Yazarlar

Pilot tutuklamak

Tolga ÖZBEK

Pilotun trafik kazasına karışan şoförden farkı var mı? Pegasus kazasından sonra kaptan pilot neden tutuklandı? Bu olaya hangi hukuk penceresinden bakmak lazım?

Pegasus Havayolları’nın 5 Şubat 2020 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda meydana gelen kazasında 3 kişi öldü, 180 kişi yaralandı. Bu acı kazanın ardından olayın adli tarafında ise bir ilk yaşandı. Kaburgaları kırılan, kafa travması geçiren kaptan pilot, hastaneden sonra ifade vermek üzere İstanbul Kartal’daki Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına’na geldi. Kaptan Pilot ifadesini verdikten sonra tutuklandı. 

Bu durum Türk Havacılık Tarihi’nde bir ilkti. Daha önceden ölümle biten uçak kazalarında pilotlar tutuklanmamıştı. Mahkeme süreçlerinde kaza raporu beklenmiş, daha sonrasında da pilotlar beraat etmişti.

Havacılıkla ilgili kaza meydana geldiğinde kaza-kırım ekipleri rapor hazırlamak üzere çalışmalara başlar. Bu raporun amacı hem bu kazaların nedenini bulmak, hataların bir daha yapılmamasını sağlamak üzere önlemler almaktır. Bu nedenle raporun hazırlanması yaklaşık 1-1,5 yıl gibi zamanı alabilir. Kaza raporu aynı zamanda mahkeme süreci için önemli bir yol gösterici olur.

Son olayda rapor nasıl çıkacak bilmiyoruz. Önden yapılan bazı haberlere ise Kaza Araştırma ve İnceleme Kurumu’nun bağlı olduğu Ulaştırma Bakanlığı tepki göstermişti. Belki pilotlar hatalı veya hatasız çıkacak. Bunlar belli olamadan tutuklama kararı muhakkak gelecekteki bu tür olaylara hukuksal açıdan bir etki oluşturacak.

TALPA TEPKİLİ

Tutuklama kararının ardından Türkiye Havayolu Pilotları Derneği Başkanı Kaptan Pilot Murat Ersoy ile konuştum. Tutuklamanın ceza ve borçlar hukuku açısından gerçekleştiğini üzülerek öğrendiklerini söyleyen Kaptan Pilot Murat Ersoy, “Henüz ortada rapor yok. Önümüzde uzun bir süreç var. Tutuklama kararı gerçekten ağır. Yurtdışı yasağı konularak veya belirli sürelerle karakola imza karşılığında tutuksuz yargılama gerçekleştirilebilirdi” dedi.

TÜRKİYE’DEKİ KAZALAR

Bu kazalardan biri 1983 yılında meydana gelmişti. 1983 yılında, Türk Hava Yolları’na ait Boeing 727 iniş sırasında kuyruğunu vurmuştu. Uçak yanmaya başlamıştı. 

Olayda 45 yolcu hayatını kaybederken 15 yolcu ve 7 mürettabat kurtulmuştu. Kazaya, windshear yani rüzgar kırılmasının neden olduğu belirtilmişti. Diğer bir olay ise 2000 yılında meydana gelmişti. Tepe Grubu’na ait King Air C90 tipi uçak eski Bursa meydanından pas geçerken Uludağın eteklerine çarpmıştı. Kazada uçaktaki 5 kişiden biri hayatını kaybetmişti.

Bir de olayın yurtdışı yönü var. Kaza dikkatle takip ediliyor. Pilotun tutuklanması ise tüm dünyada pek fazla karşılaşılmayan bir durum.

En son tutuklama olayı ABD’de bir hava taksi uçağını alkollü olarak kaçıran ve kaza yapan pilot ile gerçekleştirilmişti.

HAVA-İŞ KANUNUMUZ YOK

Sorun burada şu noktada düğümleniyor. Tüm uçak kazaları, sonuçta trafik kazası muamelesi görüyor. Çünkü uzun yıllardır ülkemizde havacılık sektörü ayrı bir kanuna sahip değil. Bu kanun taslığı halen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bekliyor. Kanunlaştırılamadığı için de bu tür olaylarda havacılık personeli standart prosedürler içinde değerlendiriliyor.

Bir de olayın yurtdışı yönü var. Kaza dikkatle takip ediliyor. Pilotun tutuklanması ise tüm dünyada pek fazla karşılaşılmayan bir durum. Önümüzdeki günlerde bu konuda Türkiye tepki alabilir. Veya yabancı bir havayolunun pilotları “Türkiye’de başımıza bir şey gelirse olay sonrasında tutuklama yaşayabilir” diyerek uçmayı red ederse? 

Anlaşılan bu durum başımızı daha da ağrıtacak gibi…

 

Tolga Özbek

25 yıllık profesyonel havacılık gazetecisi... Ticari Pilot ve Çok Motor Lisansına sahip.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu