Bakım

YÖK Uçak Bakım Mühendislerine verdiği “eleman” kararında geri adım attı

Bir süre önce Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) farklı lobi ve üniversitelerin devreye girmesi ile yıllardır Uçak Bakım Mühendisliği bölümünde okuyanları ve mezunları mağdur edecek bir adım atarak mühendis unvanını almış ve “eleman” kategorisine sokmuştu. Bu koduna harekete geçen Uçak Bakım Mühendisleri oluşturdukları platform üzerinden mücadele ederek sorunlarını kamuoyu ile paylaşmıştı.

YÖK, 4 yıllık havacılık okullarımıza verilen “eleman” kararı ile ilgili geri adım atmış ve Üniversiteler Arası Kurul’dan (ÜAK) yeniden değerlendirme için görüş istemişti. YÖK’e görüşler iletilirken platformun hazırladığı soru cevapları okuyucularımızla paylaşıyoruz:

Bilindiği üzere YÖK, 4 yıllık havacılık okullarımıza verilen “eleman” kararı ile ilgili geri adım atmış ve ÜAK’dan yeniden değerlendirme için görüş istemişti. ÜAK tarafında da konuyu yakınen takip ediyoruz ve bu aşamada bir karara varabilmek için ÜAK tarafından ilgili üniversitelerden görüş istendiği bilgisine ulaştık. Hocalarımızın, bizlerin mağduriyetini en iyi anlayan ve meseleyi çözebilecek en güvenilir kaynaklar olduğu kimsece kuşku götürmez. 

Doktora tezinde, dünyadaki Havacılık Mühendisliklerinin örneklerine değinmiş bir ESTÜ (Eskişehir Teknik Üniversitesi) hocamızın (Dr. Ahmet Kıran) aşağıdaki fikirleri karar vericilere ışık olacaktır. 

” Havaaracı Bakım Eğitim Kuruluşları AB üyesi ülkelerde havaaracı bakım eğitimi faaliyetleri devlet sektöründen daha çok özel sektörün kontrolü altındadır. Eğitimler genellikle kurs şeklinde verilmektedir. Almanyaʼda Lufthansa Technikʼin temel ve tip eğitim yetkileri, İspanyaʼda Iberia Havayollarının tip eğitim yetkisi, İngiltereʼde British Airwaysʼin tip eğitim yetkisi, Air France-KLM ortaklığının tip eğitim yetkisi bulunmaktadır. Örneklem olarak seçilen dört ülkenin hiçbirinde havaaracı bakım eğitimi lise düzeyinde okullarda verilmemektedir. Bu ülkelerde EASA Part-147 havaaracı bakım eğitim yetkisine sahip kurslar düzenlenmekte ve bu kurslara lise eğitimini tamamlayanlar kabul edilmektedir. Eğitim süresi 18-24 ay arasındadır. Buradan mezun olup modül sınavlarından başarılı olan öğrenciler lisans almaya hak kazanmaktadır. Örneklem olarak seçilen dört ülkenin içinde İngiltere hariç EASA Part-147 onaylı 4 yıllık üniversite eğitimi veren bir eğitim kuruluşu bulunmamaktadır. Fransa, Almanya ve İspanyaʼda 4 yıllık eğitim veren üniversitelerden mezun olanlar mühendis unvanını almaktadır. 

Fransaʼda yüksek öğretim seviyesinde havaaracı bakım eğitimi veren okulların tümü 4 yıllık eğitime geçmiş ve mühendislik eğitimleri verilmektedir. Bu okulların EASA Part-147 yetkisi bulunmamaktadır. Örneğin 1 Ekim 2007 tarihinde SUPAERO ve ENSICA eğitim kuruluşlarının birleşmesiyle ISAE (Uzay ve Havacılık Yüksek Enstitüsü) kurulmuştur. Bu enstitüde havacılık ve uzay alanında mühendislik, araştırma, yüksek lisans ve doktora eğitimleri verilmektedir. İngiltereʼde 4 yıllık havaaracı bakım eğitimi veren üniversitelerden mezun olanlar mühendis unvanını almaktadır. Örneğin Glamorgan Üniversitesi İleri Teknoloji Fakültesiʼnde Havacılık Mühendisliği, Havaaracı Bakım Mühendisliği ve Aviyonik sistemleri de kapsayan Havacılık Sistemleri Mühendisliği bölümleri bulunmaktadır. 

Havaaracı Bakım Mühendisliği eğitimleri Glamorgan Üniversitesi ile International Centre for Aerospace Training Şirketi arasında oluşturulan işbirliğiyle kurs olarak verilmektedir. Aynı zamanda mezunlar EASA Part–66 Havaaracı Bakım Personeli Lisansına sahip olmaktadır. Öğrenciler bu lisansa sahip olurken EASA Part-66ʼda belirtilen hiçbir modül sınavına girmemektedir. Yalnızca EASA Part–145 onaylı bir bakım kuruluşunda iki yıl deneyim koşulu aranmaktadır. 

İspanyaʼda Fransaʼda olduğu gibi yüksek öğretim seviyesinde havaaracı bakım eğitimi veren okulların tümü 4 yıllık eğitime geçmiş ve mühendislik eğitimleri verilmektedir. Bu okulların EASA Part–147 yetkisi bulunmamaktadır. 

 

AB ülkelerinde üniversite seviyesinde eğitim veren kuruluşlar EASA Part–147 alarak teknisyenlik eğitimi vermek yerine genellikle mühendislik eğitimine yönelmiştir. İngiltereʼde Glamorgan Üniversitesi İleri Teknoloji Enstitüsünde havaaracı bakım mühendisliği eğitimi verilmekte EASA Part–147 yetkisi olduğu için aynı zamanda mezun olan mühendislere teknisyen lisansı da verilmektedir.  

Bütün okullarımızın bu bakış açısına sahip olduklarına ve ÜAK tarafından karar aşamasında da bu kıymetli satırların dikkate alınarak hakkın teslim edileceğine inancımız tam. 

Herkesin taktiridir ki; son yıllarda ülkemize katmadeğer üreten havacılık bakım sektöründe onyıllardır patronlarımızın girişimciliği ile özellikle özel sektörde ciddi bir ivme yakalanmışsa bunda büyük pay okullarımızın ve mezunlarımızındır. 

Bu çok kritik zamanlarda, taraflı tarafsız, bize en çok sorulanlara verdiğimiz cevaplara değinme ihtiyacı hissettik. 

Okullarımızın müfredatı mühendisliğe uygun mu? 

Tam anlamıyla uygun. Elbetteki ülkemizdeki tüm mühendisliklerin eğitim ve öğrenci kalitesinin aynı olması beklenemez. Hatta üniversitenin bulunduğu ilin dahi bu değerlendirmede etkisi oluyor. Her kalite ve uygunluk belirlenmesi belli bir standartta olmak zorunda ve bu standart, bir mühendislik fakültesi için genel ve asgari yeterlilik söz konusu olduğunda Yükseköğretim Kurulunun rapor ve çalışmalarıyla net bir şekilde belirlenmiş durumda. 

Konu mühendislik yeterliliği olduğu için, YÖK tarafından yayınlanmış Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi (Tyyç) raporunda, Mühendislik, Üretim ve İşleme Temel Alan Lisans Yeterliliklerinin yer aldığı tabloya aşağıdaki linkten (sayfa-11) bakalım. http://tyyc.yok.gov.tr/raporlar/52_54_Engineering_and_Manuf_13_01_2011.pdf 

Okullarımızın kendi sitelerinden alan yeterlilikleri üzerine paylaşımları da altta. 

https://www.eskisehir.edu.tr/akademik/fakulteler/323/ucak-govde-ve-motor-bakimi-bolumu/ alan-yeterlilik https://www.eskisehir.edu.tr/akademik/fakulteler/327/havacilik-elektrik-ve-elektronigi- bolumu/alan-yeterlilik 

Hemen farkedeceksiniz ki; YÖK tarafından hazırlanmış olan mühendislik alan yeterlilik kılavuzunda geçen maddeler ile birebir örtüşmektedir. Yani YÖK de, örnekteki okul ESTÜ de okullarımızın mühendislik formatında olduğunu çoktan kabul ve ilan etmiş durumdalar. 

Peki ülkemizde bakım alanında mühendis yetiştiren okul varmı? 

Var. Ülkemizde beş üniversitede Gemi Makinaları İşletme Mühendisliği bölümleri bulunmakta. Bu bölümlerin müfredatları ve yaptıkları iş göz önüne alındığında bizim mezun olduğumuz okulların denizcilik sektöründeki muadilleri olduğunu görüyoruz. Ders içeriklerinin kabaca kıyaslamasını Ek-1’de daha anlaşılır hale getirdik. Fark bulmakta zorlanacak, yıllarca nasıl görmezden gelindiğine şaşıracaksınız. Uçak bakımının risk ve emniyet analizi bakımından en az gemi bakımı kadar altyapı ve disiplin gerektirdiğini kabul eder isek üniversite eğitiminin gerekli olduğunda pek bir şüphe kalmayacaktır. Tıpkı Gemi Makinaları İşletme Mühendislerinin gemicilik alanındaki dil ve mühendislik hakimiyetleri gibi, bizler de uçak bakım ve teknolojisi alanlarında teorik bilgi, teknik dil ve donanıma hakimiz. En kritik kararları en zor durumlarda alarak uçakların sürekli uçuşa elverişli olarak uçurulmasını ya da uçmasına engel bir durum varsa ground edilmesini sağlayan teknik personel olarak, gemi bakımı ve işletmeciliği mühendisliğinden, bizler mütevazi bile olsak, daha az önemli bir alanda olduğumuzu kimse iddia edemez. 

İşveren, tercihini Uçak Bakım Mühendisinden yana mı kullanır? 

Ucak bakımının, pratikte yapılabilmesi kadar teorik alt yapısının bilinmesi, metodolijisi ve terminolojisi de önemlidir. Tüm hassas ve yüksek teknolojili işlerde işveren teorik alt yapının verdiği güvene olan saygıdan dolayı tercihini hep üniversite mezunlarından yana kullanır, dahası şart koşarlar. Yine havacılık sektöründe, hem ülkemizdeki hem de yurtdışındaki şirketlerin, Mcc, vardiya şefi, base maintenance certifier gibi birçok kritik ve hassas karar alma süreçlerindeki görevler için tercihlerini öncelikli olarak uçak bakım mühendislerinden yana kullanmaları, kapasitemizin kabul edildiğinin ve yüksek öğretimin havacılıktaki öneminin dolaylı bir kanıtıdır. 

Herşey deneme tahtası olabilir, ama insan asla. Öncelikli amaç kalite ve emniyet olduğundan, üniversite sınavında birçok mühendislikten (2003 yılına kadar İTÜ Uçak Mühendisliğinden de fazla) yüksek puanlar alarak SHYO ve HUBF bölümlerini kazanmış ve başarı ile bitirmiş kişiler tercih edileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. İşverenlerin tercihi en kaliteli işi çıkarmak, dolayısıyla en nitelikli personelle çalışmak yönünde olacaktır. Üstüne basa basa tekrarlamak isterim ki, akademik unvan “Uçak Bakım Mühendisliği” olsa da mezunlarımız aynı isleri aynı unvanlarla yapmaya devam edecekler. 

Bakım Mühendisiliğinin dünyada örnekleri var mı? 

Ahmet Hocamızın doktora tezinde örnekler mevcut. Ayrıca dünyada “Bakım Mühendisi” kavramı giderek yaygınlaşmakta. Mevcut durumda farklı sektörlerde ve kısmen havacılık sektöründe bu görevi Makine Mühendisleri, Uçak Mühendisleri veya Elektrik Mühendisleri yan dal şeklinde çeşitli eğitimler ile zaten yapmaktalar. Örnek iki makaleyi yine aşağıdaki bağlantılarda bulabilirsiniz. 

“Uçak Bakım Mühendisi” unvanı ile havacılığın planlama, mühendislik, kalite gibi farklı alanlarında yer bulmaya devam edebilecekken, günümüzde istihdamımıza engel olunan kamu tarafında da hak ettiğimiz kadrolarda çalışabileceğiz. Yetişmiş insan kaynağının doğru yerlere yönlendirilmesi ile bu durum asıl ülkemiz adına büyük bir kazanç olacaktır. 

Hak ediyorsunuz ve aldınız, ne işinize yarayacak? 

Uzun vadede, kalifiye bakım mühendislerinin uçak üzerinde hem fiili hem de zihinsel potansiyellerini kullanmalarının getireceği kalite ve düşüreceği maliyetlerden bahsetmek ilk akla gelen avantaj olsa da aynı zamanda oldukça da stratejik. 

Sektörel Faydaları 

Dünyadaki MRO pazarı 2017 yılında 76 Milyar dolarlık hacme sahipken 2027 yılında bu rakamların 109 Milyar dolar seviyelerine yükseleceği beklenmekte. Global pandemi krizi bu rakamları değiştirecek olsa da, oransal olarak bu pazarın merkezi kuzey Amerika ve batı Avrupa iken 2027 yılına gelindiğinde pazarın Asya pasifik bölgesinde yoğunlaşacağı tahmin edilmekte. Ülkemizin buradan alacağı pay yaklaşık olarak %2,3 civarında olduğu tahmin edilmektedir. 2023 hedefi olarak Türkiyeʼnin Dünya MRO pazarından alacağı payın en az %3,5 olması, yani 85 milyar USD bir pazar düşünüldüğünde 3 milyar USD civarında olması hedeflenebilir. Yine, 2023 hedefi olarak hizmet ihracatının en az 150-200 milyon USD arasında olması hedeflenebilir. Tabiki hedef bu payı arttırmak olmalıdır. Bunun için MRO’larımıza bakım yaptıran şirketlerin bu ticari anlaşmaları devam ettirmeleri, bakım kalitemize ve on-time oranlarımıza bağlı. Dahası sektörde çalışmakta olan nitelikli iş gücümüz pazarlama stratejisi olarak kullanılabilir. Çalışan personelin havacılık fakültelerinden mezun olmuş Uçak Bakım Mühendislerinden oluştuğu bilgisi bakım yaptırmak isteyen global firmalar için güven teşkil edeceği gerçeği göz ardı edilmemelidir. 

Firmalara Sağlayacağı Faydalar 

Havacılık sektörü metodolojisinde bakım/onarım/modifikasyon işlemlerinin uygulanmasından sorumlu kişinin gerekli kategoride EASA, FAA, SHGM vb. havacılık otoriteleri tarafından tanzim edilmiş lisansının ve bu lisansa ilgili uçak tipinin işlenmiş olması, bununla birlikte şirket kalite birimi tarafından da işlemin uygulanmasında ilgili kişinin yeterli görülerek yetkilendirilmesi gerekmektedir. Bu yetkiye sahip olabilmek için üniversite veya lise mezunu olan kişilerin havacılık mevzuatlarında herhangi bir avantajı yoktur. Uçak bakım sektöründe lise, ön lisans ve lisans mezunları aynı görevde ve aynı kategoride (Teknisyen) değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme işleyişte herhangi bir soruna sebep olmamakta, üç farklı eğitim seviyesindeki insanlar tek bir ekip ve görev üzerinde birlikte uyum içerisinde çalışmaktadır. Her ne kadar yapılan iş aynı olsa dahi, yükseköğrenim görmüş, bu üniversitelere girebilmek için üniversite sınavında yüksek dereceler yapmış bireylerin kendilerinden en az 4 yıl daha az eğitim almış kişilerle aynı kategoride görülmelerinden büyük rahatsızlık duydukları tüm sektörde bilinmektedir. Sektör içerisinde büyük yer bulmuş fakülte ve yüksekokul mezunlarının, uçak bakım mühendisi unvanı ile anılmaya başlanması, bu rahatsızlığı ortadan kaldıracak, okul mezunlarının motivasyonlarını yükseltecektir. 

Görev tanımında bir değişiklik olmaksızın ya da herhangi bir ek kazanç veya üstünlük sağlanmaksızın, sadece tanımlamada yapılacak küçük bir değişiklikle personelin performansında yükselme sağlanacak. Çalışanın performansının artırılmasıyla, iş üretiminde büyük düzeyde artış sağlanacak, bu da bakım şirketine daha etkili adam saat kullanımı, bakımların daha kısa sürede bitmesi ve daha fazla bakım hizmeti ve geliri sağlayacaktır. 

Yine hak sahiplerine mühendislik unvanın verilmesi ile bakım şirketlerinin diğer departmanlarında da görevlendirilme şansı doğacak, örneğin belirli bir süre uçak üzerinde çalışarak uçak sistemleri hakkında pratik ve teorik becerilerini pekiştirmiş bir uçak bakım mühendisi Üretim Planlama, Sistem mühendisliği gibi mesleki unvanlarla farklı departmanlarda görevlendirilebilecektir. Sadece teorik bilgi ile tam olarak kavranamayacak karmaşık sistemlerin entegrasyonu ile uyumlu çalışan hava araçlarında pratik bilgi sahibi mühendislerin, mühendislik departmanında yer alması daha etkin bir mühendislik departmanı oluşmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca birimler arası iletişim güçlenecek ve problemlerin daha hızlı çözülmesi sağlanacaktır. 

Üniversitelere Sağlayacağı Faydalar 

Havacılık endüstrisi gibi hızlı gelişen ve yüksek teknoloji ürün geliştirmeyi hedefleyen bir sektör için insan kaynağı stratejik bir konu olmakla birlikte insan kaynağına yapılacak yatırımlar öncelikli olmalıdır. Hava aracı tasarımı, üretimi, bakımı ve onarımının yapılabilmesi ve bunun sürdürülebilir olması için en temel unsur şüphesiz insan kaynağıdır. İnsan kaynağının temelini de okullarda verilen eğitim oluşturmaktadır. Nitelikli insan kaynağı yetiştirebilmesi için geleceğe yönelik bir planlama, işbirliği ve koordinasyon içerisinde sektörün ihtiyaç duyduğu insan kaynağı yetiştirilmeli ve yetişmiş insan kaynağının ülkede ve sektörde kalıcı olmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. 

