Küresel gelişmeler savunma sanayii ihracatının önünü açıyor
Dış politikadaki son gelişmelerin Türk savunma sanayiine yansıması, alanında uzman kişiler tarafından, STM ThinkTech Odak Toplantısında mercek altına alındı. Toplantıda, sahada ve masada aktif olmayı hedefleyen Türk dış politikasının, savunma sanayii ihracatının önünü açtığına dikkat çekildi.
Türkiye’nin teknoloji odaklı ilk düşünce merkezi STM ThinkTech, Türk savunma sanayii için yol gösterici nitelikteki odak toplantılarına bir yenisini daha ekledi. Türk Savunma Sanayiine yönelik ambargoların arttığı bir dönemde, iki önemli odak toplantı düzenleyerek, “Türk Savunma Sanayiinin Yükselişi ve Ambargolar” isimli kitap çıkaran STM ThinkTech, şimdi de Ukrayna’daki gelişmelerle ısınan dış politika ve savunma sanayiini masaya yatırdı. STM ThinkTech odak toplantılarının 21’incisini, “Türk Savunma Sanayiinin Adaptasyon ve Dönüşümünde Küresel Oyuncularla Rekabet” başlığıyla, 2 Mart 2022 tarihinde kapalı oturumda gerçekleştirdi.
Moderatörlüğünü STM ThinkTech Koordinatörü Emekli Korgeneral Alpaslan Erdoğan’ın üstlendiği toplantıda, alanında uzman üst düzey isimler görüşlerini paylaştı. Odak toplantıya; T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, Milli Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Öğretmen Albay Hüsnü Özlü, ASELSAN A.Ş. Savunma Sistem Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Behçet Karataş, FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. Genel Müdürü Kadir Nail Kurt, Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mazlum Çelik, Emekli Korgeneral Nazım Altıntaş, Emekli Büyükelçi Ömer Önhon, Abdullah Gül Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Çağlar Kurç ve Gökser Ar-Ge Savunma Havacılık Genel Müdür Yardımcısı/SEDEC Koordinatörü Hilal Ünal katıldı.
Dış Politika ve Savunma Sanayii İç İçe Geçti
Savunma sanayiinin, uluslararası ilişkiler ve dış politika alanlarını doğrudan etkileyen önemli bir faktör olduğu belirtilen toplantıda; dış politika, uluslararası ilişkiler, silahlı kuvvetler ve savunma sanayii arasında iç içe geçmiş ilişkiler ağının olduğuna dikkat çekildi. Toplantıda, dış politik hedeflerin gerçekleştirilmesinde, uluslararası örgüt ve ittifaklarda yer almanın yanı sıra, ülkelerin milli savunma sanayilerini kurmaya ve geliştirmeye odaklandığı konusuna vurgu yapıldı. Türk savunma sanayiinin dönüşümü bağlamında geçmiş ve gelecek arasında adaptasyon sürecini değerlendiren uzmanlar, önemli tespitlerde bulundu.
“2000’li yıllarda yerli üretim hızlandı”
SSB Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, SSB’nin kuruluşunun savunma sanayii dönüşümünde çok büyük rol oynadığına dikkat çekerek, “2000’li yıllar yerli üretimin hızlandığı dönemlerdir. Teknoloji Hazırlık Seviyesi (THS) 9’un (combat-proven) önemini şimdi anlıyoruz, sahadan gelen verilerle ve AGILE yaklaşımlarla üreticilerimizi besliyoruz. Teknolojik derinliğe inmek, teknolojiyi yönetmek en büyük odağımız” dedi.
“Savunma Sanayii Diplomasisi manivela olarak kullanılıyor”
STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, STM ThinkTech’in düzenlediği odak toplantılarının alanında uzman isimleri bir araya getirdiğini ve Türk savunma sanayii için yol gösterici analizlere imza atıldığını belirtti. SSB’nin bu odak toplantıları desteklediğini kaydeden Güleryüz, “Dış politika böylesine hareketli bir gündemden geçerken, Türk Savunma Sanayiine etkilerini ele almayı değerli ve anlamlı buluyoruz” dedi.
Toplantının moderatörlüğünü yapan STM ThinkTech Koordinatörü (E) Korg. Alpaslan Erdoğan, “Güçlü ülkeler, son dönemde sıkça söz edilmekte olan ‘Savunma Sanayii Diplomasisi’ni uluslararası ilişkiler bağlamında bir manivela olarak kullanıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Gelecek 10 yılda savunma sanayiinde irade devam etmeli”
ASELSAN A.Ş. Savunma Sistem Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Behçet Karataş, “Türk savunma sanayiinin dönüşüm ve adaptasyonunda yerli katkı uygulamaları Anadolu’da birçok firma kurulmasına, KOBİ’lerle çalışma kültürünün gelişmesine, üniversitelerin alt yapı kazanımlarına katkı sağlamıştır. Gelecek 10 yılda savunma sanayiinde irade devam etmeli, yerlilik-millilik ve teknolojik derinlik odağımız olmalıdır” ifadelerine yer verdi.
MSÜ Alparslan Savunma Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hüsnü Özlü ise global anlamda savunma sanayii dönüşümünde iki önemli kırılmanın yaşandığını belirterek,”Birincisi 17. yy’da batılı tarihçilerin ‘askeri devrim’ konseptini geliştirmesi. İkincisi ise sanayi devrimidir” değerlendirmesinde bulundu.
“İlişkilerdeki gelişmeler, ihracatın önünü açar”
HKÜ İİSBF Dekanı Prof. Dr. Mazlum Çelik ise “Savunma sektöründe uzmanlaşma, uluslararası rekabet avantajı sağlar. Uluslararası ilişkilerdeki olumlu gelişmeler, savunma sanayii ihracatının önünü açar” değerlendirmesinde bulundu.
(E) Korg. Nazım Altıntaş da savunma sanayiinde kurumsallaşmanın önemine değinerek, “Teşkilat, Mevzuat ve Eğitim konularında adaptasyon ve esneklik öncelikle ele alınmalı. Sahadan gelen geri bildirimler çok iyi analiz edilmeli ve analiz sonuçları doktrine dönüştürülmelidir. Silahlı Kuvvetlerimizin girişimci bir ruha bürünmesi ve bu bağlamda fırsatların ve farklı çözümlerin değerlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Yeni bir dünya düzeni kuruluyor”
(E) Büyükelçi Ömer Önhon, stratejik müttefiklerle ilişkiler hususunda dikkatli olunması ve müttefiklere belirli bir mesafe ile yaklaşılması gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin güçlü olması arzu edilen değil gerekli olandır. Yeni bir dünya düzeni kuruluyor, Türkiye hak ettiği yeri almalıdır. Bunu sağlarken ülkelerarası ilişkilerde doğru konumlama, savunma sanayiinde kurumsallaşma ve hukuki altyapı tamamlanmalı, yeni dünya düzeninin regülasyon ve mekanizmalarını şekillendirici konumda olmak üzere yetişmiş insan kaynağının uluslararası kuruluşlarda yer alması sağlanmalıdır” ifadesini kullandı.
FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. Genel Müdürü Kadir Nail Kurt, Türkiye’de Joint Venture (ortak girişim) yapısının iyi işlediğinin altını çizerek, “Bu iş modeli, ölçek ekonomisi ve yerlileştirme açısından ciddi avantajlar sağladı. Savunma sanayiimizin dönüşümü için kritik hususlar ise: Terzi işi çözümler, güvenilir ürün satışı, satış sonrası lojistik destek ve tüm bunların yapılabileceği iyi, hatta mükemmel dış ilişkilerin olduğu bir ihracat ortamı” dedi.
“Konsorsiyum iş modelini hayata geçirmeliyiz”
Gökser Ar-Ge Savunma Havacılık Genel Müdür Yardımcısı/SEDEC Koordinatörü Hilal Ünal da “Ana yüklenicilerimiz ve KOBİ’lerimizin yurtdışı tedarik zincirlerine entegre olmaları sürdürülebilirlik açısından çok kritik. Ülke çapında birlikte çalışma kültürünü besleyecek, SSB’nin gözetiminde “Joint Venture” (ortak girişim) veya “konsorsiyum” tipi iş modellerini hayata geçirmeliyiz” tespitinde bulundu.
“Türkiye’nin sahada ve masada etkinliği artacak”
Tekrar gündeme gelen F-35 savaş uçağı başta olmak üzere, son gelişmelerin gözden geçirildiği toplantıda, gizli ve açık ambargolara maruz kalan Türkiye’nin uluslararası alandaki haklılığına vurgu yapıldı. Toplantıda özetle şu görüş öne çıktı:
“Özellikle son süreçte dış politikadaki gelişmeler, Türk savunma sanayinin ihracatına yansıyacaktır. Dış politikada, savunma sanayii kapasitemiz sahada manevra alanımızı genişletirken; etkin dış politikamız sayesinde de savunma ihracatımız artacaktır. Savunma sanayii ve dış politikada ortaya çıkan sinerji, Türkiye’nin hem masada hem sahadaki etkinliğini artıracaktır.”