Pazartesi günü bir çekim Ankara’ya gitmem gerekiyor. Hedefim sabah uçağı ile gidip, gece geç de olabilse dönebilmek. Hemen biletimi alıyorum. Hazırlıklar başlıyor.
Gözüm meteorolojide. Bir dışarı bir de bilgisayardan METAR/TAF bakıyorum. METAR, Meydan Rutin Hava Raporu (Meteorological Terminal Air Report). TAF da Meydan Hava Tahmini (Terminal Aerodrome Forecast).
Fırtına, pazar öğleden sonra etkisini artırmaya başlıyor. Yavaş yavaş iptaller açıklanıyor. Havayolları önceden önlem alıp işi planlamaya çalışıyor. Ancak pazar günü, yarı yıl tatilinin de son günü… Binlerce insan dönüş yolunda. Amaç son gün eve ulaşmak ve çocuklar için yarın okula başlayabilmek.
Fırtınanın şiddeti
Gece önce AnadoluJet’ten satın aldığım dönüş uçuşu iptal oluyor. Bir önceki sefer ile değiştiriyorum. Ardında o uçuş da iptal oluyor.
Normalde değişim hakkı bir. Ama sefer iptal edildiği için AnadoluJet bir hak daha veriyor.
Gözüm sabah ki Pegasus uçuşunda. O da iptal olunca benim çekim de ‘iptal’.
Kısa sürede ben de bilet ücretlerine iade işlemi başlatıyorum. Gerek AnadoluJet gerekse de Pegasus sistemleri gayet iyi çalışıyor. İadeler yapılıyor.
Tekrar bilgisayardan METAR ve TAF alıyorum.
Bu yazıyı yazarken Sabiha Gökçen Havalimanı’nda rüzgar kuzeyden 29 knot. Hamlesi de 45 kont. Sabiha Gökçen Havalimanı pistleri 06/24 yönünde. Kalkışlar limit dışı rüzgar nedeniyle durmuş halde.
İstanbul Havalimanı’nda ise ise kuzeyden esen rüzgar 36 knot’a çıkmış durumda., Hamlesi 54 knot’a kadar yükselebiliyor.
Seferler aksamalı olarak yapılabiliyor.
Kolay gelsin
İçimden pilotlardan hava trafik kontrolörüne, yer hizmetlerinden havalimanlarında kontuarda çalışanlara kadar herkese ‘Emniyetli uçuşlar, kolay gelsin’ diyorum.
Biz yolcular için de söyleyebileceğim tek bir cümle var: “Havacılıkta zorlamak kazayı yanında getirir”.
Dünyanın her yerinde fırtınalar yaşanabiliyor. Seferler iptal ediyor, rötarlar yaşanıyor. Ve eminim ki yaşanmaya da devam edilecek.
Az bir sabır, herkes için biraz empati. Çalışanlar da haklı, şirketler de haklı…. Biz yolcular da…