Bu bağlamda üniversite mezunlarına verilecek mühendislik unvanı, mezunların çalışma alanlarını genişletecek ve üniversitelerin tercih edilme sebebini artıracak en önemli etmenlerden biri olacaktır. Hali hazırda birçok mühendislik bölümlerinden çok daha yüksek derecede başarı sağlayan öğrencilerin girebildiği Havacılık/Uçak Elektrik ve Elektroniği, Uçak Gövde Motor Bakım bölümlerinin yakın geçmişte üniversite giriş sınavında %0.15ʼlik dilime giren öğrenciler tarafından tercih edildiği fakat bu sıralamanın %4ʼlük dilime kadar gerilediği görülmektedir. Üniversitelerin itibarı, üniversiteyi tercih eden öğrencilerin başarı sırasıyla doğrudan bağlantılı olduğundan bölüm puanlarının artması üniversitelerin itibarlarının yükselmesine de doğrudan katkı sağlayacaktır. 

Bireysel Faydalar 

Unvanlar şirketlerin çalışma şeklini, organizasyon yapısını anlatır. Bir unvan şirketteki yetki ve sorumluluk derecenizi belirlediği gibi, organizasyon içindeki yerinizi de gösterir. Özelikle bizim gibi toplumlarda sosyal statü belirleyicisi olan unvanların iş yaşamının dışında özel hayatımızda, çarşıda, pazarda, devlet dairesinde sıkça kullanılıyor oluşu unvanların dayanılmaz cazibesini ortaya koyuyor. Hatta kız isterken dahi “oğlumuz ne işle meşguller?” sorusu hem soranın hem de muhatapların sosyal statüye olan zaafından kaynaklanır. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de de unvan, kişi için büyük önem taşıdığı, saygınlık unsuru olduğu için çalışanın zam değil de terfi alması daha büyük öneme sahip olabiliyor. Bu unvanlar motivasyon kazandırıyor, işe dört elle sarılmayı sağlıyor, şirkete bağlılığı artırıyor. Çalışanlar aldıkları unvanın hakkını verebilmek için daha çok çalışıyorlar. Yapılan işin kapsamının genişlemesi sonucunda çalışanlara daha fazla inisiyatif verilebiliyor, çalışan da daha fazla sorumluluk aldığı için yaptığı işten tatmin oluyor, işi sahipleniyor ve doğaldır ki motivasyonu artıyor. 

Bazı bakım şirketlerinde yöneticilik için en önemli kıstasın teknisyen olmamak olduğu gibi algılar ve oluşumlar mevcuttur. Teknisyen unvanının lise düzeyi teknik eğitim almış şahıslara verilebiliyor olması bu durumu haklı göstermektedir. Mühendis unvanına sahip olacak havacılık üniversitesi mezunlarının kariyerlerinde yükselme ihtimallerinin oluşturulması da ayrıca ek motivasyon getirecek ve kişisel gelişimleri için daha fazla çaba harcamalarını sağlayacaktır. 

Krizlerden en çok etkilenen havacılık sektöründe hava yolu firmalarının küçülmeye gitmeleri, iflas etmeleri özel sektörde istihdamı azaltmakta ve mezun öğrencilerde kaygılara sebep olmaktadır. Mühendislik unvanı, mezunların TAI, TEI gibi kamu kuruluşlarında, bakım faaliyeti yürüten kamu ve özel sektörde de istihdam edilme haklarını da garanti altına alacaktır. 

İlgili linkler; 

https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster? key=ZeTyprYuef2HkaF3xt4wYoy8YFmcEH3mFUwbLK-3hVtwWQ9jtNv1-YRaWGc10qhq 

https://www.mmo.org.tr/sites/default/files/7dd0676aa8ee096_ek.pdf https://en.wikipedia.org/wiki/Maintenance_engineering 

https://www.eskisehir.edu.tr/akademik/fakulteler/323/ucak-govde-ve-motor-bakimi-bolumu/ alan-yeterlilik https://www.eskisehir.edu.tr/akademik/fakulteler/327/havacilik-elektrik-ve-elektronigi- bolumu/alan-yeterlilik 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu