Yeşil teknoloji için Airbus, Rolls Royce ve Shell’den ortak yatırım
Rolls-Royce, Airbus ve Shell, uzun mesafeli havacılığın net sıfıra geçişi için gerekli olan teknolojiye yatırım yapıyor.
COP26 İklim Değişikliği Konferansı’na sadece haftalar kala Rolls-Royce, Airbus ve Shell, uzun mesafeli havacılığın net sıfıra geçişini sağlamak için, UN Race to Zero ile belirlenen hedeflerin de ötesine geçmek üzere havacılık sektörüne ve hükûmetlere iş birliği çağrısında bulunuyor.
Teknolojik gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, kritik öneme sahip sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (SAF) üretimini artırmak ve kullanımını desteklemek için gerekli altyapı, yatırım ve politikalara odaklanılması gerekiyor.
UN Race to Zero hedefleri kapsamında, havacılığın karbondan arındırılması için 2030 yılına kadar minimum %10 SAF kullanımına ulaşmak gerekiyor.
Fakat günümüz şartlarında bu oran ancak 2050’de %100’e ulaşabiliyor.
Rolls-Royce, Airbus ve Shell ise bunun daha erken gerçekleşmesini sağlayabilecek bir teknolojiye yatırım yapıyor:
- Yapılan açıklamada Rolls-Royce, uzun mesafeli uçaklarda kullanılan “Trent” motorların, 2023 yılına kadar %100 SAF uyumlu olacağının kanıtlandığını duyurdu. Bu açıklama, Rolls-Royce’un hâlihazırda üretimde olan Trent modellerini test etme konusundaki önceden verdiği hedefine dayanıyor. Açıklamaya göre iki yıl içinde Rolls-Royce’un uçak motorlarının yaklaşık %40’ı ile net sıfır karbon elde edilmesinin mümkün olduğu kanıtlanacak.
- Tüm Airbus uçakları halihazırda, kerosen ile karıştırılmış %50’ye varan oranda SAF karışımı ile çalışmak üzere onaylı durumda. Ancak Airbus, 2030 yılına kadar %100 Saf Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı onayı almayı hedefliyor.
- Shell, 2025 yılına kadar yılda 2 milyon ton SAF üretmeyi hedefliyor. Bu sayı, bugün küresel olarak üretilen toplam SAF miktarının 10 katından fazla. Shell ayrıca 2030 yılına kadar küresel havacılık yakıtı satışlarının en az %10’unu SAF olacak şekilde planlıyor ve Avrupa’nın en büyük biyoyakıt tesislerinden birini Hollanda’da inşa ediyor. SAF üretimi ise 2024’te başlayacak.
Tamamen elektrikli, hibrit-elektrik ve hidrojen teknolojileri, havacılık endüstrisinin orta ve uzun vadede fosil yakıt kullanımını azaltmada rol oynayacak.
Uzun mesafeli havacılık için, karbondan arındırma oldukça zorlu bir konuyken, SAF uzun mesafelerde net sıfır uçuşa giden yolu temsil ediyor. Havacılık endüstrisinin yılda yaklaşık 290 Mt¹ yakıta ihtiyacı var.
Pandemi sonrasında sektör büyümeye devam ettikçe bunun da aynı oranda artması bekleniyor. Bu nedenle, küresel SAF üretiminin, geleneksel yakıtların yerini alabilmesi için önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artması gerekecek.
Sonuç olarak, SAF üretimini ölçeklendirmek ve sektördeki karbondan arındırma hızını önemli ölçüde artırmak için havacılık endüstrisinin teknolojik hedefleriyle örtüşen iş birliği ve küresel anlamda buna imkân sağlayan bir ortam gerekiyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Rolls-Royce CEO’su Warren East şunları söyledi: “Rolls-Royce olarak teknolojinin olumlu ve dönüştürücü potansiyeline inancımız tam. Uzun mesafeli havacılığı net sıfır karbonla uyumlu hâle getirecek teknolojik imkanlara sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Küresel emisyonların %2 ila %3’ünü uçuşlar oluşturuyor, ancak karbon azaltımı daha kolay olan sektörler karbondan arındıkça bu oran artacak. Bu yüzden önümüzdeki on yılın ilk aşamasında harekete geçerek havacılığın net sıfır anlayışını benimsemesine yardımcı olmak tüm dünya için büyük bir kazanç olacak. Bunu başarmak için gereken odağı ve ivmeyi, 2030 yılına kadar %10 SAF kullanımına ulaşma hedefinin ötesine geçersek ancak yaratabileceğiz. Uzun mesafeli uçuşlarda emisyonları azaltma konusunda bir çözüm olarak SAF yakıtların kullanımına ilişkin vizyonumuzu paylaşan ve net sıfır karbonlu bir geleceğe başarılı bir şekilde geçiş yapmamıza yardımcı olacak iş ortaklarına ihtiyacımız var.”
Airbus CTO`su (Teknolojiden Sorumlu Başkanı) Dr. Sabine Klauke ise “Yeni teknoloji yolları geliştirmek ve olgunlaştırmak, operasyonlarda ve altyapıda iyileştirmeler için çabalamak ve tüm endüstride Sürdürülebilir Havacılık Yakıtlarının kullanımının artırılmasını taahhüt etmek, karbondan arındırılmış havacılığa geçişi hızlandırabilir. Bugün, tüm Airbus uçakları %50’ye varan oranlarda karışımlar kullanabiliyor, bunu 2030’a kadar %100’e çıkarmak için iş ortaklarımızla ile yakın çalışmalar içindeyiz. Bu süre içerisinde, SAF konusundaki ilerlememizi hızlandırmak için kolektif bir çalışma gerekecek. Bu konuda tüm sektör ve şirketlerin desteğini bekliyoruz” dedi.
Shell Küresel Havacılık Başkanı Anna Mascolo, “Havacılık sektörü net sıfıra doğru ilerlerken bize de bunu hızlandırmak düşüyor. Shell olarak bu konudaki taahhüdümüz gayet açık. Dört yıl içinde, dünyadaki tüm üreticilerin şu anda ürettiğinin 10 katı kadar SAF üreteceğiz ve diğer sektör oyuncularının bu hedefin tamamlayıcısı olarak devreye girmesini bekliyoruz. Shell olarak Rolls-Royce ve Airbus gibi ortaklarla, emisyonlar azaltılırken uçuşlardan daha da faydalanabileceğimiz bir geleceği şekillendiriyoruz. Teknoloji ve altyapıya yaptığımız yatırımı destekleyen, aynı zamanda müşteri talebi oluşturmamıza yardımcı olan düzenleyici bir çerçeve ile sektörün hızını artırabiliriz” diyerek konu ile ilgili görüşlerini aktar