TÜBİTAK’tan Ramjet ve Soğuk Dikey Atım Projesi
HAVELSAN hakkında gelişmeleri 3 aylık periodlar halinde sunan kurum dergisinde, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Kurumsal İletişim Müdürü Burak Gayretli’nin sorularını yanıtladı. TÜBİTAK ile iş birliği ile geliştirilen Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi (GİS), SARP-83 Ardışık Delici Uçak Bombası, Soğuk Dikey Atım Projesi, Ramjet gibi projeler hakkında bilgi verdi.
TÜBİTAK BİLGEM tarafından geliştirilen yerli ve milli gerçek zamanlı işletim sistemi ile ilgili geçtiğimiz ay içinde HAVELSAN ile TÜBİTAK arasında iş birliği anlaşması imzalandı. Bu kapsamda, gerçek zamanlı işletim sistemi anlaşmasına ve bu teknolojinin ülkemize sağlayacağı katma değere ilişkin görüşlerinizi alabilir miyiz?
Yerli ve milli bir sistem olan Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi (GİS), TÜBİTAK BİLGEM’in 2006 yılında geliştirmeye başladığı bir teknolojidir. Özellikle savunma ve havacılık alanlarında ülkemizin bağımsızlığını artırmak üzere başlayan proje, 2013 yılında tamamlanarak ürün haline dönüşmüştür. GİS, ilk olarak 2015 yılında ASELSAN’ın Uzaktan Komutalı Silah Sistemleri’nde ve TUSAŞ’ın Sayısal Uçuş Kontrol Bilgisayarı’nda yabancı işletim sistemlerinin yerine kullanılmaya başlanmıştır.
Son 5 yıl içinde savunma ve havacılık alanlarında kullanımı giderek artan yerli ve milli Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi, Milli Muharip Uçağımız, Gökbey Helikopterimiz, İnsansız Hava Aracı Sistemlerimiz, Mühimmatlarımız, Silah Sistemlerimiz, Elektronik Harp Sistemlerimiz, Denizaltı Sistemlerimiz dâhil birçok projede sahada kullanıma girmeye hazırlanıyor. Yakın bir tarihte denemelerine başlayacağımız Milli İşlemcimiz ÇAKIL’ın da ilk uygulamasını GİS üzerinde gerçekleştireceğiz.
Elbette gerçek zamanlı işletim sisteminin kullanım alanları çok daha geniş: Otomotiv Sistemleri, Raylı Ulaşım, Uydu Sistemleri, Tıp Elektroniği, Nükleer Enerji Santralleri gibi birçok sivil sistemde de çok geniş kullanım potansiyeli bulunuyor.
Yerli ve milli Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi’nin (GİS) bu potansiyelini kullanmak ve daha birçok alanda kullanımının yaygınlaşmasını sağlamak üzere geçtiğimiz ay içinde Cumhurbaşkanımızın himayelerinde gerçekleştirilen törende HAVELSAN ile Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi (GİS) İş birliği Projesi Çerçeve Anlaşması’nı imzaladık. Anlaşma kapsamında HAVELSAN, GİS’in yurt içi ve yurt dışında tanıtım ve pazarlamasını gerçekleştirecek, GİS kullanıcılarına eğitim ve destek hizmetleri
sağlayacak. Ayrıca talep eden kullanıcılar için donanımlarına uygun kart destek paketi yazılımları geliştirecek.
Birlikte çalıştığımız paydaşlarımızdan “TÜBİTAK, GİS’ten çekildi mi?” şeklinde sorular alıyoruz.
TÜBİTAK olarak GİS’i geliştirmeye devam ettiğimizi ve her zaman destekleyeceğimizi özellikle belirtmek isterim. İmzaladığımız bu anlaşma sayesinde HAVELSAN ile birlikte GİS kullanıcılarına daha yaygın ve etkin destek vermeyi hedefliyoruz. Etki odaklı olarak yönettiğimiz Ar-Ge ve yenilik süreçlerimizde paydaşlarımız ile birlikte başarıyoruz. Birçok KOBİ ve büyük kuruluş yerli ve milli yazılım bileşenleri, ara katman yazılımları geliştiriyor. GİS’in yaygınlaşması ile birlikte bu şirketlerin de ürünlerini yurt içi ve yurt dışında pazarlayabilecekleri ve yeni eğilimlere uygun olarak geliştirmeye devam edebilecekleri bir ekosistem oluşturmayı hedefliyoruz. HAVELSAN’ın da bu ekosistemin oluşmasında önemli katkıları olacağını düşünüyoruz.
TÜBİTAK’ın savunma sanayi alanında da oldukça önemli çalışmaları var. Hatta son olarak, TÜBİTAK SAGE’nin geliştirdiği SARP-83 Ardışık Delici Uçak Bombası, HABRAS Dinamik Test Altyapısında güçlendirilmiş betonu delmeyi başardı. Okurlarımızı, TÜBİTAK’ın savunma sanayimizin gelişimine yönelik çalışmaları hakkında bilgilendirebilir misiniz?
TÜBİTAK SAGE, ülkemizin savunma sanayi alanında ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla pek çok araştırma ve geliştirme faaliyeti yürütüyor. Henüz yatırım aşamasında olan projelerden test aşamasına geçilmiş çalışmalara kadar geniş bir yelpazede faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
TÜBİTAK SAGE, Soğuk Dikey Atım Projesi üzerinde çalışıyor. Soğuk dikey atım ile karadan havaya atılacak füzeler için özellikle lançerden çıkış çözümü geliştirilmiş olacak. Bu şekilde özellikle gemi hava savunmasında güvenli bir fırlatma teknolojisi geliştirilmiş olacak.
Gökdoğan füzesinin satıhtan fırlatılan modeli olan G-40 ile ilgili çalışmalar, 40 kilometre menzil ve 40 bin fit irtifa hedefiyle sürdürülmektedir.
TÜBİTAK SAGE, Türkiye’nin ilk ses üstü (trisonic) rüzgâr tüneli yatırımına bu yıl içinde başlıyor ve bu yatırım ile Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak çok önemli bir altyapı kurulmuş olacak.
TÜBİTAK SAGE’nin Ramjet çalışmaları da devam ediyor. Sözleşmesi imzalanmış ve devam eden bir Ramjet projemiz var. Proje çok başarılı devam ediyor fakat ramjet geliştirebilmek için en önemli şey altyapı. TÜBİTAK SAGE’de altyapı çalışması %90 oranında bitti. Ülkemizin çok uzun olmayan bir zaman dilimi içerisinde Ramjet’li süpersonik füzelerine sahip olacağını söyleyebiliriz.
Ülkemiz uzay araştırmaları alanında da önemli atılımlar yapıyor. Yakın zamanda kurulan Türkiye Uzay Ajansı’nda TÜBİTAK da kurumsal olarak temsil ediliyor. TÜBİTAK’ın uzay çalışmaları hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?
TÜBİTAK, uzay alanındaki çalışmaları TÜBİTAK UZAY Teknolojileri Araştırma Enstitüsü bünyesinde
sürdürmektedir. Türkiye’nin ilk yer gözlem uydusu BiLSAT’ın teknoloji transferi yöntemiyle tedarik edilmesinin ardından ülkemizde uydu tasarım ve üretimine yönelik oluşturulan altyapı ve insan kaynağı TÜBİTAK UZAY bünyesinde kazanılmış oldu. BİLSAT Uydusu’nun ardından TÜBİTAK UZAY tarafından üretilerek 2011 yılında uzaya gönderilen RASAT Uydusu ve 2012 yılında uzaya gönderilen GÖKTÜRK
2 Uydusu halen başarılı bir şekilde operasyonlarına devam etmektedir. Bu projelerden kazanılan tecrübe ile metre altı çözünürlüklü kameraya sahip İMECE Yer Gözlem Uydusu tümüyle TÜBİTAK UZAY tarafından, ülkemizin ilk milli haberleşme uydusu Türksat 6A ise TÜBİTAK UZAY liderliğinde geliştirilmektedir.
Bu uyduların da uzaya gönderilmesinin ardından toplamda 5 uydu TÜBİTAK UZAY tarafından ülkemize kazandırılmış olacaktır.
Ülkemizde yerli ve milli olarak geliştirilen ve ilk metre altı çözünürlüklü uydu olan İMECE uydusunun hazırlıkları kapsamında, ısıl yapısal yeterlilik modeli, elektriksel test modeli ve anten test modelleri (prototipler) başarıyla üretilmiş olup test faaliyetleri devam etmektedir. Uydu üzerinde kullanılacak, yerli ve milli olarak tasarlanıp üretilmiş olan ekipmanlara ait yeterlilik modellerinin tasarımları tamamlanmıştır. Yerli ve milli ekipmanların üretimleri devam etmekte olup uçuş modeli entegrasyonunun 2021 yılı içerisinde yapılması hedeflenmektedir.
Ülkemizin ilk yerli haberleşme uydusunun geliştirildiği Türksat 6A projesinde de uydunun yanı sıra alt bileşen niteliğindeki birçok elektronik ekipman, milli imkânlar ile tasarlanmış ve üretilmiştir. Testleri başarı ile tamamlanan bu bileşenler kullanılarak sistem seviyesi test modeli ve yörüngede görev yapacak uydunun entegrasyon faaliyetleri eş zamanlı olarak yürütülmektedir.
Yine, yerli uyduların uzaydaki zorlu koşullarda kullanılabilecek hassas optik bileşen ihtiyacını milli kabiliyetlerimiz ile karşılayacak altyapıyı TÜBİTAK UZAY çatısı altında kurduk. Alanında dünyadaki sayılı laboratuvarlar arasında gösterilebilecek Optik Sistemler Araştırma Laboratuvarı OPMER’de, 2018 yılının sonundan bu yana üretimler gerçekleştirilmektedir.
Uzaydaki yer gözlem uydularımız ile haberleşebilmek için geliştirilen Milli Yer İstasyonu Geliştirme Projemiz (MİYEG) ile ülkemizde tasarlanan ve üretilen en büyük çaplı hareketli Reflektör Anten Sistemi devreye girmiştir.
Bunlarla birlikte Türkiye’nin ilk elektrikli itki sistemi geliştirme laboratuvarı, HALE Projesi (Hall Etkili İtki Motoru Geliştirme Altyapı Projesi) ile kurulmuş ve ülkemizin ilk 1500 W’lık elektrikli itki sistemi yeterlilik modeli, tüm ekipmanlarıyla geliştirilmiştir.
TÜBİTAK, genç bilim insanlarının yurt içi ve yurt dışı çalışmalarına, araştırmalarına ve projelerine de önemli destekler veriyor. Önemli bir genç nüfusa sahip olan ülkemizin genç bilim insanlarının gelişimine yönelik çalışmalarınızı anlatabilir misiniz?
Nitelikli insan kaynağımızın ülkemizin birlikte geliştirme modelleri kapsamında harekete geçirilmesine öncelik veriyoruz. Nitelikli insan kaynağımızın birlikte geliştirme modelleri için ekosistemde bir katalizör görevi de bulunmaktadır. Çıktı ve etki odaklı süreçlerin gerçekleştirilmesi için önemli bir yere sahip olan birlikte geliştirme modellerinde nitelikli bilgi ve nitelikli insan kaynağının özel bir önemi bulunmaktadır.
TÜBİTAK’ın yeni stratejik yaklaşımına göre 2018 yılında oluşturduğumuz Sanayi Doktora Programı ile ülkemizin 2023 yılı hedefleri kapsamında sanayide ihtiyaç duyulan doktora derecesine sahip nitelikli insan kaynağının üniversite-sanayi iş birliği ile yetiştirilmesi ve sanayide doktoralı araştırmacı istihdamını teşvik etmekteyiz. Bu kapsamda sanayi sektörünün ihtiyaçlarını merkeze alarak üniversitelerin, Ar-Ge veya tasarım merkezlerine sahip özel sektör kuruluşları veya teknoparklar bünyesinde Türkiye’de yerleşik sermaye şirketleriyle birlikte sunacakları projeleri destekliyoruz. Bu kapsamda, bursiyerlere doktora öğrenimi boyunca 4.500 TL burs ve doktora eğitimini tamamlaması ile birlikte bursiyerlerin istihdamını sağlamaktayız. Açılan ilk çağrının değerlendirilmesi sonucunda 517 doktora öğrencisinin desteklenmesi kararı alınmıştır. Ayrıca 33 farklı üniversite ve 77 farklı firma ile toplam 120 protokol imzalanmıştır. Programın 14 Ekim-31 Aralık 2020 tarihlerinde açılan ikinci çağrısı ile 47 farklı üniversitenin 147 farklı firma ile imzaladığı 188 protokol kapsamında 645 doktora öğrencisi yetiştirilecektir. Böylelikle açılan iki çağrı kapsamında 1162 doktora öğrencisi yetiştirilmektedir. Sanayi Doktora Programı’ndan yararlanan savunma sanayii sektörü firmaları da artmaktadır. Örneğin, Savunma Havacılık ve Uzay Kümelenmesi İstanbul paydaş firmaların 4’ü Sanayi Doktora Programı’nın birinci çağrısından yararlanmışiken programın ikinci çağrısından 12 paydaş firma yararlanmıştır. Savunma sanayii sektörü firmalarımızın nitelikli insan kaynağı ihtiyacının karşılanması ve yeni neslin yerli ve milli teknolojiye katkı sağlayacak şekilde cesaretlendirilmesi yüksek öneme sahiptir.
Bu amaçla Milli Teknoloji Hamlesi’ne katkı sağlayacak şekilde TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali büyük bir heyecan ile gerçekleştiriliyor. TÜBİTAK tarafından düzenlenen Uluslararası İnsansız Hava Araçları (İHA) Yarışması kapsamında bu yıl beşincisi düzenlenen yarış için 324 yurt içi, 12 yurt dışı takımı olmak üzere toplam 336 başvuru alınmıştır. Detaylı tasarım raporu 50 puan ve üstünde olan ve yarışmaya katılmasına karar verilen 115 takıma katılım desteği aktarıldı. 15 Eylül 2020 tarihinde Gaziantep Alleben Göleti’nde başlayan Uluslararası İHA Yarışması’nda takımlar Döner Kanat ve Sabit Kanat kategorilerinde yarıştı ve derece alan takımlar büyük bir coşkuyla ödüllendirildi.
Yarış kapsamında ayrıca TÜBİTAK’ın TUSAŞ ile yaptığı iş birliği çerçevesinde üniversiteli gençlerin staj imkânlarıyla pratik deneyimlerinin artması da hedefleniyor. Uluslararası İnsansız Hava Araçları (İHA) Yarışması’na katılım sağlayan her genç insan kaynağı kazançlı oluyor. Her iki kategoride bu yıl ilk kez düzenlenen Liseler Arası İnsansız Hava Araçları Yarışması da eklenerek gerçekleştirildi.
TEKNOFEST kapsamında geleceğimizi değiştirecek otonom araçlar için Robotaksi Binek Otonom Araç Yarışması da TÜBİTAK, BİLİŞİM VADİSİ ve HAVELSAN yürütücülüğünde gerçekleştiriliyor. Katılımcılarını otonom araç teknolojileri alanında özgün tasarım, algoritma ve raporlama hususlarında yetkinlik kazanmaya teşvik eden yarışmaya lise, ön lisans, lisans, lisansüstü öğrencileri ve mezunlar katılıyor.
TÜBİTAK olarak ayrıca ortaokul ve lise düzeyinde bilim olimpiyatları ve proje yarışmaları; lisans, lisansüstü ve doktora sonrası farklı aşamalarda burs ve destek programlarımızla öğrencilerimizin yanında yer almaktayız.
2018 yılında 1.611 lisans öğrencisine 16,2 milyon TL, 2019 yılında 1.965 lisans öğrencisine 16,5 milyon TL burs verdik. Nitelikli insan kaynağına olan bu desteklerimizi de önemsiyoruz.
Lisansüstü öğrenciler için bu sayılar; 2018 yılında 5.110 lisansüstü öğrencisine 39 milyon TL, 2019 yılında ise 5.087 lisansüstü öğrencisine 52 milyon TL burs şeklinde gerçekleşti. Burs programlarına 2020 yılı için 68 Milyon TL, 2021 yılı için yaklaşık 97 Milyon TL bütçe ayrıldı. Lisans ve lisansüstü bursları kapsamında 2020 yılı sonu için 2.000 öğrenciye daha burs vermeyi planlıyoruz. Programlara yılda 2 defa güz ve bahar döneminde başvuru alınmaktadır. TÜBİTAK BİDEB lisans ve lisansüstü eğitim bursları kapsamında 2020 yılı 2. dönem başvurularını 12-23 Ekim 2020 tarihleri arasında almayı planlıyoruz.
TÜBİTAK, yazılım alanında da önemli faaliyetleri olan bir kurumumuz. Devletimizin başlattığı “1 milyon yazılımcı projesi” ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? TÜBİTAK, bu projeye nasıl bir katkı sağlayabilir?
Kamu idarelerinin ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yaptığımız yazılım geliştirme projelerinde biz açık kaynak teknolojilerin kullanımını benimsiyoruz. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile
birlikte geliştirdiğimiz Devlet Muhasebesi Bilişim Sistemi, açık kaynak kullanımı konusunda sınırları zorlamaktadır. Sistemin tüm bileşenleri açık kaynak kodlu yazılımlardan oluşmaktadır. Veritabanında açık kaynak kodlu veritabanı PostgreSQL kullanılmaktadır. Yine, Türkiye Tarım Kredi 2020.
Kooperatifleri için geliştirdiğimiz açık kaynak kodlu teknolojiler üzerinde çalışan mikroservis platformumuz bulunmaktadır. 2020 yılı başında Türkiye’de ilk defa kamudan ve özel sektörden pek çok temsilcinin katılımıyla Mikroservis temalı konferansı gerçekleştirdik. Bu konferansta da yine açık kaynak kodlu teknolojiler yer alarak konu, uzmanları tarafından değerlendirilmiştir. Bir başka projemiz Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu (TİTCK) için yaptığımız ÜTS (Ürün Takip Sistemi) Projemizde de ticari veritabanlarından PostreSQL veri tabanına göç çalışmalarını başlattık. Bütün bunlara ek olarak, özellikle kamuda açık kaynak kodlu yazılımlara ilgiyi artırmak ve bu konuda kapasite gelişimine katkıda bulunmak için uzmanlarımız PostgreSQL konusunda eğitimler veriyor, tanıtımlar düzenliyor ve bu konuyla ilgili ülkemizde düzenlenen konferanslara katılarak bilgi ve tecrübelerini paylaşıyorlar.
HAVELSAN hakkında gelişmeleri 3 aylık periodlar halinde sunan kurum dergisinde, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Kurumsal İletişim Müdürü Burak Gayretli’nin sorularını yanıtladı. TÜBİTAK ile iş birliği ile geliştirilen Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi (GİS), SARP-83 Ardışık Delici Uçak Bombası, Soğuk Dikey Atım Projesi, Ramjet gibi projeler hakkında bilgi verdi.
TÜBİTAK BİLGEM tarafından geliştirilen yerli ve milli gerçek zamanlı işletim sistemi ile ilgili geçtiğimiz ay içinde HAVELSAN ile TÜBİTAK arasında iş birliği anlaşması imzalandı. Bu kapsamda, gerçek zamanlı işletim sistemi anlaşmasına ve bu teknolojinin ülkemize sağlayacağı katma değere ilişkin görüşlerinizi alabilir miyiz?
Yerli ve milli bir sistem olan Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi (GİS), TÜBİTAK BİLGEM’in 2006 yılında geliştirmeye başladığı bir teknolojidir. Özellikle savunma ve havacılık alanlarında ülkemizin bağımsızlığını artırmak üzere başlayan proje, 2013 yılında tamamlanarak ürün haline dönüşmüştür. GİS, ilk olarak 2015 yılında ASELSAN’ın Uzaktan Komutalı Silah Sistemleri’nde ve TUSAŞ’ın Sayısal Uçuş Kontrol Bilgisayarı’nda yabancı işletim sistemlerinin yerine kullanılmaya başlanmıştır.
Son 5 yıl içinde savunma ve havacılık alanlarında kullanımı giderek artan yerli ve milli Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi, Milli Muharip Uçağımız, Gökbey Helikopterimiz, İnsansız Hava Aracı Sistemlerimiz, Mühimmatlarımız, Silah Sistemlerimiz, Elektronik Harp Sistemlerimiz, Denizaltı Sistemlerimiz dâhil birçok projede sahada kullanıma girmeye hazırlanıyor. Yakın bir tarihte denemelerine başlayacağımız Milli İşlemcimiz ÇAKIL’ın da ilk uygulamasını GİS üzerinde gerçekleştireceğiz.
Elbette gerçek zamanlı işletim sisteminin kullanım alanları çok daha geniş: Otomotiv Sistemleri, Raylı Ulaşım, Uydu Sistemleri, Tıp Elektroniği, Nükleer Enerji Santralleri gibi birçok sivil sistemde de çok geniş kullanım potansiyeli bulunuyor.
Yerli ve milli Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi’nin (GİS) bu potansiyelini kullanmak ve daha birçok alanda kullanımının yaygınlaşmasını sağlamak üzere geçtiğimiz ay içinde Cumhurbaşkanımızın himayelerinde gerçekleştirilen törende HAVELSAN ile Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi (GİS) İş birliği Projesi Çerçeve Anlaşması’nı imzaladık. Anlaşma kapsamında HAVELSAN, GİS’in yurt içi ve yurt dışında tanıtım ve pazarlamasını gerçekleştirecek, GİS kullanıcılarına eğitim ve destek hizmetleri
sağlayacak. Ayrıca talep eden kullanıcılar için donanımlarına uygun kart destek paketi yazılımları geliştirecek.
Birlikte çalıştığımız paydaşlarımızdan “TÜBİTAK, GİS’ten çekildi mi?” şeklinde sorular alıyoruz.
TÜBİTAK olarak GİS’i geliştirmeye devam ettiğimizi ve her zaman destekleyeceğimizi özellikle belirtmek isterim. İmzaladığımız bu anlaşma sayesinde HAVELSAN ile birlikte GİS kullanıcılarına daha yaygın ve etkin destek vermeyi hedefliyoruz. Etki odaklı olarak yönettiğimiz Ar-Ge ve yenilik süreçlerimizde paydaşlarımız ile birlikte başarıyoruz. Birçok KOBİ ve büyük kuruluş yerli ve milli yazılım bileşenleri, ara katman yazılımları geliştiriyor. GİS’in yaygınlaşması ile birlikte bu şirketlerin de ürünlerini yurt içi ve yurt dışında pazarlayabilecekleri ve yeni eğilimlere uygun olarak geliştirmeye devam edebilecekleri bir ekosistem oluşturmayı hedefliyoruz. HAVELSAN’ın da bu ekosistemin oluşmasında önemli katkıları olacağını düşünüyoruz.
TÜBİTAK’ın savunma sanayi alanında da oldukça önemli çalışmaları var. Hatta son olarak, TÜBİTAK SAGE’nin geliştirdiği SARP-83 Ardışık Delici Uçak Bombası, HABRAS Dinamik Test Altyapısında güçlendirilmiş betonu delmeyi başardı. Okurlarımızı, TÜBİTAK’ın savunma sanayimizin gelişimine yönelik çalışmaları hakkında bilgilendirebilir misiniz?
TÜBİTAK SAGE, ülkemizin savunma sanayi alanında ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla pek çok araştırma ve geliştirme faaliyeti yürütüyor. Henüz yatırım aşamasında olan projelerden test aşamasına geçilmiş çalışmalara kadar geniş bir yelpazede faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
TÜBİTAK SAGE, Soğuk Dikey Atım Projesi üzerinde çalışıyor. Soğuk dikey atım ile karadan havaya atılacak füzeler için özellikle lançerden çıkış çözümü geliştirilmiş olacak. Bu şekilde özellikle gemi hava savunmasında güvenli bir fırlatma teknolojisi geliştirilmiş olacak.
Gökdoğan füzesinin satıhtan fırlatılan modeli olan G-40 ile ilgili çalışmalar, 40 kilometre menzil ve 40 bin fit irtifa hedefiyle sürdürülmektedir.
TÜBİTAK SAGE, Türkiye’nin ilk ses üstü (trisonic) rüzgâr tüneli yatırımına bu yıl içinde başlıyor ve bu yatırım ile Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak çok önemli bir altyapı kurulmuş olacak.
TÜBİTAK SAGE’nin Ramjet çalışmaları da devam ediyor. Sözleşmesi imzalanmış ve devam eden bir Ramjet projemiz var. Proje çok başarılı devam ediyor fakat ramjet geliştirebilmek için en önemli şey altyapı. TÜBİTAK SAGE’de altyapı çalışması %90 oranında bitti. Ülkemizin çok uzun olmayan bir zaman dilimi içerisinde Ramjet’li süpersonik füzelerine sahip olacağını söyleyebiliriz.
Ülkemiz uzay araştırmaları alanında da önemli atılımlar yapıyor. Yakın zamanda kurulan Türkiye Uzay Ajansı’nda TÜBİTAK da kurumsal olarak temsil ediliyor. TÜBİTAK’ın uzay çalışmaları hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?
TÜBİTAK, uzay alanındaki çalışmaları TÜBİTAK UZAY Teknolojileri Araştırma Enstitüsü bünyesinde
sürdürmektedir. Türkiye’nin ilk yer gözlem uydusu BiLSAT’ın teknoloji transferi yöntemiyle tedarik edilmesinin ardından ülkemizde uydu tasarım ve üretimine yönelik oluşturulan altyapı ve insan kaynağı TÜBİTAK UZAY bünyesinde kazanılmış oldu. BİLSAT Uydusu’nun ardından TÜBİTAK UZAY tarafından üretilerek 2011 yılında uzaya gönderilen RASAT Uydusu ve 2012 yılında uzaya gönderilen GÖKTÜRK
2 Uydusu halen başarılı bir şekilde operasyonlarına devam etmektedir. Bu projelerden kazanılan tecrübe ile metre altı çözünürlüklü kameraya sahip İMECE Yer Gözlem Uydusu tümüyle TÜBİTAK UZAY tarafından, ülkemizin ilk milli haberleşme uydusu Türksat 6A ise TÜBİTAK UZAY liderliğinde geliştirilmektedir.
Bu uyduların da uzaya gönderilmesinin ardından toplamda 5 uydu TÜBİTAK UZAY tarafından ülkemize kazandırılmış olacaktır.
Ülkemizde yerli ve milli olarak geliştirilen ve ilk metre altı çözünürlüklü uydu olan İMECE uydusunun hazırlıkları kapsamında, ısıl yapısal yeterlilik modeli, elektriksel test modeli ve anten test modelleri (prototipler) başarıyla üretilmiş olup test faaliyetleri devam etmektedir. Uydu üzerinde kullanılacak, yerli ve milli olarak tasarlanıp üretilmiş olan ekipmanlara ait yeterlilik modellerinin tasarımları tamamlanmıştır. Yerli ve milli ekipmanların üretimleri devam etmekte olup uçuş modeli entegrasyonunun 2021 yılı içerisinde yapılması hedeflenmektedir.
Ülkemizin ilk yerli haberleşme uydusunun geliştirildiği Türksat 6A projesinde de uydunun yanı sıra alt bileşen niteliğindeki birçok elektronik ekipman, milli imkânlar ile tasarlanmış ve üretilmiştir. Testleri başarı ile tamamlanan bu bileşenler kullanılarak sistem seviyesi test modeli ve yörüngede görev yapacak uydunun entegrasyon faaliyetleri eş zamanlı olarak yürütülmektedir.
Yine, yerli uyduların uzaydaki zorlu koşullarda kullanılabilecek hassas optik bileşen ihtiyacını milli kabiliyetlerimiz ile karşılayacak altyapıyı TÜBİTAK UZAY çatısı altında kurduk. Alanında dünyadaki sayılı laboratuvarlar arasında gösterilebilecek Optik Sistemler Araştırma Laboratuvarı OPMER’de, 2018 yılının sonundan bu yana üretimler gerçekleştirilmektedir.
Uzaydaki yer gözlem uydularımız ile haberleşebilmek için geliştirilen Milli Yer İstasyonu Geliştirme Projemiz (MİYEG) ile ülkemizde tasarlanan ve üretilen en büyük çaplı hareketli Reflektör Anten Sistemi devreye girmiştir.
Bunlarla birlikte Türkiye’nin ilk elektrikli itki sistemi geliştirme laboratuvarı, HALE Projesi (Hall Etkili İtki Motoru Geliştirme Altyapı Projesi) ile kurulmuş ve ülkemizin ilk 1500 W’lık elektrikli itki sistemi yeterlilik modeli, tüm ekipmanlarıyla geliştirilmiştir.
TÜBİTAK, genç bilim insanlarının yurt içi ve yurt dışı çalışmalarına, araştırmalarına ve projelerine de önemli destekler veriyor. Önemli bir genç nüfusa sahip olan ülkemizin genç bilim insanlarının gelişimine yönelik çalışmalarınızı anlatabilir misiniz?
Nitelikli insan kaynağımızın ülkemizin birlikte geliştirme modelleri kapsamında harekete geçirilmesine öncelik veriyoruz. Nitelikli insan kaynağımızın birlikte geliştirme modelleri için ekosistemde bir katalizör görevi de bulunmaktadır. Çıktı ve etki odaklı süreçlerin gerçekleştirilmesi için önemli bir yere sahip olan birlikte geliştirme modellerinde nitelikli bilgi ve nitelikli insan kaynağının özel bir önemi bulunmaktadır.
TÜBİTAK’ın yeni stratejik yaklaşımına göre 2018 yılında oluşturduğumuz Sanayi Doktora Programı ile ülkemizin 2023 yılı hedefleri kapsamında sanayide ihtiyaç duyulan doktora derecesine sahip nitelikli insan kaynağının üniversite-sanayi iş birliği ile yetiştirilmesi ve sanayide doktoralı araştırmacı istihdamını teşvik etmekteyiz. Bu kapsamda sanayi sektörünün ihtiyaçlarını merkeze alarak üniversitelerin, Ar-Ge veya tasarım merkezlerine sahip özel sektör kuruluşları veya teknoparklar bünyesinde Türkiye’de yerleşik sermaye şirketleriyle birlikte sunacakları projeleri destekliyoruz. Bu kapsamda, bursiyerlere doktora öğrenimi boyunca 4.500 TL burs ve doktora eğitimini tamamlaması ile birlikte bursiyerlerin istihdamını sağlamaktayız. Açılan ilk çağrının değerlendirilmesi sonucunda 517 doktora öğrencisinin desteklenmesi kararı alınmıştır. Ayrıca 33 farklı üniversite ve 77 farklı firma ile toplam 120 protokol imzalanmıştır. Programın 14 Ekim-31 Aralık 2020 tarihlerinde açılan ikinci çağrısı ile 47 farklı üniversitenin 147 farklı firma ile imzaladığı 188 protokol kapsamında 645 doktora öğrencisi yetiştirilecektir. Böylelikle açılan iki çağrı kapsamında 1162 doktora öğrencisi yetiştirilmektedir. Sanayi Doktora Programı’ndan yararlanan savunma sanayii sektörü firmaları da artmaktadır. Örneğin, Savunma Havacılık ve Uzay Kümelenmesi İstanbul paydaş firmaların 4’ü Sanayi Doktora Programı’nın birinci çağrısından yararlanmışiken programın ikinci çağrısından 12 paydaş firma yararlanmıştır. Savunma sanayii sektörü firmalarımızın nitelikli insan kaynağı ihtiyacının karşılanması ve yeni neslin yerli ve milli teknolojiye katkı sağlayacak şekilde cesaretlendirilmesi yüksek öneme sahiptir.
Bu amaçla Milli Teknoloji Hamlesi’ne katkı sağlayacak şekilde TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali büyük bir heyecan ile gerçekleştiriliyor. TÜBİTAK tarafından düzenlenen Uluslararası İnsansız Hava Araçları (İHA) Yarışması kapsamında bu yıl beşincisi düzenlenen yarış için 324 yurt içi, 12 yurt dışı takımı olmak üzere toplam 336 başvuru alınmıştır. Detaylı tasarım raporu 50 puan ve üstünde olan ve yarışmaya katılmasına karar verilen 115 takıma katılım desteği aktarıldı. 15 Eylül 2020 tarihinde Gaziantep Alleben Göleti’nde başlayan Uluslararası İHA Yarışması’nda takımlar Döner Kanat ve Sabit Kanat kategorilerinde yarıştı ve derece alan takımlar büyük bir coşkuyla ödüllendirildi.
