Gerçek bir olaydan: Bugün uçmasan
Yıl 2014… Ukrayna’nın Harkiv kentinden İstanbul’a gitmek üzere havalanan bir uçak Rusya’nın Soçi kentine kaçırılmak istenir. Ancak hava korsanının hesaba katmadığı bir şey vardır: Pilotun deneyimi ve cesareti…
Uçak Sabiha Gökçen Havalimanı’na indikten sonra tam 4 saat sürer pazarlıklar. Kaptan Pilot İlyas Karagülle ikna kabiliyeti ile Rus hava korsanını ikna eder. Sonunda terörle mücadele timlerinin müdahalesi ile hava korsanı yakalanır…
Yazar Şebnem Karagülle, eşi İlyas Karagülle’nin yaşadığı bu olayı heyecan, endişe ve tehlike dolu bu kaçırılma olayını beklenmedik geri dönüşlerle edebi bir yolculuğa çevirdi.
Şebnem Karagülle romanının tanıtımında şu cümlelere yer veriyor:
“Bakışlarımızı bir pilota, bir onun ailesine, bir uçuş ekibine, bir yolculara hatta bazen leylek sürülerine ve karnabahar şeklindeki bulutlara yönelterek çok boyutlu bir roman yaratıyor. Gökyüzünde Saint Exupery’nin Küçük Prens’iyle, Andersen’in Deniz Kızı’yla, Richard Bach’ın Martı’sıyla karşılaştıktan sonra kendinizi birden Prado Müzesi’ndeki bir tablonun önünde buluyorsunuz.
Sayfaların arasında, rüyaya yatan Aborjinlerle ve kara kutunun mucidi David Warren ile burun buruna gelip uçakta güreşçilerle yan yana yolculuk yapınca da, her şeyi kanıksamaya başlıyorsunuz. Ama yine de sıkı durun; romanın finalinde sizi bir sürpriz bekliyor.
Yalnızca bir kitap değil elinizde tuttuğunuz; sanki içinde gökkuşağı gizlenen bir kara kutu…”
“Gerçeğe dayalı kurgudur bu kitap”
Kitabın “Gerçeğe dayalı kurgu” olduğunu belirten Şebnem Karagülle, nasıl yazmaya karar verdiğini şöyle anlatıyor:
“Çevremde olan arkadaşlarımızın yaşadıkları da dahil, tüm yaşanmışlıklar bende birikim yaptı. Tabii ki kaçırılma olayının ilk şokuyla önce düşünemedim yazmayı ama zaman geçip rahatça konuşmaya, sorgulamaya başladıktan sonra aslında bu konu yazılmalı düşüncesi oluştu.
Edebiyatın yazılı hafızaya da hitap ettiğini bildiğim için Soçi’ye uçağın kaçırılmak istenmesini ve yaşananları, bizden sonra gelecek olan nesillere aktarmanın iyi bir yoluydu kitap haline gelmesi. Yalnızca uçuculuğu meslek olarak benimseyenler değil, aileleri de olaylardan çok etkileniyor”
Kitap yazma kararı
“Uçak kaçırılma olayı 2014’te oldu. Hemen sonrasında evimizi bir suskunluk hali sardı. Sanki suçluluk duygusu dolaştı evin içinde. Uçuşa gitmezse bütün yaşadığımız kötü deneyimler bitecek ve hiç can sıkıcı bir olayla karşılaşmayacağız düşüncesiyle geçiyordu günlerim. Şöyle bir sene kadar olayı kendi kendimize atlatmaya çalıştık. Kimsenin bize durumla ilgili bir şey sormasını istemiyorduk. Sadece baş başa kaldığımız günlerde konuşuyorduk. Fırsatımız olunca uzun uzun yürüyorduk. Bir süre sonra yazabilirim düşüncesi oluştu bende”