Teknoloji Arge

Adım adım Tempest motoruna

Rolls Royce ana yükleniciliğinde geliştirillen Tempest 6’ncı Nesil Savaş Uçağı’nın motorunun ilk testleri tamamlandı. Testlerde aerodinamik açıdan değerli sonuçlar elde edilirken dijital teknikler kullanıldı.

Bu sayede hedef havayı motor yüzeyinde süpersonik hızdan ses altı hızlara düşürebilmek. Böylelikle kendine özgü şekle sahip bir motor hava kanalı üretmek.

Geleneksel bir savaş uçağı tasarımına göre daha az hareketli parçaya sahip olan hava alığı, uçağın görünmezlik özelliğine katkı sağlıyor. Testler Rolls-Royce’un 1960’larda Concorde Olympus motorunun da test edildiği Filton, Bristol’deki tesisinde gerçekleştiriliyor.

Konuyla ilgili paylayan yapan Rolls Royce, Eurofighter ile 40 yıl önce başlayan çalışmaları yeni bir boyuta götürmeyi hedefliyor.

Rolls-Royce’un Savunma Sanayi Geleceğe Yönelik Programları Baş Mühendisi Conrad Banks çalışmalarla ilgili şunları paylaştı:

“Aerodinamik testlerle birçok açıdan değerli sonuçlar elde edildi. Testler sırasında karmaşık dijital teknikler ve modeller kullanıldı. BAE Systems ve Rolls-Royce ekipleri arasındaki iş birlikliğine dayanan çalışmaların sonuçları bizleri son derece mutlu etti. Projemizin bir sonraki aşamasını birlikte gerçekleştirebileceğimize dair inancımız tam.”

Yeni uçak tasarımı

İngiltere’nin önde gelen hava muharebe endüstrisi ortaklarından mühendisler, ülkenin ilk hava muharebe demonstrartörünü geliştirmek üzere yürütülen çalışmalara ilişkin ayrıntıları paylaştı.

Rolls-Royce, BAE Systems, Leonardo UK, MBDA ve Savunma Bakanlığı’ndan uzmanlar, Birleşik Krallık’ın yeni nesil hayalet savaş uçağı “Tempest” için gereken teknolojileri geliştirmek üzere birçok İngiliz işletme ile iş birliği yapmaya devam ediyor.

İlk olarak Temmuz 2022’de Birleşik Krallık hükûmeti tarafından duyurusu yapılan Uçan Teknoloji Demonstratörü (The Flying Technology Demonstrator), Birleşik Krallık’ın dünya standartlarındaki savunma sanayi uzmanlığıyla birlikte bir dizi yenilikçi dijital teknik ve dönüştürücü süreçler de dikkate alınarak tasarlanıyor.

BAE Systems’in Warton, Lancashire’daki yeni tesisinde, Rolls-Royce, BAE Systems ve Kraliyet Hava Kuvvetlerinden (RAF) test pilotları, demonstrartörün uçuş denemelerine katkı sağlayacak simülatörle 150 saati aşkın uçuş gerçekleştirdiler.

Askerî uçak tasarımında bir ilk olarak BAE Systems mühendisleri, güvenlik açısından kritik sistem yazılımlarını birkaç günde geliştirmek için otomatik kodlama işlemi kullandı. Bu sayede simülatörle yapılan daha karmaşık uçuş manevraları sırasında uçuş kontrol sistemleri hızlı bir şekilde test edilebiliyor. Ayrıca ilk uçuşundan önce jetin nasıl çalışacağı hakkında önemli sonuçlar da gün yüzüne çıkıyor.

Mühendisler, aerodinamik motor testleri gerçekleştiriyor. Bu sayede havayı motor yüzeyinde süpersonik hızdan ses altı hızlara düşürmeyi hedefliyor ve kendine özgü şekle sahip bir motor hava kanalı üretmek üzere çalışmalar sürdürülüyor. Geleneksel bir savaş uçağı tasarımına göre daha az hareketli parçaya sahip olan hava alığı, uçağın görünmezlik özelliğine katkı sağlıyor. Testler Rolls-Royce’un 1960’larda Concorde Olympus motorunun da test edildiği Filton, Bristol’deki tesisinde gerçekleştiriliyor.

Mürettebat kaçış sistemleri alanında uzman İngiliz üretici Martin Baker ile BAE Systems mühendislerinden oluşan bir ekip, 500 mil/saatten daha yüksek hızlarda hareket eden roket tahrikli kızak kullanarak fırlatma koltuğu testlerine öncülük etti. Deneyimli mühendisler, “Tempest” uçağının gelecekteki geliştirmelerinde uygulanabilecek becerileri, genç ekip üyelerine aktarmak için birlikte çalıştı.

Yeni nesil hava muharebe aracı, Birleşik Krallık, İtalya ve Japonya ile birlikte yeni teknolojiler kullanılarak geliştiriliyor. Muharebe Programı kapsamında üretilecek olan “Tempest” uçağı, tasarımının yanı sıra, geliştirilmek için gereken beceri, araç, süreç ve teknikleri de bünyesinde barındırıyor.

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı Geleceğin Hava Muharebesi Direktörü Richard Berthon konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Uçan Demonstratör programı, süpersonik bir hayalet jet tasarlamak ve inşa etmek için entegrasyon ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bu program ulusal becerilerimizi geliştirecek ve “Tempest” uçağının 2035 yılına kadar hizmete girmesini desteklemek için veri öğrenimi ihtiyacını karşılayacak. “Tempest” artık sadece bilgisayar üzerinde bir fikir ya da konsept olmanın ötesine geçti. Endüstri ortaklarımız gerçek ve somut ilerlemeler kaydetti ve programı uçan demonstratör gibi yenilikçi projelerle hayata geçirdi.”

BAE Systems’ın Tempest Programı Direktörü Neil Strang ise şunları ifade etti:

“Çalışanlarımızın, Typhoon’a hayat veren programa liderlik etmesinin üzerinden 40 yıl geçti. Yürüttüğümüz bu çalışma havacılık tarihinde bir sonraki adımını yazmak için karşımıza çıkan bir fırsat. “Tempest” uçağını 2035 yılına kadar hizmete sunabilmek için Tempest programının tamamında dijital teknikler, yenilikçi tasarım ve mühendislik yöntemlerini kullanıyoruz. Bu program kapsamında hâlihazırda, Birleşik Krallık endüstrisi ve tedarik zinciri genelinde, en deneyimli mühendislerimizin yanında çalışan genç stajyerler ve mezunlar da dâhil olmak üzere toplam 1.000 kişi görev alıyor. Bu çalışma, Birleşik Krallık’ın savunma ve havacılık alanındaki liderliğini devam ettirmek üzere ihtiyaç duyulan yeteneklerin ve deneyimin gelecek nesil mühendislere aktarılmasında yol gösterici olmaya devam edecek.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu