2024’te Türkiye’ye Spitfire geliyor
Sivrihisar Havacılık Merkezi, yaklaşık bir yıl sonra yeni bir Spitfire IX uçağını envanterine katmaya hazırlanıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın efsane uçağının Türkiye’ye kazandırılması için önemli bir adım atan Sivrihisar Havacılık Merkezi, uçağı Türk Hava Kuvvetleri’nde kullanılan kamuflaja boyatacak. Uçak, efsane pilot Necati Artan’ın ilk muharip savaş uçağında uçtuğu 04 numaraya sahip olacak.
Gelişmeleri paylaşan Ali İsmet Öztürk, Sivrihisar’daki MSÖ Müzesi ile Biggin Hill Heritage Hangar firması arasında anlaşmanın yapıldığını belirterek” Varılan mutabakat ile 25 Kasım 1943 günü Fransa semalarında, Alman BF 109 tipi bir uçak tarafından düşürülen, MA 764 seri numaralı Spitfire Mk9 tayyaresinin tekrar uçar duruma getirilmesi ve Necati Artan Hocamızın ilk uçtuğu Spitfire kanat numarası olan 04 ile Türk Hava Kuvvetleri’mizin renk ve ambleminde Müzemize uçar vaziyette teslim edilmesine ilişkin anlaşma imzalandı” dedi.
Teslimat Mart2024 içinde olacak
Öztürk, “Bundan böyle Türk Hava Kuvvetlerimiz tarafından yıllarca vatan savunmasında kullanılmış Spitfire uçaklarından biri, tarihin tozlu sayfalarına inat Türkiye’miz semalarında yine yer alacak. Ne demişti Necati Artan “…. Onun uçuş aşkına armağan ediyorum”…
Düşen uçaklar orjinaline uygun restore ediliyor
İkinci Dünya Savaşı sırasında düşen uçaklar daha sonra özel olarak konuya uzman şirketler tarafından restore ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda Yunan Hava Kuvvetleri, müzede sergilenen Spitfire uçağını göndererek restore ettirilmiş ve tekrar uçar hale getirtmişti.
Katkıda bulunmak isteyenler için platform oluşturulacak
Öztürk’ün verdiği bilgiye göre, Türk Hava Kuvvetleri Spitfire Mk9’un MSÖ Müzesine kazandırılması için proje süresi 14 ay olarak tespit edildi. Bu süre içinde projeye maddi olarak katkıda bulunmak isteyenler için ve diğer bütün gelişmelerin yayınlanacağı sosyal medya platformları oluşturulacak.
Halen müzenin envanterinde P-51 Mustang, T-6, Boeing Stearman, An-2 gibi uçaklar bulunuyor.
Anısını paylaştı
Ali İsmet Öztürk’ün aynı zamanda uçuş öğretmeni de olan Necati Artan, Türk Hava Kuvvetleri’nde bir çok başarıya imza atmış ve F-86 uçakları ile kurduğu akrobasi ekibine de liderlik etmişti. Emekli olduktan sonra İstanbul Havacılık Kulubü’nde bir çok öğrenci yetiştirmişti.
Öztürk, paylaşımında bu fotoğrafın anısını da anlattı:
Ufkun görülmediği hafif sisli bir sabahtı. Her zaman olduğu gibi gün ağarmadan yola çıkıp toprak pistin hemen yanındaki hangara gitmek, o hangarın kapılarını açarken cennete kavuşur gibi sevinmek… Yirmili yaşların başında bir insan için aslında ne büyük bir hazineymiş, bunu daha sonra daha iyi anladım…
Yağmur çiselerken, sobanın tatlı tatlı ısıttığı kulübeden bozma, deme çatma binanın tahta kapısını açıp içeri girdim.
Necati ARTAN Hocayı her zamanki yerinde, eski Bursalılara has oturma şekliyle, bir bacağını altına almış, günün gazetesini okurken buldum. Sobadaki odunlar yanarken çıkarttıkları hoş bir homurtu ile tek gözlü bu binayı ısıtırken yaydıkları çok tatlı bir kokuda vardı… Ne güzeldi.
Bizler bir avuç genç havacı çok muhterem Hocalarımızın gözünün içine bakar, onlardan ne öğrenebilirsek büyük bir lütuf diye kabul ederdik. Kesin itaat ve büyük bir saygı vardı.
Necati ARTAN başını kaldırıp bana baktı, sonra şefkat ile gülümsedi “Günaydın, hoş geldin” dedi. Yanına vardım ve el sıkıştık. Gazeteyi bir kenara itti, bana bakarak “Ben de seni bekliyordum” dedi…
Tarih 23 Ocak 1986 idi…
Her zaman yanında taşıdığı eski tip bir evrak çantası vardı. Zaman zaman şapkasını bile onun içine koyardı. O çantaya uzandı, açtı ve içinden aşağıda paylaştığım fotoğrafı masanın üzerine bıraktı. Sonra fotoğrafı benim görebileceğim şekilde döndürdü “Bir bak, sonra konuşalım” dedi… Tepkimi görmek istercesine hafifçe geri çekildi, odaya sessizlik hakim oldu…
Fotoğraf siyah beyaz ve çok eskiden çekildiği belli olan izler taşıyordu. Elbette önce karlar içinde duran SPITFIRE tayyaresi dikkatimi çekti. Karenin tamamını dolduran bir muhteşem SPITFIRE… Biraz daha dikkatli bakınca üzerinde Türk Hava Kuvvetlerimizin o zamanki amblemini gördüm. Sonra fotoğrafın altındaki yazıyı yavaş yavaş okudum. El yazısıyla yazılmıştı ve şu ifadeler vardı:
“Sayın Ali İsmet Öztürk’e İLK uçtuğum Harp Tayyaresi Spitfire’ı onun uçuş AŞKINA armağan ediyorum. Necati Artan, 23.01.1986”
Bu satırları okuyunca ellerimin titrediğini ve heyecandan konuşamayacağımı hissetim. Dudaklarım kımıldadı ama tek sözcük çıkmadı. Çok Sevgili Necati Artan Hocam da bu durumu fark etmiş olsa ki, konuşmadan uzandı ve elimdeki fotoğrafı ters çevirdi. Fotoğrafın arkasında şu yazılıydı:
“Bu fotoğraf 27 Aralık 1951 de, ilk yalnız uçuştan sonra Merzifon Hava Üssünde (4. Üs) 141. Filoda çekilmiştir. N.T ve imzası”
Spitfire tayyaresinde ilk defa yalnız uçmak ve yere sağ salim inmek o günler için çok büyük bir pilotaj başarısıydı. Zira bu uçaklarda çift kumanda eğitimi yoktu. Başka bir uçakta temel uçuş eğitimi görmüş ancak Spitfire ile hiç uçmamış öğrencilere, hocalar yerde Spitfire’ı nasıl uçuracaklarını tarif ediyor sonra onları, neticesi hiç belli olmayan bu ilk uçuşa gönderiyorlardı! Necati Artan Hocam, tarifi olmayan o anı bizzat yaşayıp, sağ salim indikten sonra ilk iş olarak bu fotoğrafı çekmiş… Yani, O’nun adına çok önemli bir anı ölümsüzleştiren bir fotoğraftı bu… ve onu (asılını) bana hediye ediyordu… Cümleyi hatırlamakta fayda var “…. Onun uçuş AŞKINA armağan ediyorum”… diyor…
Sadece 22 yaşındaydım. Böylesine büyük bir teveccüh ve iltifat… Ve belki de, sonraki yıllarda, uçuş hayatımın tamamında, içimde bulduğum azim, ısrar ve asla vazgeçmeme arzuları o fotoğrafın nezdinde bana aşılanmış oldu.
Muhterem Hocama kuru bir teşekkür değil, çok büyük bir havacılık başarısı vermek en güzel ve anlamlı şükran olurdu. O akşam bir şimşek çaktı kafamda, Hocamın armağan ettiği SPITFIRE tayyaresini ne yapıp, ne edecek yine Türkiye’miz semalarında uçuracaktım !!!
Hem de yine Şanlı TÜRK HAVA KUVVETLERİMİZİN amblemiyle !!!
Tabi bu çok zor bir işti. O yıllarda bu arzumu paylaştıklarım arasında benimle alay edenler, hatta Necati Artan Hocamıza fazla(!) değer verdiğimi söyleyenler bile oldu. 22 yaşındaki o genç havacının “Hocasına Şükranı” olarak kabul ettiği bu fikri gerçek olmak için tam 37 sene bekledi…
Bu arada, geçen sene Yunan Hava Kuvvetleri’nin hurda bir SPITFIRE tayyaresini restore ederek yine uçar duruma getirdiğini, Yunan Hava Kuvvetleri amblemiyle uçurduğunu öğrenmek “neden bizde yok” demek için üzücü ama şevk veren ayrı bir unsur oldu…
Her şeyin bir sırası, vakti var hayatta…
Zamanı gelmeden hiçbir şey olmaz…
Zamanı gelince de ona hiçbir şey mani olamaz!
MSÖ Hava ve Uzay Müzemiz bünyesinde bugüne dek birçok efsanevi hava taşıtını Türkiye’mize kazandırmamızı Tanrı bizlere lütfetti. Fakat SPITFIRE tayyaresi bunlar içinde yukarıda anlattığım hikâyesi ile bambaşka bir yerdeydi.
Ve sonunda Tanrı ona da “peki” dedi …
Geçen hafta içinde, MSÖ Müzemiz ile Biggin Hill Heritage Hangar firması arasında varılan mutabakat ile 25 Kasım 1943 günü Fransa semalarında, Alman BF 109 tipi bir uçak tarafından düşürülen, MA 764 seri numaralı SPITFIRE Mk9 tayyaresinin tekrar uçar duruma getirilmesi ve Necati Artan Hocamızın ilk uçtuğu SPITFIRE kanat numarası olan 04 ile TÜRK HAVA KUVVETLERİMİZİN renk ve ambleminde Müzemize uçar vaziyette teslim edilmesine ilişkin anlaşma imzalandı!
Teslimat MART 2024 içinde olacak
Bundan böyle Türk Hava Kuvvetlerimiz tarafından yıllarca vatan savunmasında kullanılmış SPITFIRE uçaklarından biri, tarihin tozlu sayfalarına inat Türkiye’miz semalarında yine yer alacak…!
Ne demişti Necati Artan “….
Onun uçuş aşkına armağan ediyorum”…
02 Ocak 2023 AİÖ.
Not: Türk Hava Kuvvetleri SPITFIRE Mk9 tayyaresinin MSÖ Müzemize teslimi için proje süresi 14 ay olarak tespit edilmiştir. Bu süre içinde projeye maddi olarak katkıda bulunmak isteyenler için ve diğer bütün gelişmelerin yayınlanacağı sosyal medya platformları oluşturulacaktır.