Yarış kapsamında ayrıca TÜBİTAK’ın TUSAŞ ile yaptığı iş birliği çerçevesinde üniversiteli gençlerin staj imkânlarıyla pratik deneyimlerinin artması da hedefleniyor. Uluslararası İnsansız Hava Araçları (İHA) Yarışması’na katılım sağlayan her genç insan kaynağı kazançlı oluyor. Her iki kategoride bu yıl ilk kez düzenlenen Liseler Arası İnsansız Hava Araçları Yarışması da eklenerek gerçekleştirildi.
TEKNOFEST kapsamında geleceğimizi değiştirecek otonom araçlar için Robotaksi Binek Otonom Araç Yarışması da TÜBİTAK, BİLİŞİM VADİSİ ve HAVELSAN yürütücülüğünde gerçekleştiriliyor. Katılımcılarını otonom araç teknolojileri alanında özgün tasarım, algoritma ve raporlama hususlarında yetkinlik kazanmaya teşvik eden yarışmaya lise, ön lisans, lisans, lisansüstü öğrencileri ve mezunlar katılıyor.
TÜBİTAK olarak ayrıca ortaokul ve lise düzeyinde bilim olimpiyatları ve proje yarışmaları; lisans, lisansüstü ve doktora sonrası farklı aşamalarda burs ve destek programlarımızla öğrencilerimizin yanında yer almaktayız.
2018 yılında 1.611 lisans öğrencisine 16,2 milyon TL, 2019 yılında 1.965 lisans öğrencisine 16,5 milyon TL burs verdik. Nitelikli insan kaynağına olan bu desteklerimizi de önemsiyoruz.
Lisansüstü öğrenciler için bu sayılar; 2018 yılında 5.110 lisansüstü öğrencisine 39 milyon TL, 2019 yılında ise 5.087 lisansüstü öğrencisine 52 milyon TL burs şeklinde gerçekleşti. Burs programlarına 2020 yılı için 68 Milyon TL, 2021 yılı için yaklaşık 97 Milyon TL bütçe ayrıldı. Lisans ve lisansüstü bursları kapsamında 2020 yılı sonu için 2.000 öğrenciye daha burs vermeyi planlıyoruz. Programlara yılda 2 defa güz ve bahar döneminde başvuru alınmaktadır. TÜBİTAK BİDEB lisans ve lisansüstü eğitim bursları kapsamında 2020 yılı 2. dönem başvurularını 12-23 Ekim 2020 tarihleri arasında almayı planlıyoruz.
TÜBİTAK, yazılım alanında da önemli faaliyetleri olan bir kurumumuz. Devletimizin başlattığı “1 milyon yazılımcı projesi” ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? TÜBİTAK, bu projeye nasıl bir katkı sağlayabilir?
Kamu idarelerinin ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yaptığımız yazılım geliştirme projelerinde biz açık kaynak teknolojilerin kullanımını benimsiyoruz. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile
birlikte geliştirdiğimiz Devlet Muhasebesi Bilişim Sistemi, açık kaynak kullanımı konusunda sınırları zorlamaktadır. Sistemin tüm bileşenleri açık kaynak kodlu yazılımlardan oluşmaktadır. Veritabanında açık kaynak kodlu veritabanı PostgreSQL kullanılmaktadır. Yine, Türkiye Tarım Kredi
2020.
Kooperatifleri için geliştirdiğimiz açık kaynak kodlu teknolojiler üzerinde çalışan mikroservis platformumuz bulunmaktadır. 2020 yılı başında Türkiye’de ilk defa kamudan ve özel sektörden pek çok temsilcinin katılımıyla Mikroservis temalı konferansı gerçekleştirdik. Bu konferansta da yine açık kaynak kodlu teknolojiler yer alarak konu, uzmanları tarafından değerlendirilmiştir. Bir başka projemiz Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu (TİTCK) için yaptığımız ÜTS (Ürün Takip Sistemi) Projemizde de ticari veritabanlarından PostreSQL veri tabanına göç çalışmalarını başlattık. Bütün bunlara ek olarak, özellikle kamuda açık kaynak kodlu yazılımlara ilgiyi artırmak ve bu konuda kapasite gelişimine katkıda bulunmak için uzmanlarımız PostgreSQL konusunda eğitimler veriyor, tanıtımlar düzenliyor ve bu konuyla ilgili ülkemizde düzenlenen konferanslara katılarak bilgi ve tecrübelerini paylaşıyorlar.