Yazarlar

Jetçi Raşit’e veda

Tolga Özbek

Emekli Hava Pilot Kd. Binbaşı, Emekli Kaptan Pilot, Kıbrıs Gazisi Raşit Şen Köksal… Aslında onun adını çok uzun yıllar önce duydum. Hava Harp Okulu’ndan 1960’da yani babamla aynı yıl mezun olmuştu. Yemeği çok sevmesiyle ilgili anılarını babam anlatırken dinlerdim. 

Asıl lakabı, “Jetçi”ydi. Onun da ilginç bir anısı vardı. Harp Okulu’ndan sonra uçuş eğitimini de başarıyla tamamlamıştı. Jet uçaklarında eğitim almasına rağmen nakliye pilotu olarak C-47’lere atanmıştı. Teğmen Raşit Şen Köksal üniformasıyla soluğu Ankara’da, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda aldı. Hava Kuvvetleri Komutanı’nın makamına kadar çıktı, beylik tabancasını çekip kafasına dayadı. “Komutanım ben jet tayyarelerinde eğitim gördüm, pervaneli uçakta uçuşa başlarsam kurşunu sıkarım” dedi. 

rasit sen koksal
Henüz Üsteğmen rütbesindeki Raşit Şen Köksal, 1964’te Hava Kuvvetleri’nde muharip savaş uçağı ile en fazla uçan pilot olur.

KIBRIS GAZİSİ

Bu hareketi Hava Kuvvetleri Komutanı’nı çok etkilemişti. Yeni tayin yazısı yazıldı, jet uçak filosuna tayin edildi. Uzun yıllar F-84F ve F-5 uçaklarında muharip jet pilotu olarak görev yaptı. Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldı. Kıbrıs Gazisi oldu.

Kıdemli Binbaşı rütbesi ile emekli oldu. Türk Hava Yollarında, Boğaziçi Hava Taşımacılığı’nda (BHT) uzun yıllar uçtu. Yöneticilik yaptı. Gökyüzü kariyerine fiilen son verse de gönlü, yüreği hep maviliklerde oldu. Yeğeni Emirhan’a bu tutluyu aşıladı…

Jetçi Raşit’i son yolculuğuna İstanbul’dan çıktı. Bahçelievler Hafız Ali Camii’nde onu mavi üniformasıyla Hava Harp Okulu’ndan gelen askerler yalnız bırakmadı. Raşit Sen Köksal, 1 Mart 2020’de memleketi Zonguldak Çaycuma’da toprağa verildi…

Hava Kuvvetleri’nin Anılar Kitabı’nda yer alan anısıyla bizler de Emekli Hava Pilot Kıdemli Binbaşı – Emekli Kaptan Pilot Raşit Şen Köksal’a veda edelim…

YIRTIK UÇUŞ KOMBİNEZONU

“1964 senesi Kıbrıs’a bombardıman sonrası Diyarbakır’da pist başında alarm nöbeti tutuyordum. Alarm yerindeki ufak bir havuza girmek tek eğlencemiz idi. Saat 13:00 civarı kalkış alarmı verildi ve kalktıktan sonra radarın kontrolüne gireceğimiz söylendi.

Şortla havuza giriyordum. Diğer pilot ise yemek yiyordu. Yırtık olan uçuş kombinezonumu tamir ettirmek için kuvvet terzisine göndermiştim. Şortun altına uçuş postalını giydim. Kaskımı ve paraşütümü alarak uçağa atladım. Uçakları çalıştırdık ve ikili olarak havalandık, İran’dan kleranssız, radarla temassız bir uçak hava sahamıza girmiş. Yabancı uçak Van Gölü’nü geçtikten sonra uçağı yakaladık. Ben devamlı radarla temas halinde idim. Gelen uçağın kargo uçağı olduğunu rapor ettim.

Radar, anılan uçağı Diyarbakır’a indirmemi söyledi. Uluslararası kaideleri uygulamama rağmen uçak, başını güneye döndürdü. Son olarak ön tarafına pilotların göreceği şekilde açığa ateş ettim ve Diyarbakır istikametine döndüm. Ateşten sonra gösterdiğim istikamete döndü. Radara durumu bildirdim, uçağa ineceği meydanı gösterdim ve anılan kargo uçağı meydana indi.

Sonra biz de indik. Kule bize karşılarındaki park alanına park etmemizi söyledi. Dedikleri yere gittiğimizde Kuvvet Komutanı, Üs Komutanı ve siviller ile kalabalık bir grup mevcut idi; oraya park edip uçaktan insem üzerinde şort, ayağımda postal, sırtımda paraşütlü olarak rezil olacağım. İki numarama dedikleri yere park etmesini söyledim. Ben ise ruleye devam edip alarm yerine gittim.

Kule kargo uçağının Fransızlara ait olduğunu bildirdi. Vali dahil park yerine birçok kişi gelmişler, alarm yerinde uçağı durdurdum ve indim. Tamirden gelen uçuş kombinezonumu giydim, araba ile topluluğun yanına gittim. O zaman Kurmay Albay olan İhsan GÖKSARAN yanıma gelerek: “Oğlum niye gittin, seni tebrik etmek için kule karşısında park ettirecektik.” dedi. Ben de durumu anlattım, herkes gülmeye başladı, böylece olay tatlıya bağlandı.”

Tolga Özbek

25 yıllık profesyonel havacılık gazetecisi... Ticari Pilot ve Çok Motor Lisansına sahip.

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Tolga bey
    Yukarıda anlatılanları Raşit Kaptan Hava Kuvvetlerinin mecmuasında yayın için 4 adet olan anılarını bana anlattı ben bilgisayarımda bizzat kaleme almıştım. İsterseniz bunları da sizin mail adresine gönderiririm. Uçuş montu hikayesinin önü (Nam-ı diğer ŞÖFÖR Maçit ÇOŞKUN kaptanın anlatımı ve Toroslara çakılmaları) ve arkasını da (Diyarbakır hastanesindeki hikaye) gönderebilirim. Hele Kuvvetler arası Güreş müsabakasındaki hikayeyi anlatsam bayılırsınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu