Güle güle bavulumu kaybeden Alitalia…
İtalya’nın 75 yıllık havayolu şirketi Alitalia, önceki gece Cagliari-Roma seferi ile ticari yaşantısına nokta koydu. Uçuş defterime baktığımda Alitalia ile 8 kez uçmuşum. Batması çalışanlar açısından kötü. Ama ben Alitalia’yı hep bavulumu kaybeden havayolu olarak hazırlayacağım.
Alitalia ile ilk tanışmam 1998 yılındaydı. Hong Kong’ta Check Lap Kok Havalimanı açılışına Roma üzerinden Cathay Pacific ile uçmuştum. Gidiş ve dönüşte yani İstanbul-Roma-İstanbul uçuşunu Alitalia’nın MD80’leri ile yapmıştım.
O yıllarda aklımda tek kalan, yeşil koltuklar ve ekiplerin yeşil tonundan oluşan üniformalarıydı. Eğer ön tarafta oturuyorsanız MD serisi motorları kuyruğunda olduğu için mükemmel bir uçuş sunardı. Kalkış ve tırmanış performansları gayet iyiydi.
Tabi bunlar benim gibi bir havacılık meraklısı için güzel şeylerdi. Ama şirkette uzun yıllardır işler iyi gitmiyordu. Avrupa’da ortaya çıkan düşük maliyetli havayolları, hızlı tren Alitalia’nın rekabet edemeyen hantal yapısı karşısında tüm maçları kazanıyordu.
İtalya’nın Fransa kadar olmasa da efsane grevleri zaman zaman bu operasyona büyük sekte vuruyordu. Bir dönem IATA’nın da başkanlığını yapan Bisignani gibi çok iyi CEO’lara sahip olup bir miktar nefes alsa da Alitalia kâh devlet yardımıyla kâh ortaklıklarla yaşatılmaya çalışıldı. Ama taşıma su ile değirmen ne kadar dönebilecekti?
Bavulumu kaybeden tek havayolu
Yıllardır yolcu uçakları ile onlarca ülkeye yüzlerce kez uçtum. En az 10-15 kez bavulum kayboldu. Ama biri hariç hep ertesi gün veya en geç 48 saat içinde elime ulaştı. Bugüne kadar tek kayıp kayıtlara Alitalia operasyonu olarak geçti.
Yıl 2009. Avrupa’da bulunan Boeing tesisleri için gazetecilere bir tur yapılıyordu. Londra’dan başlamış, Fransa’dan devam etmiş ve İtalya’da iki nokta ile turumuzu tamamlamıştık. Bari’de biten yorucu haftanın ardından uçağa binecek Roma aktarmalı İstanbul’a dönecektim.
Kameram, fotoğraf makinem ve bilgisayarımı sırt çantama ayırdım. Kıyafetlerim, gezinin ‘ganimetleri’ olan verilen maketleri çantama koydum. Son anda şeytan dürttü. Sırt çantamı açarak bilgisayarımın ve kameramın şarj aletini de kargoya vereceğim bavulun içine koydum.
Bari’den uçağa bindik MD80 ile Roma’ya oradan da Airbus A321 ile İstanbul’a uçtum. Atatürk Havalimanı’na indiğimde bavul ortada yoktu. Kayıp Bavul Bölümü’nden işlemler yapıldı. Genellikle aktarmalı uçuşlarda bu tür şeyler olur. İşlem sırasında bavulun nerede kaldığı tespit edilir.
Ben de “Acaba bavulum nereye gitmiş” diye sorarken Bari’de mi yoksa Roma’da mı kaldığını tahmin etmeye çalıyordum. Cevabım “Bulamadık” olunca duraladım.
Ertesi gün oldu. Konuyu Alitalia’nın Türkiye ofisiyle paylaştım. Diğer taraftan yer hizmetleri kuruluşu da bavulunu arıyordu. Maketleri geçtim ama bilgisayarımın ve özellikle de kameramın şarjı önemliydi. İki günün sonunda bul ‘kayıp’ kategorisinde beklerken her şarj ihtiyacımda yönetmen arkadaşım Murat Özfilizler ile aynı model kameraları kullandığımız için arada git-gel yaşanıyordu.
Bir kaç gün daha geçince bavuldan ümit kestim. Yasal süreç başladı. Yanlış hatırlamıyorsam o dönem 30 gün gibi bir resmi bekleme sürecinin ardından tazminat ödenecekti.
Yeni bir bilgisayar şarjını aldım. Kamera şarjı da Türkiye’de olmadığı için Amerika’ya giden bir arkadaşıma sipariş verildi. Maketler için de “Umarım bir havacılık sever birinin eline geçer” temennisinde bulundum.
300 Euro tazminat
Bir ay sonra da bavulumun ağırlığı 15 kilogramdı, bu ağırlık 20 Euro ile çarpılıp hesabıma para yatmıştı. Uluslararası kurallar bu ödemenin yapılması gerektiğine dikkat çekiyordu… En azından şarj aletlerini satın alabildim diye sevindim kendi kendime…
İşte Alitalia’nın batışının ardından aklıma gelenler bunlar. Çok iyi bir havayolu muydu? Ne yazık ki hayır. Ama kendine has bir şirketti. İtalyan estetiği, farklı renkler kabinde, uçaklarında yer alırdı. Piyasanın kuralı burada da uygulandı. Ne yazık ki geçmişin iyi şirketi son yıllarında başarısını tekrar edememişti. Rekabetçi değildi…
Alitalia’nın AZ 1586 sefer sayılı son uçuşu, Sardinya adasındaki Cagliari kentinden başkent Roma’ya yapıldı. İçinde 180 yolcu bulunan Airbus 320 tipi uçağın, Roma Fiumicino Havaalanı’na gece yerel saatle 23.22’de inmesiyle, havayolu taşımacılığında bir devir sona ermiş oldu.
16 Eylül 1946’da kurulan ve 1960’lara gelindiğinde Avrupa’nın önde gelen havayolu firmalarından biri olan Alitalia, özelikle son 30 yıllık dönemde girdiği mali krizlerinden kurtulamayarak sürekli geriledi.
Hükümetlerin desteğiyle ayakta kaldı
Bu sürede İtalyan hükümetleri, pek çok kez sağladığı mali destekle Alitalia’yı iflasın eşiğinden kurtardı.
Avrupa Birliği’nin (AB), söz konusu mali destekleri durdurma kararlarına karşın, İtalyan hükümetlerinin son 20 yılda acil durum kredileri şeklinde 13 milyar euro civarında kaynak aktardığı Alitalia, bu kaynaklar sayesinde faaliyetlerini bugüne dek sürdürebildi.
Alitalia, bir dönem Hollandalı bayrak taşıyıcı KLM ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) Etihad Havayolları ile yaptığı iş birlikleriyle sefer maliyetlerini düşürmeye çalışsa da 2020’de patlak veren Kovid-19 salgını ve uygulanan karantina tedbirlerinden olumsuz etkilendi.
İtalya’da şubat ayında göreve gelen Başbakan Mario Draghi ve kabinesinin, Alitalia’yı kurtarma çağrılarını ve kredi taleplerini karşılıksız bırakması, 75 yıllık firmanın sonu oldu.
Alitalia’nın kapanacağının yaz aylarında kesinleşmesiyle işini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan pek çok Alitalia çalışanı, protesto eylemleri yapıyordu.
Yeni havayolu firması “ITA”
Alitalia’nın bugünkü son uçuşunun ardından kapanmasıyla yine İtalyan hükümetinin sahipliğinde, 720 milyon euroluk yatırımla yeni kurulan “ITA” ülkenin yarından itibaren resmi havayolu firması olacak.
“İtalya Hava Taşımacılığı” anlamına gelen “Italia Trasporto Aero”nun (ITA) baş harflerini alan yeni firma, ilk resmi seferini yarın sabah gerçekleştirerek, faaliyetlerini başlatacak.