikopter pilotluğu yapmak zor zanaatır. Bir yanda şirkete para kazandırmak öte yanda çeşitli nedenlerle şirketin uçuş isteklerini yerine getirmek için limitlerin zorlandığı yılları, Muzaffer Hocam ve büyüklerimiz hep yaşadılar. Pek çok büyüğümüz selametle emekli oldu, kimi pilotlarımız maalesef o kadar şanslı değildiler ve bedeller ödendi.
2008 temmuzunda Kaan Havacılıktan ayrılıp Skylıne ambulans operasyonuna katılacağımı ilk kendisine söylediğimde anlayışla karşıladı.
Hepimizi nasıl bir kaderin beklediğini bilmiyoruz, fakat Muzaffer Kaptanımız’ın o kadar badirelerden geçip bir hastalığa yenik düşeceği hiç aklıma gelmezdi. Çünkü o yenilmez bir mücadeleci ruha sahipti.
Böylemi olacaktı be Muzaffer hocam, erken bir ayrılıştı ailen için, bizler için. Seni çok özlüyeceğiz.
Çok sevdiğim hocamın, renkli kişiliği ile tanıyan herkeste tatlı, güzel izler bıraktığına inanıyorum.
Kendisine rahmet, ailesine ve camiamıza sabır ve baş sağlığı diliyorum.